“Biliyor musunuz, gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e vereceğim. Sonra sizler de okuyun.”
Büyük Taarruz öncesi, Mustafa Kemal Paşa Çalıkuşu’nu elinden düşürmez ve yakın çalışma arkadaşlarıyla kitapla ilgili düşüncelerini bu sözlerle paylaşır...
Cumhuriyet fikri ve devamında yapılan bir dizi devrim, sadece batı kaynaklı bir aydınlanmanın etkisiyle olmamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, başlıca Tevfik Fikret olmak üzere onca Türk aydınının eserlerinden ve düşüncelerinden yararlanmıştır.
Bunların birisi de ölümsüz bir eser olarak kabul ettiğim Çalıkuşu’nu yazmış olan Reşat Nuri Güntekin’dir...
Çalıkuşu salt bir Aşk Romanı değildir.
“Ateşten Gömlek” giyilen o günlerde; Çalıkuşu bundan çok daha fazlasıdır.
Mesela şu satırlar;Çalıkuşu’nun mücadele günlerinde yarattığı asıl etkidir:
“Bir genç kızın Anadolu'ya giderek öğretmenlik yapması kurtuluş mücadelesi veren Türk toplumu için bir umut, Türk edebiyatı için de Anadolu'ya geçişin sembolü idi...”
İşte bir soru:Siz hala ölümsüzlük filan hikaye mi sanıyorsunuz?
Ölümsüzlük, böyle eserler bırakanlar için pek de mümkün bir şey değil mi?
*
Bu yazımı, epey önce yazmıştım. Yazarken, Çalıkuşu romanını ve yazarı Reşat Nuri Güntekin’i Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele ve Cumhuriyet'le ilişkilendirerek okurlarımın da bu açıdan romanı değerlendirmesini arzu ediyordum.
Şimdi okuyacağınız satırları ise, 26 Ağustos sabahı Afyon Kocatepe dönüşü kaleme alıyorum.
*
Büyük Taarruz’un yüzüncü yılında Kocatepe’deydim.
İlk durağımızda Teğmen, Yıldırım Kemal’in yavuklusuna varamadan, varmayı bırakın arkasına bile bakamadan vatan için onca şeyi başardıktan sonra nasıl da bir kör kuşuna hedef olduğunu dinledik hem de adıyla anılan tren istasyonundaki mezarı başında.
Ulusumuzun var olma savaşının hemen arifesinde, sanki bir savaş stratejisini son kez gözden geçirir gibi Mustafa Kemal’in Çalıkuşu romanını elinden düşürmeyip bir de silah arkadaşları ile bu kitap üzerine yaptığı söyleşiyi, büyük taarruzu başlattığı nokta olan Kocatepe’den, Dumlupınar’a kadar olan meydan muharebesinin geçtiği yerleri dolaşırken düşünmeden edemiyordum.
Bu konuda yazacağım daha çok şey vardı. Öyle bir duygu yoğunluğundaydım ki gündeme bir yobazlık bombası daha düştü;
Şarkıcı Gülşen tutuklandı...
Aklımdan, bu yobazların yüzüne ne diye haykırdım dersiniz?
Vurun kahpeye!
Tartışmasız bir şekilde; bu iktidar, neden olduğu tüm yıkımları unutturacak bir cadıyı bulduğunu düşünüyor olmalı.
Gayri hukuku olarak alınması azmettirilen siyasi tutuklama kararı ile ki buna bence hüküm demek çok da hafif kalmaz; Gülşen artık siyasi bir hükümlüdür! Bu böyle biline...
Günümüzde ortaçağın engizisyon paranoyasını hortlatmak cesareti, bir iktidar için saklayacak ne çok şeyi olduğunu ibreti aleme gösteriyor olmaktan başka ne manaya gelebilir?
Görülen o ki; Kurtuluş Savaşı’nın en büyük rütbelerinden birinin sahibi olduğunu düşündüğüm Halide Edip’in ‘Vurun Kahpeye’ romanı, yayımlandığı ilk günden bugüne değin bağnazlığın içinde olduğu cumhuriyet ve kadın düşmanlığının çarpıcı, sarsıcı bir tefrikasıdır...
Son söz: Gülşen şöyle dursun, siz, günahlarınızdan ‘Vurun Kahpeye’ diyerek kurtulamazsınız!
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir? Serdar Gündoğ, Pınarbaşı / Kayseri doğumlu. İlk ve Orta Okulu Ankara’da, Liseyi ise Aydın’da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir’de bitirdi. Türkiye’nin ilk haber portallarından Bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı. 2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına da katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığına devam ediyor. Marka ve siyasi danışmanlıkları bulunan Serdar Gündoğ, Frame Bodrum Kültür ve Sanat Merkezi yöneticiliği yapmaktadır. |