TÜİK'in 10 Mart tarihinde açıkladığı Ocak ayı hanehalkı işgücü istatistikleri bir dizi yenilik içeriyor. İşgücü piyasasında gidişat ile ilgili gözlemlerimi ve görüşlerimi bu yenilikleri dikkat alarak paylaşmadan önce aralarında önemli gördüklerimi aktarmak ve Türkiye işgücü piyasasının takibinde ne ölçüde fayda sağlayacaklarına da kısaca değinmek istiyorum.
Yapılan yeniliklerin kuşkusuz en önemlisi standart işsizlik oranına ilave olarak 3 alternatif işsizlik oranının daha açıklanmış olmasıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tanımına göre bir kişinin işsiz olarak kabul edilmesi için iş araması gerektiğinden TÜİK de "standart" ya da "dar tanımlı" olarak adlandırılabilecek işsizlik oranını bu şeklide tanımlanan işsiz sayısını dikkate alarak hesaplıyordu.
Oysa, bildiğiniz gibi geçen baharda Koronavirüs salgınının şokuyla birlikte işgücü piyasası altüst olmuş, başlıca göstergelerde sıra dışı hatta paradoksal gelişmeler ortaya çıkmıştı. İstihdam ve çalışma saatleri büyük çapta azalırken dar tanımlı işsiz sayısında artış son derece sınırlı kalmış, işsizlik oranında da zaman azalışlar ortaya çıkmıştı. Bu aykırı gelişmelerin arka planını bu köşede elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Sorunun özü, çalışmak isteyen hatta zorunda olan muazzam sayıda vatandaşın iş aramaktan imtina etmesinden kaynaklanıyordu. Ocak 2020'de yani salgının arifesinde çalışmaya istekli ama iş aramayan sayısı yaklaşık 2,5 milyondu Bu sayının birkaç ay içinde 5 milyona sıçradığın tekrar hatırlatayım. Açıkçası dar tanımlı işsizlik oranı bu koşullarda gerçekçi bir gösterge olmaktan çıkmıştı.
2020 yılında TÜİK bu aykırı gelişmelerin yarattığı boşluğu doldurmaya yönelik hazırlıktan sonra ilk kez 10 Mart 2021 tarihinde Ocak ayının istatistiklerinde üç farklı "geniş tanımlı" işsizlik oranına yer verdi. Hemen belirtmeliyim ki bu oranların resmi tanımında "işsizlik" sözcüğü yer almıyor. TÜİK'in bu oranlara verdiği resmi adlar şöyle: "Zamana bağlı eksik istihdam ile işsizliğin bütünleşik oranı", "İşsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı", "Atıl İşgücü Oranı". Zamana bağlı eksik istihdam ile potansiyel işgücünün tanımlarını işsiz tanımı ile birlikte yazının sonuna ekliyorum*. Bu alternatif işsizlik oranlarından ilkinin hesabında işsiz (iş arayanlar) sayısına eksik istihdam ekleniyor, ikincisinin hesabında ise işsiz sayısına çalışmak isteyen ama iş aramayanlar resmi adıyla potansiyel işgücü ekleniyor. "Atıl işgücü oranı" ise işsiz sayısına eksik istihdam ile potansiyel işgücü eklenerek hesaplanıyor.
Bu alternatif oranlar, resmi adları ne olursa olsun, bal gibi işsizliği göstergeleri ve birazdan göreceğimiz gibi Türkiye işgücü piyasasında yaşanmakta olan karmaşayı çözümlemede faydalı olduklarına şüphe yok.
Bir diğer önemli yenilik, üç aylık ortalamaları içeren ve bu nedenle "dönemsel" olarak adlandırılan işgücü istatistiklerinin aylık olarak yayınlanmasıdır. En son 10 Şubat'ta Ekim, Kasım ve Aralık aylarının ortalamasını yansıtan "Kasım Dönemi" verileri yayınlanmıştı. Bu kez Aralık dönemi (Kasım-Aralık-Ocak) yerine Ocak ayı verileri yayınlandı. Böylece işgücü piyasasındaki gelişmeleri 70 günlük gecikme yerine 40 günlük gecikmeyle, dolayısıyla daha güncel olarak takip edilebileceğiz.
Ayrıca başlıca işgücü göstergelerinin üç aylık ortalamalar yerine aylık olarak yayınlanması, işgücü piyasası gelişmelerini daha yakından takip etme olanağını veriyor. Bu güncellik hane halkı işgücü anketinin örnekleminin 2020'de büyütülmesi ile mümkün oldu. Ancak örneklemin büyümesine rağmen bazı alt göstergeler, örneğin eğitim düzeylerine göre işsizlik, üç ayda bir yayınlanacak daha geniş kapsamlı bülten ile açıklanacak. TÜİK ilk üç aylık bültenin yayınlanma tarihini 22 Mayıs olarak veriyor.
