Bodrum Belediyesi tüm şartlar sabitken (yani değişen hiçbir şart yokken) bir ay önce Cengiz İnşaat'a verdiği inşaat ruhsatını iptal etti.
Bir hafta önce kameraların karşısına geçen ve tüm tepkilere rağmen verdiği ruhsatın hukuka uygunluğunu ısrarla savunan belediye başkanı, 'yargı kararları her şeyin üstündedir' diyerek ruhsatı iptal ettiğini açıkladı.
Ki bu arazinin satış ihalesini iptal eden kesin yargı kararı ve sözde var olan planın aslında yok hükmünde olduğu baştan beri bilinen bir konuydu...
Şu Anadolu'nun kadim kültürünün gözünü seveyim; kaba olacak ancak kibarca yazmaya çalışacağım, hani yaptığı her işte bir sürü maliyete katlanıp tekrar başa dönenler için kullanılır: "Tamam da ağam, biz bu haltı niye yedik!.."
Burada başka sorum yok, tanık sizin diyerek konuyu kapatmak çok isabetli olurdu da gel gelelim konu kapanacak gibi değil!
'Bir kökten rantçılık hikayesi; Cennet Koyu'
Yazımın başlığı böyle olacaktı. Bu denli yasa tanımazlık yanı başımızda yaşanırken bu hikâyenin adı başka ne olabilirdi?
Fakat bir gelişme sonrası değişiklik yaptım.
Ruhsatın iptal edildiği ve belediye başkanının kendisinin yaptığı açıklama, 'yargı yolu açık olmak üzere' gibi bir sonuç cümlesi ile bitiyordu.
Bana ilginç gelmişti okuyunca, genelde mahkemelerin karar yazılarında kullanılan bu ifade sonrası pası alan Mehmet Cengiz'in, Bodrum Belediyesi ve başkanı aleyhine bir dava açmakta gecikmediği haberi basında yer aldı.
Anladığım ve gözlemlediğim kadarıyla Mehmet Cengiz'in halkla ilişkiler ve medya yönetimi, ne hukuken ne de vicdanen uygunsuz olan bu proje için ülke genelinde ve de özellikle Bodrum'da kamuoyu oluşturmaya çalışıyorken ciddi hatalar yapıyor.
Gerçekten açıldığı anlaşılan dava sonucunda ne bekliyorlar bilemiyorum ancak savcılığın İçişleri Bakanlığından soruşturma izni istediğini okur okumaz, gülmekten kendimi alamadım!
Daha önce de yazmıştım. Oysa Bodrum belediyesinde tarihi Viyana kuşatmalarının toplam süresinden kat be kat uzun süren bir müfettiş kuşatması yaşanıyorken talimat uzaydan filan gelmiyorsa İçişleri Bakanı bizzat her şeyden bilgi sahibi olmalı değil mi?
Ben artık mahkeme kararları yerine müfettişlerin yerel yönetimin üzerinde 'Demokles'in Kılıcı' gibi konuşlandığı bilinen yerde ne olup biteceği konusunda gerçekler dururken, ruhsatın taraflar arasında bir algı yarışına dönüşeceğini iyiden iyiye hissetmeye başladım.
Umarım bu işler, danışıklı dövüş dediğimiz türden işler değildir. Ve insanlar sebep oldukları olayların kahramanı olmaya çalışmıyordur.
İmar mevzuatını çok iyi bildiği söylenen birisinden şunu duymuştum: " İmar konularında bir yönetmeliğin kapadığı yolu diğer yönetmelik açar."
Daha sonra, bu iktidarın ihale kanunundan tutunda özelleştirme kararlarına kadar tüm uygulamalarına baktığımızda kökten rantçı bu tespitin bir aldatmacanın en etkili hilesi olduğunu bugünlerde daha iyi anlıyorum.
Yalanla kurgulanan hiçbir şey, sizi doğru bir noktaya götürmez. Karar makamlarında oturanları buna yönlendirenler olabilir, her söyledikleri yalanla görece başarılı olmuş siyaset bilimciler, iletişim danışmanları ve veya basın danışmanları da etrafınızda konuşlanmış olabilir.
