Pazartesi günü açıklanan mayıs işsizlik oranındaki gelişmeye bakarak bu yazının başlığını "İşsizlikte yüksek artışın ardından keskin düşüş" olarak atmam gerekirdi. Nitekim nisanda işsizlik oranı yüzde 13'den 13,9'a sıçramış, ben de geçen ayki yazıma "İşsizlikte çarpıcı artış" başlığını münasip görmüştüm. Mayısta işsizlik oranı yüzde 13,2'ye gerilediğine göre tutarlılık adına "işsizlikte keskin düşüş" başlığı münasip olurdu. Ama vazgeçtim. Gerekçemi açıklamaya çalışacağım.
Mayıs ayında malum yine kapanmalar yaşanmış, ben de normal zamanlardan kalma rasyonel düşünme refleksimle "istihdam bir miktar azalır, işgücü de artışa geçtiğine göre işsizlik oranında artış devam eder" diye düşünüyordum. Pazartesi sabahı 10'da TÜİK sitesinde işsizlik oranının yüzde 13,8'den (0,1 puanlık revizyon var) yüzde 13,2'ye gerilediğini görünce amiyane tabirle ağzım açık kaldı. Gerçi bu ilk kez olmuyor, söylemiş olayım.
Malum "Şeytan ayrıntılarda gizlidir". Ne olduğunu anlamak için ben de önce istihdama, sonra işsiz sayısına ardından da adım adım diğer ayrıntılara baktım. İşsizlik oranında bu kadar keskin bir düşüş yaşanması matematik işlem olarak çok basit olsa da bu sonucu ortaya çıkaran gelişmelerin nedenlerini anlamanın hiç de kolay olmadığı, aksine bir dizi bilmece ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor.
İşsizlik oranı tanım icabı işsiz sayısının (iş arayanlar), istihdamdakiler ile işsiz sayısının toplamına bölünmesi ile hesaplanır. İstihdam ile işsizlerin toplamı da tanım icabı "iş gücü" olarak adlandırılır. Nisan ayında TÜİK rakamlarına göre işsiz sayısı 4 milyon 502 bin, istihdamdakiler de 28 milyon 64 bindi. İsterseniz hesabı yapın, işsizlik oranın yüzde 13,8 olduğunu göreceksiniz. Mayısta istihdam 216 bin azalıyor ama aynı zamanda işsiz sayısı da 265 bin azalıyor. Böylece payda yani işgücü 481 bin, pay yani işsiz sayısı 265 bin azalıyor. Hesabı yaparsanız işsizlik oranının yüzde 13,2 olduğunu görürsünüz.
Hesap basit ama anlamlı değil çünkü bilmece gibi bir dizi gizem dolu gelişmenin sonucundan ibaret.
Bilmece1: Kapanmaların yaşandığı mayısta istihdamın toplamda (net olarak) azalmış olması şaşırtıcı değil elbette. Ama nasıl oluyor da işsiz sayısı yani iş arayan sayısı daha fazla azalıyor? Aslında geçen yıl bu paradoks ile epey samimi olmuş ve sonunda adeta kanıksamıştık. İşlerini kaybedenlerin bir bölümü ağzınla kuş tutsa iş bulamayacağını düşünerek iş aramıyor, ilk kez iş aramaya niyetlenenler de aynı nedenle gücü piyasasına girmekten vazgeçiyordu. Ancak sorun şu ki, şubat ayından itibaren bu potansiyel işgücü bariz bir şekilde piyasaya girmeye başlamıştı. Ne oldu da mayısta anormal zamanlara geri döndük? Diyebilirsiniz ki "istihdam azalınca vatandaş da iş aramaktan vazgeçti, işsizlik oranı da suni bir şekilde düştü". Açıklama mantıklı görünüyor ama rakamları deşmeye devam edince ortaya yeni bilmeceler çıkıyor.
Bilmece 2: İstihdamda 216 binlik azalışın hangi sektörlerde gerçekleştiğini görmek için, kapanma yaşandığına göre, önce olağan şüpheli hizmetlere baktım: O da ne? İstihdam 129 bin artmış! Ya inşaat? Bu sektörde de çalışan sayısı 24 bin artmış. Tamam, sanayide 57 binlik azalış var ama yetmez. Geriye tarım kaldığına göre esas büyük istihdam kaybının tarımda yaşandığı görülüyor: Tam 312 bin. Ayrıca bunların mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlar olduğunu da belirteyim. Tarım istihdamında son üç yılda benzer bir keskin düşüş olmuş mu diye baktım, bir tane buldum: Ocak 2020'de 360 binlik azalma var. Ocak 2020 ve Mayıs 2021 hariç serideki en yüksek azalma 146 bin. Bu tuhaflığın nedenine fazla kafa yormaya değmeyeceği kanaatindeyim; belli ki aylık istatistiklerdeki aşırı oynaklığın bir cilvesi.
Bilmece 3: Bu kayıp kadın ve erkekler arasında nasıl paylaşılmış diye haliyle merak ettim. 312 binlik kaybın 305 bini kadınlarda. Bir ayda tarımda çalışan kadın sayısı neden bu kadar azalsın ki? İtiraf edeyim, Ocak 2020'de de böyle mi olmuş diye merak ettim ama kurcalamaya üşendim. Böyle olmuş olsa bile ne fark edar ki? Yine belli ki aylık istatistiklerde oynaklığın bir başka cilvesi ile karşı karşıyayız.
Bilmece 4: Geriye sormam gereken son bir soru kalmıştı: İş gücünden bu kadar büyük bir çıkış olduğunda, geçen yılın deneyimi bu kitlesel çıkışların potansiyel işgücünü yani çalışmak isteyen ama iş aramayan umutsuzların sayısının arttığını gösteriyordu, acaba yine böyle mi olmuştu? Malum, böyle olunca birleşik kaplarda olduğu gibi standart ya da dar tanımlı işsizlik oranı azalırken TÜİK'in "işsiz ve potansiyel işgücü bütünleşik oranı" olarak adlandırdığı geniş tanımlı işsizlik oranının arttığını geçen yılın deneyimi bize öğretmişti. Hemen bu işsizlik oranına baktım: Yüzde 21,9'dan 21,7'ye gerilemiş!
Bu noktada ayrıntılarda şeytanı aramaktan vazgeçtim. Ama şu kadarını söyleyebilirim: Tarım istihdamındaki kayıp 300 bin kadın potansiyel işgücüne intikal etmemiş. Nereye gittiklerini bilmiyorum. İşsizlik oranındaki keskin düşüşün yorumunu da size bırakıyorum.