Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz adlı yeni dizinin tutmaması ve reyting rekorları kırmaması imkânsız görünüyor çünkü erk’ekliğe ve onun hastalıklı iktidar dilini başarılı bir şekilde kullanırken kabadayı, abi, dayı, baba, koca, sevgili, patron gibi patriarkal rolleri sentezleyen bir kıvamı tutturmuş görünüyor. Kurtlar Vadisi’nin daha aşklı meşkli dolayısıyla daha eğlencelisi… Metnin erkekleri buyurgan, tehditkâr, saldırgan ancak nasıl oluyorsa yufka yürekli, sevgi dolu, yumuşacık adeta Serdar Ortaç ‘eseri’ndeki gibiler yani;
HACILARDAN HOCALARDAN BİR MERHAMET BEKLER İÇTİKÇE SARHOŞ OLUR TÜM ERKEKLER KUCAĞINDA UYUYUNCA BİR KUŞ GİBİLER DIŞARDA ASLAN OLUR TÜM ERKEKLER…
Zira böylesi bir yapımı başka sanatçılar referans vermeden anlatmak ve anlamak çok zor elbette. Gerçi dizinin kahramanı Çakır ve arkadaşları bir yerlerden çok fena tanıdık geliyor! Örneğin dizinin başında silah tüccarı şöyle bir cümle kuruyor;
"Benim ticaretimi engellemeye kalkarsanız, bu ülkenin her yerinde patlar bombalar..." Yahu senarist bu cümleyi hangi gerçeklerden esinlenmiş olabilir ki? Neyse biz anlamamış olalım!
Örneğin Çakır’a iki çocuk yetmiyor ve üçüncüyü illa ki istiyor. ‘Normal’ olarak erkek adam olduğu için karısı dışında bir sevgilisi de olan Çakır’ın iki kadın arasındaki tatlı gerilimleri, onun bir sevda adamı olmasından kaynaklanıyor. Adamcağız Yaradan’dan ötürü yaratılanı seviyor. Her iki kadın da bunu sorun etmiyor zaten! Herkes yerini biliyor, Çakır’ı sevmekten asla vazgeçmiyor ve erk’ekleşerek değer kazanmaya çalışıyor. Karısı omuzlarında ceketi sağa sola en az Çakır kadar sert, buyurgan bir dille şiddetin zararlarını anlatıyor. Şimdi de iktidar piyonu arka plan kadınlarının acımasız söylemleri mi düştü aklınıza? Boş verin hatta saygı duyun!
Örneğin Çakır’ın kendisini örnek alan hafif salakça oğlu okulda sağı solu dövmekle kalmıyor ve bir erkek arkadaşına etek giydirerek onu dünya karşısında düşülebilecek en benzersiz aşağılamaya tabi tutuyor. Ne de olsa kadın giysisi giymek yani temsili olarak kadın olmak erkeği öldürmekten beter hiçleştiriyor, varlığını iğrençleştiriyor, gülünç ve iktidarı kirlenmiş bir yaratığa çeviriyor. Çünkü bu perspektifte kadın imgesi pasif, güçsüz, sözüne ve bedenine güvenilmez zevk verici nesneler ve taşınabilir maddelerden daha fazla değer taşımıyorlar. Taşınabilir menkullerden yürüyen namus heykelleri gibi kocalarının peşinde kadınlar mı canlandı gözünüzde? Saçmalamayın Allah aşkına!
Örneğin Hızır Çakır’ın hem yeraltı dünyası kahramanı olması hem de devlet için vazgeçilmez bir karaktere dönüşmesi metin için çelişki teşkil etmiyor. Devletin Çakır’a en büyük olma teklifi, yine yakın tarih ve güncel çağrışımlar yapıyorsa bu dizinin iyi yazılmadığını değil belki de bizim kötü yaşadığımızı resmediyordur. Susun yoksa suçlu çıkmanız an meselesi! Örneğin Çakır devlet ajanı ve mafya babası olduğundan çevresiyle çelişerek herkesi düşman edince sanki Çakır o kadar hizmete karşın mazlummuş ve ihanete uğruyormuş gibi bir sonuç çıkıyor. Ayrıca mafyanın devlet eliyle yüceltilmesi kirli bir sistemi değil Çakır’ın ne kadar başarılı bir kahraman olduğunu ispatlıyor ve O her kimle işbirliği ya da düşmanlık ederse haklı olması bekleniyor. Tek çözüm adresi kahraman Çakır yani! Yine mi bir şeyler anımsayarak ihanete yelteniyorsunuz! Aslında örnekleri çoğalttıkça çoğaltmak mümkün ama şişkinlik yapıyor diye kesmekte fayda var. Yok, tabii ki gaz değil gururdan şişiriyor! Ha bir de eli silahlı, çok namuslu, dürüst, cesur ve gayrı meşru işler yapan yan karakterler var ki… Ah ah insan çok doluyor da ‘dur’ diyemiyor bazen… Çünkü eşkıya dünyaya hükümdar olalı çok oldu! Durmak yok ve bu dizi reyting almaya devam edecek gibi görünüyor besbelli. Örneğin…