CHP Milletvekili Özgür Özel'in, trol kimdir, ne iş yapar, nasıl beslenir konulu son basın toplantısı sayesinde artık troller de toplum içinde resmi bir statüye kavuşmuş oldu. En azından Ebabil Harekâtı çalışanlarının merdiven altı değil, tıpkı diğer SGK'lılar gibi bir büroya gittiklerini, mesai yapıp bunun karşılığında da maaş alan kişiler olduğunu öğrendik. Hatta konu enine boyuna tartışılmaya başlanınca, Ebabillerin sıradan trollük değil, "astroturfing" yaptığını öğrendik.
Ciddi bir meslek haline gelen trollüğün artık hakaret olmaktan da çıkması gerekiyor. Mesela Meclis Plan Bütçe Komisyonu toplantısındaki şu diyaloğa benzer diyaloglarla artık karşılaşmamalıyız:
Oğuz Kaan Salıcı: Sayın Bakanım artık trolleri buraya mı getiriyorsunuz?
Ayşe Keşir: Böyle bir şey diyemezsiniz! Milletvekillerine "troll" diyemezsiniz!
İbrahim Aydemir: O nasıl bir tabir, karşında bir hanımefendi var!
Cevdet Yılmaz: Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
Ayşe Keşir: Böyle bir üslup olur mu ama Sayın Başkan? (…)
Kişisel kızgınlığını, nefretini, ırkçılığını kusan bireysel trolleri bir yana bırakırsak, öyle yabana atılır şey değil örgütlü trollerin yaptıkları; dünya devleri Microsoft'un, Sony'nin bile kendilerine açılan davalarda medyayı etkilemek için kullandıkları bir yöntemmiş astroturfing. Bu durumda trolleri de artık halkla ilişkiler ile bulvar haberciliği arasındaki işleviyle iletişim sektörünün ortaklarından sayabiliriz bence. Tamam yalan yanlış bilgiyi yayıyorlar, linç için hedef gösteriyorlar ama olsun, bugünün yandaş medyası da farklı bir şey yapmıyor zaten sadece olay sanal alemde geçiyor.
Yandaş medya deyince durumu biraz küçümsemiş oluruz aslında. Geleneksel bulvar gazetelerinin gazeteciliğine benzer yanları da çok fazla bu işin. Mesela Tan gazetesinin tarihi manşeti "Sakallı Bebek"i hatırlayalım. Bol bol geyiği yapılmıştı ama yazılanlara ve manşete yerleştirilen sakallı bebek çizimine inanıp, "Başımıza taş yağacak!" diyenlerin sayısı da az değildi. 26 Aralık 1991'de İstanbul'da Çetinkaya mağazasına yapılan saldırı sonucu hayatını kaybeden on bir kişinin dehşetini yaşarken Süper Tan'ın attığı "Bunlar Kazığa Oturtulmalı," ve Bugün'ün attığı, "İntikam İstiyoruz!" başlıklarını da hâlâ hatırlıyorum. Dehşet ve kızgınlık içindeki insanlara, şimdi, hemen evden çıkın ve komşunuza saldırın diyordu bu başlıklar. Kullanılan araç farklı olsa da günümüzün örgütlü trollerinin yaptıklarıyla yandaş medyanın arasında hiçbir fark olmadığı kanısındayım.
Henüz okuma yazma bilmiyorken elimden düşürmediğim bir kitabım vardı: Pikel ile Kuri. Britt G. Hallqvist'in, İsveç mitolojisinden yola çıkarak yazdığı masal kitaplarından biriydi. Ezberlediğim halde, uyumak için anneme haftada en az bir iki kez okuturdum. Acayip yaramaz troller çevresinde dönüp dolaşan kısacık bir kitaptı. O zamanlar trolleri, yani ormanda eş dost akraba arasında yaşayıp giden Pikel ve Kuri'yi çok severdim. Ama artık zaman değişti. Artık maaş ödediğimiz, sosyal güvenlik çemberinde binlerce trol var. Madem Amerika'dan Rusya'ya her yerde varlar, o halde, tüm dünyanın trolleri birleşin!
Şengün Kılıç kimdir? Şengün Kılıç, Gazi Üniversitesi, Maliye Fakültesi'nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı'na devam etti. 1986 yılında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. Biz ve Onlar/Türkiye'de Etnik Ayrımcılık (1992, Metis Yayınları), Beyaz Bir Düş (2004, Epsilon Yayınları), Sinemada Ulusal Tavır/Halit Refiğ Kitabı (2006, İş Kültür Yayınları), Erozyon Dede, Hayrettin Karaca Kitabı (2008, İş Kültür Yayınları), CHP'li Yıllar 1946-1992 (2010, İş Kültür Yayınları), Hayatım Mücadeleyle Geçti/Kemal Kurdaş Kitabı (2010, İş Kültür Yayınları), Çayın 90 Yılı (2014, Kesişim Yayınları), Haberde Yargı/Yargı Haberciliği Elkitabı (2019, bianet), Kadehlerdeki Dudak İzleri (2002, Overteam,) adlı kitapları yayımlandı. |