Geride bırakacağınız büyük bir miras olmasa bile, çevrenizde sürekli ölmenizi isteyen birileri varmış gibi geliyor mu hiç? Türkiye'de emeklilerin durumunun böyle olduğunu düşünüyorum. Çalışırken güldürmeyen devlet, emekli olduktan sonra da aldığınız emekli maaşını sürekli başınıza kakıyor. TÜİK'in mütemadiyen ortalama yaşam süresini hesaplamasının ardında da "biz bunlara daha ne kadar bakacağız" kaygısının yattığına inanıyorum. Kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olduğuna, 2022 verilerine göre de, doğuşta beklenen yaşam süresi kadınlar için otalama 81,2, erkekler için 75,6 yıl olduğuna göre, bu emekliler safi fuzuli masraf. Üç beş yıl olsa neyse… Bir de bunların daha uzun yaşayanları var, madenciler gibi erken ölseler bile bunların eşleri, çocukları… Öde öde bitmez, dağ olsa dayanmaz.
Türkiye Emekliler Derneği'nin (TÜED) araştırmasına göre, Türkiye genelinde 8 milyon 615 bin işçi emeklisi, 2 milyon 718 bin esnaf emeklisi ve 2 milyon 389 bin de memur emeklisi olmak üzere toplam 13 milyon 722 bin kişi emekli aylığı alıyormuş. Üstelik hallerine bakmadan bunların yüzde 19'u da İstanbul'da yaşıyormuş. Hükümetin seçim çalışmalarına başlaması nedeniyle bu sayıya yakında bir de emekli olabilirlerse sayıları muhalefete göre 5-8 milyon, Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'e göre 1,5 milyon emeklilikte yaşa takılanlar katılacak gibi görünüyor.
1950'de Demokrat Parti döneminde 60 olarak belirlenen emeklilik yaşı geçen yıllar içinde seçimlere ve bütçe açıklarına göre defalarca değiştirildi. Tabii bu konuda Süleyman Demirel'in eline kimse su dökemez; Demirel iktidar yılları boyunca tam üç kez -tuhaf bir rastlantı, hepsi de seçim öncesinde olmak üzere- tam üç kez emeklilik yaşında indirim yaptı. Her ne kadar iş sonunda "SSK'yı batıran Bay Kemal"e bağlansa da Demirel emeklilik yaşını 1955'te kadınlarda 55'e düşürürken alıştırma babından erkeklerin emeklilik yaşını sabit, 60'ta tutarak başladı yolculuğuna. 1969'da kadınlarda 38, erkeklerde 43'e indirdiği emeklilik yaşıyla birlikte Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel 2 Ekim 1969 seçimlerinde yüzde 46,5 oyla büyük bir başarı sağladı. Tamam SSK ve Hazine fena batmıştı ama AP kazanmıştı!
1986'ya, sistem tamamen tıkanana kadar ite kaka devam eden genç emeklilik (bence hiç fena fikir değil) çağı, Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal'ın yaşı kadınlarda 55, erkeklerde 60'a çıkarmasıyla kısa bir duraklama dönemi yaşadı. Yaşı yükseltse de Özal, emeklilere müjdeli haber vermeyi de ihmal etmedi ama: Süper emeklilik! Gerçi 1987'de kabul edilen yasanın gerçek adı, "506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine, iki Maddesinin Kaldırılmasına ve Bu Kanuna Bazı Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun" idi ama bu sevimsiz ad öyle allanıp pullandı ki, lokum gibi "Süper Emeklilik Yasası" olarak sevilip, benimsenip evler arabalar sattırdı, banka kredileri çektirdi inananlarına. Özal bu yolla emekliliğinde yüksek maaş alma umuduna kapılan binlerce kişiden Hazine'ye epey para topladı. 1987'de çıkarılan yasa bir yıl sonra Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edildi, yasadan yararlanmak için toplu ödeme yapan 62 bin 500 kişi de doğal olarak elleri böğürlerinde, maaşları düşmüş, yatırdıkları toplu paralarını da geri alamadan öylece düz emekli olarak ortada kalmış oldular.
Özal'ın emeklilik oyunlarından sonra bu kez Doğru Yol Partisi'nin (DYP) başında başbakanlığı yeniden kucaklayan Demirel seçim kazanmanın en pratik yolu olarak bir kez daha emeklilik sistemini ele aldı ve 1992'de kadınlarda emeklilik yaşını 38'e, erkeklerde de 43'e indirdi. Ancak emeklilik oyunları bu kez tutmadı, 1995 seçimlerinden Refah Partisi birinci parti olarak çıkarken DYP, ANAP'ı ancak kıl payı geçebildi. Emeklilik yaşını yeniden kadınlarda 58, erkeklerde 60'a çekmek de 1999 seçimlerinden yüzde 22,2 ile birinci parti olarak çıkan Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'e kaldı.
Ağaların seçim kazanmak için kevgire çevirdikleri sosyal güvenlik sisteminin altında her zaman olduğu gibi yine emekliler kalıyor ve eminim ki hepsinin aklından en temiz çözüm, emeklilerin tez zamanda dört kolluyla yola çıkması geçiyor.
Şengün Kılıç kimdir? Şengün Kılıç, Gazi Üniversitesi, Maliye Fakültesi'nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı'na devam etti. 1986 yılında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. Biz ve Onlar/Türkiye'de Etnik Ayrımcılık (1992, Metis Yayınları), Beyaz Bir Düş (2004, Epsilon Yayınları), Sinemada Ulusal Tavır/Halit Refiğ Kitabı (2006, İş Kültür Yayınları), Erozyon Dede, Hayrettin Karaca Kitabı (2008, İş Kültür Yayınları), CHP'li Yıllar 1946-1992 (2010, İş Kültür Yayınları), Hayatım Mücadeleyle Geçti/Kemal Kurdaş Kitabı (2010, İş Kültür Yayınları), Çayın 90 Yılı (2014, Kesişim Yayınları), Haberde Yargı/Yargı Haberciliği Elkitabı (2019, bianet), Kadehlerdeki Dudak İzleri (2002, Overteam,) adlı kitapları yayımlandı. |