Son birkaç ayda işsizliğin yeni aylık verilerle nasıl bir seyir izlediğine bakmadan önce bu verilerin TÜİK tarafından geriye dönük olarak 2014 yılına kadar en uygun istatistiksel yöntemle hesaplanıp açıklandığını belirtelim. Aşağıdaki tabloda farklı işsizlik oranlarını dar tanımlı işsizlik oranının zirve yaptığı Temmuz 2020-Ocak 2021 dönemi ile sınırlıyorum. Daha fazlasını merak eden okurlar Betam'ın İşgücü Piyasası Görünümü notuna bakabilirler**
Temmuz 2020-Ocak 2021 döneminde işsizlik oranları (%)
Bu tabloyu oluştururken aklıma Orhan Veli'nin çok sevdiğim dizesi geldi: "Gemlik'e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma". İşgücü ekonomisine aşina olmayan okurların bu tabloyu görünce şaşırmamaları mümkün değil ama zamanla alışacaklar. İşsizlik oranları bir iniyorlar bir çıkıyorlar. Üstelik bu iniş çıkışlar arasında herhangi bir ahenk de yok.
Alternatif işsizlik oranlarının bu ahenksiz iniş çıkışlarının başlıca nedeni, Covid-19 dalgalarına bağlı olarak ekonomik faaliyetlerin bir kısıtlanıp bir gevşetilmesi. Bu gelgitlere bağlı olarak görünür istihdam ile çalışılan saate bağlı eksik istihdam bir azaldı bir arttı. Keza iş aramayan işsiz sayısı da (bu vatandaşlara bundan böyle "potansiyel işsizler" diyelim) bir arttı bir azaldı. Sonuçta da işsizlik oranlarının ahenksiz oynaklığı ile karşı karşıya kaldık.
Temmuzda dar anlamda işsizler sayısı zirve yaparak 4,5 milyona çıkmıştı. Sonra yavaş yavaş azalarak Ocakta 3 milyon 800 bine kadar indi. İşsizlik oranı da yüzde 14,5'den 12,2'ye kadar geriledi. İş aramayan işsizler denizinde ise bir bakıyorsun rüzgâr çıkıyor, dalgalar yükseliyor ardından da fırtına kopuyor, sonra rüzgârın kesilmesiyle dalgalar biraz sakinleşir gibi oluyor. Temmuzda potansiyel işsiz sayısı 3 milyon 200 bindi. Ekime kadar yavaş yavaş artarak 3,5 milyonu buldu. Kasımda büyük bir sıçrama ile 4 milyona, Aralıkta da hızını alamayıp 4 milyon 600 bine yükseldiğin görüyoruz. Ocakta ise 4 milyon 200 bine geriliyor. İşsizlik ile potansiyel işsizlerin toplamını hesaba katan işsizlik oranı da haliyle Temmuzdan Eylüle yüzde 22,6'dan 21,2 geriledikten sonra yükselişe geçerek Aralıkta yüzde 23,9 ile yeni bir zirve yapıyor; önceki zirve yüzde 24,5 ile Mayıs ayında görülmüştü. Ocakta ise yüzde 22,5'e iniyor.
Bu dalgalanmaları elbette istihdamdaki dalgalanmalar ile birlikte okumak gerekir. Aralıktan Ocak ayına toplam istihdamda 820 bin artış var. 360 bini tarımda, 450 bini hizmetlerde. Kasımdan Aralık ayına 440 binlik kayıp vardı. Bu ani iniş çıkışların nedenleri ise şimdilik saydam olmayan bir kutuda duruyor. Bazı tahminler yürütülebilir ama bu yazı fazlasıyla uzadı. Kutuyu açmayı Şubat verilerini de gördükten sonra gelecek ayın yazısına bırakalım.
"İyi de, bu kadar bilgi ve yorum son tahlilde ne anlama geliyor?" diye sorabilirsiniz. Üç cümleyle özetlersem, 1) Gerçek işsizlik, isterseniz buna vatandaşın fiilen yaşadığı işsizlik diyelim, dalgalanıyor ama bir türlü azalmıyor 2) Salgına karşı sürü bağışıklığı oluşmadan yüksek işsizlik devam edecek gibi duruyor 3) Yüksek işsizlik uzadıkça yoksulluk giderek genişliyor ve derinleşiyor.
* İşsiz: Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm kişiler işsiz nüfusa dâhildir.
Zamana bağlı eksik istihdam: Referans haftasında istihdamda olan, esas işinde ve diğer işinde/işlerinde fiili olarak 40 saatten daha az süre çalışmış olup, daha fazla süre çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu takdirde daha fazla çalışmaya başlayabilecek olan kişilerdir.
Potansiyel işgücü: Referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla, iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişilerdir.
** Betam, İşgücü piyasası Görünümü Mart 2021.