Pazartesi günü açıklanan temmuz dönemi işgücü istatistikleri tarım dışı işsizlik oranında (MEA) 0,6 yüzde puan gibi önemli bir düşüşün, işsiz sayısında da 75 binlik nispeten sınırlı bir azalışın gerçekleştiğini gösterdi. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 16,5’ten 15,9’a gerilerken, işsiz sayısı da 4 milyon 218 binden 4 milyon 143 bine indi.
Oysa "İşgücü piyasasında saatli bomba harekete geçti" başlığını taşıyan geçen ayın işsizlik yazımda, haziran döneminde tarım dışı işsizlik oranının çok hacimli bir istihdam artışına rağmen yüzde 16,5’den 16,7’ye yükseldiğini belirterek* yazımı şöyle bağlamıştım: "Öncü göstergeler halen istihdam artışının devam ettiğini gösteriyor. Buna karşılık işgücü piyasasının sınırlarında 2 milyonu aşan bir potansiyel işsiz biriktiğini, bunlara ilaveten eğitimini tamamlayan yüz binlerce gencin her yıl düzenli olarak işgücü piyasasına giriş yaptıklarını düşünürsek, önümüzdeki aylarda işgücünün istihdam artışından daha hızlı artacağını öngörebiliriz. Dolayısıyla büyük olasılıkla işsizlik artamaya devam edecek".
Birisi çıkıp da "Eyyy Seyfettin Gürsel, boyunun ölçüsünü aldın mı?" dese doğrusu haksız sayılmaz ama ben de haksız sayılmam. Böyle bir çıkışa yanıtım, "hele devamını görelim, zaten tedbirli davranıp 'büyük olasılıkla' demiştim" olurdu. Açıklayayım: Haziran dönemi (mayıs - haziran - temmuz) Türkiye işgücü piyasası Korona salgının etkisinden sıyrılmaya başladığı dönüm noktasıydı. Tarım dışı istihdamın mayıs dönemine (nisan - mayıs - haziran) kıyasla 411 bin gibi muazzam bir artış sergilediği görülüyordu.
Tekrar olacak ama bu sıra dışı zamanlarda göstergelerdeki şiddetli değişimlerin girdabına kapılmamak için ay / dönem farkını bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Mayıs döneminden haziran dönemine geçiş son tahlilde önemli ölçüde nisandan temmuza geçiş anlamına geliyor. Dolayısıyla istihdamdaki devasa artış şaşırtıcı değildi. Ama aynı zamanda tarım dışı işgücü artışının 552 bin olduğu görüldü. Sonuçta işsiz sayısı 141 bin artarken işsizlik oranı da yüzde 16,5’den 16,7’ye* 0,2 yüzde puan artmıştı. Temmuz döneminde (haziran - temmuz - ağustos) tarım dışı istihdam 568 bin artarken işgücü artışı 493 bin oldu ve işsizlik oranı yüzde 16,5’den 15,9’a 0,6 yüzde puan azaldı.
Geçen ayın yazısında öngördüğüm gibi istihdamda da işgücünde de güçlü artışların devam ettiğini görüyoruz. Ama bu kez istihdam bir at başı öne geçti. Yarışın devamında arayı açar mı yoksa işgücü yeniden öne geçer mi? Olasılıkları tartışmadan önce bir durum saptaması yapalım. Mart ve nisan dönemlerinde açık ve resmi istihdam kaybı yaklaşık 1 milyon 900 bindi. Haziran ve temmuz dönemlerindeki artışların toplamı ise 1 milyona yakın. Sıkı karantina döneminde işini kaybeden ama halen iş aramaya koyulmayan daha 900 bin potansiyel işsiz mevcut demektir.
Ayrıca 1 milyonluk ilave istihdamın tümüyle işini kaybettiği halde iş aramayanlardan geldiğini düşünmeyelim. Nitekim çalışmak istediği halde iş bulma umudu olmadığından ya da ailevi nedenlerle iş aramayanların sayısı şubattan mayısa kabaca 3 milyondan 4,5 milyona fırlamıştı. Temmuzda bu sayı yaklaşık 4 milyona geriledi.** Basitleştirme pahasına şöyle bağlayabiliriz: 1 milyonluk istihdam artışının yarısı bu kaynaktan geldiyse diğer yarısı işgücü piyasasına yeni girenlerden gelmiş olmalı.
Yeri gelmişken kadın cephesinde durumun kötüleşmeye devam ettiğini, işsizlikte görülen düşüşün tamamen erkeklerdeki iyileşmeden kaynaklandığını belirtmek istiyorum. Haziran döneminden temmuz dönemine erkek istihdamı 423 bin artarken işgücü 323 bin arttı ve erkek işsizlik oranı yüzde 15,4’den 14,6’ya geriledi. Kadınlarda ise işgücü 217 bin artarken istihdam artışı 165 binde kaldı ve kadın işsizlik oranı yüzde 19,0’dan 19,1’e yükseldi.*** Görünen kadınların kulvarında yarışı işgücünün önde götürmeye devam ettiği.
Genele dönersek, nereden baksak işgücü piyasası sınırlarında geçinmek için her an iş aramaya başlayacak 1,5 milyona yakın potansiyel işsiz var. Bu kitleye bir de yukarıdaki hesaptan da anlaşıldığı gibi eğitimini tamamlayıp iş aramaya koyulan genç kuşakları ekleyin. Bu işgücü piyasası dinamiğinin arz yönü. Bir de talep yönü var. İstihdam bu ölçüde artmaya devam edebilecek mi? Bu elbette ekonomik büyümenin dozuna bağlı. Şahsen canlanma temposunun hız kesmesini bekliyorum ama umarım yanılırım.
Sonuçta işsizliğin önümüzdeki aylarda seyri işgücü ile istihdam arasındaki yarışın gidişatına bağlı olarak şekillenecek ama belli ki işsizlik kolay kolay salgın öncesi düzeyine geriletilemeyecek. Şubat döneminde işsizlik oranı yüzde 14,7 idi ki bu oldukça yüksek bir seviye idi. Temmuz döneminde ancak yüzde 15,9’a geriledi.
*TÜİK’in pazartesi yayımladığı işgücü istatistiklerinde mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranlarını önemli ölçüde aşağı yönlü revize ettiği görülüyor. Bu revizyonlar adettendir ama sınırlı sayıda ve ölçüde yapılır; Aşağı yukarı 0,1 yüzde puanı geçtiği görülmez. Bu kez Nisan döneminden itibaren 0,2 yüzde puanlık revizyonlar söz konusu. Öncesinde de 0,1 yüzde puanlık revizyonlar var. Son 3 dönemin eski ve revize edilmiş işsizlik oranları yüzde olarak şöyle: Nisan 16,2 - 16,0; Mayıs 16,5 - 16,3; Haziran 16,7 - 16,5. Uzatma pahasına not etmek isterim ki bu aşağı yönlü revizyonlar sistematik olarak istihdamın yukarı işgücünün aşağı çekilmesinden kaynaklanmıyor. Her iki göstergede de her iki yön mevcut.
** Bu rakamlar ve daha fazlası için Betam "İşgücü Piyasası Görünümü: Ekim 2020" Araştırma Notuna bakılabilir.
*** TÜİK uzun süredir kadın ve erkek işsizlik rakamlarını mevsim etkisinden arındırılmış olarak yayınlamıyor. Betam İşgücü Piyasası Görünüm notlarında bu arındırma işlemini yaparak kadın erkek işgücü göstergelerini yayınlıyor. Bu rakamlar Ekim 2020 notundan alınmıştır.