Ama şu unutulmasın; siyasetçiler ve özellikle yetkiyi elinde bulunduranlar olmak üzere herkes için iyi ya da kötü davranış, doğru ya da yanlış kararlar, bir seçimdir...
Mazerete konu edilemez, edilse de gene kaba olacak amma; kimse yemez!
Bir şaşkınlığım mı diyeyim, üzüntüm mü bilemedim, o da; CHP'li Bodrum Belediyesinin açmaza düştüğü Cennet koyu meselesinde, kesilen ruhsat sonrasında oluşan tepkiler ve ortaya konan karşıt gerekçelerle ilgili aynı partinin ne ilçe ne de il başkanlarından ve de Muğla milletvekillerinden şunca zaman oldu, bir ses çıkmaması...
Hayati bir seçime giriyoruz diyerek olağan kongrelerini erteleyen CHP Genel Merkezi bu anlamda önemli sorunlarla daha da karşılaşacak gibi görünüyor.
'Kılıçdaroğlu'na Mektup' yazımda bu değerlendirmeyi yapmıştım.
Türkiye genelinde aynı Bodrum ve Muğla da olduğu gibi çok sayıda ilçe ve il başkanı milletvekili aday adaylığı için istifa ettikleri bu süreçlerde gerçek anlamda bir muhalefet anlaşılan hala kimsenin umurunda değil.
İşin doğrusu, kongreler, geçen sene olağan olarak yapılabilir ve milletvekili olarak halka hizmet etmek isteyen tüm ilçe, il başkanları yönetimlere talip olmamalı-olmayacak denilebilirdi.
Yerel Yönetimler Yasası ne kadar demokratik?
Ve yerel yönetimlerde tüzük gereği grup başkanı olan bu makamlar boş bırakılmaz, kentin geleceğini çok yakından ilgilendiren kararlarda en azından tek adam iradesine karşı meclis üyelerinin daha güçlü olması sağlanabilirdi.
Her şeye rağmen, kongreleri erteleme kararını eleştirdiğim CHP Genel Merkezi'nin Bodrum Cennet Koyu'nda Cengiz İnşaat'a verilen inşaat ruhsatının iptal edilmesinde üstlendiği rolde hakkını yiyemem.
Bizzat Kemal Kılıçdaroğlu, Bodrumun vicdanının sesini yakından duymuş ve kurmayları tarafından Ankara'ya çağırılan Bodrum Belediye Başkanı'na ısrar ettiği bu hukuksuzluk karşısında gereğini yapması talimatı verilmiştir.
Cengiz İnşaat'ın, geçtiğimiz yılın temmuz ayında yol açma bahanesiyle başladığı Cennet Koyu'ndaki talanı ilk o günlerde yazmıştım ve devamında aynı konudaki gelişmeleri yazdığım sanırım bu 8 ya da 9. yazım.
Daha ruhsat meselesi ortada yokken, yaklaşan ayak seslerini duyduğum bu talanı, yaklaşık 6 aydır yazıyorum ve takip etmeye devam edeceğim.
Ancak neresinden tutarsanız tutun, neresinden bakarsanız bakın savcıya da gitseniz kadıya da fark etmez, bu ruhsat tekrar ihya edilemez.
Önemli bir sorun da şu ki; büyük ölçekli planlarda imar genişleme alanı içinde öngörülmemiş hazine arazileri, vasıflarına ve sit durumlarına bakılmaksızın özelleştirmeye konu edilerek iktidar ya da değil ayırmadan söylüyorum, kökten rantçı anlayışın pençesinde inim inim inliyor.
Kültürel ve tarihi hazinemiz bir yana doğal mirasımızın bu sessiz çığlığı giderek dayanılmaz bir hal aldı.
Çocuklarımızdan miras aldığımız ve yaşarken sahip olduğumuz cennet doğamız ve yaban hayatımız Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasında mutlaka yer alacak şekilde korunmaya alınmalı artık.
Vicdanların reddettiği hiçbir şeyin gerekçesi hukuk olamaz.
Bu nedenle başta hukuktan söz ederken şimdi ruhsatı iptal eden hiçbir kimse değil, Bodrum halkının vicdanıdır...
Ve,
Halkın Vicdanı Yargılanamaz, nokta.
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir? Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi. Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı. 2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor. |