ATİNA
Türkiye ile Yunanistan arasında süregelen uzatmalı gerginlik, geçen hafta Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden devam etti.
BM kürsüsünde sözü ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aldı. Özetle "Yunanistan'ın Ege'de mülteci çocuklarını boğduğunu dünya aleme gösterdi". Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun yanı sıra "Yunanistan'ın gerginlik politikası izlediğini; oysa Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdenizdeki anlaşmazlıkların uluslararası hukuk çerçevesinde ve barışçıl yollardan çözümünü istediğinden" söz etti.
Cumhurbaşkanı'nın bu ifadeleri Yunan basınında şok etkisi yarattı, Erdoğan'ın "yalanların eşliğinde ipi iyice gerdiğinden" söz etti.
Ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis BM kürsüsüne çıktı. Özetle "Türkiye, Ege'de boğulan insanları göz göre göre Ege'ye yolluyor" dedi. Mitsotakis "Türkiye'nin sürekli Yunan hava sahasını ihlal etmekle bölgede gerginlik yarattığını; oysa Yunanistan'ın Türkiye ile arasındaki anlaşmazlıklarını barışçıl yollardan ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde çözmek istediğinden" söz etti.
Mitsotakis'in konuşması, Türk basınında pek yer bulmadı. Sadece "konuşmasının büyük bir bölümünü Türkiye'ye ayırdığından" söz edildi.
Kısacası her iki lider de bir yandan birbirlerinin ülkelerini "bölgede gerginlik yaratmakla" suçladılar; ancak her ikisi de aralarındaki sorunların "barışçıl yollardan çözümünden yana olduklarını" dile getirdiler.
Her iki konuşma da kendi ülkelerinin basınında ayrı ayrı "tarihi konuşma" olarak algılandı..
Bu sözlü "düello"'nun BM kürsüsüne taşınmasına rağmen kimin haklı, kimin haksız olduğu dünya basınında tartışılmadı.
Türk ve Yunan basınından başka yabancı basının ilgisini pek çekmedi. Oysa yapılan konuşmalar dünya kamuoyunun duyması için yapılmıştı.
Erdoğan ile Mitsotakis'in ABD'nin önde gelen TV kanallarına verdikleri ayrı ayrı mülakatlar kendi ülkelerindeki yayın organları tarafından "Haklı olduğumuzu gösterdik" manşetleriyle duyuruldu.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü büyükelçi İbrahim Kalın, Mitsotakis BM kürsüsünde konuştuğu sıralarda, NTV'ye verdiği özel mülakatında, Ahmed Arpat, "Cumhurbaşkanı ile Mitsotakis arasında olası bir görüşme olup olmayacağını" sordu. İbrahim Kalın "Sayın Cumhurbaşkanımız diplomasiye hiçbir zaman kapıları kapatmaz", "Biz Yunanistan'ı düşman olarak görmüyoruz" yanıtını verdi.
"Ekim ayı başlarında Avrupa Birliği (AB) öncülüğünde Prag'da yapılacak olan Avrupa Siyasi Topluluğu Liderler Zirvesi'nde bir Erdoğan - Mitsotakis görüşmesi olabilir mi?" sorusuna ise İbrahim Kalın "Çeşitli yerlerden çeşitli mesajlar geliyor. O zamana kadar Yunan tarafının atacağı adımlara bağlı" dedi.
Mitsotakis de o sırada "Türkiye ile her zaman görüşmeye hazırım. Biz tehditkâr bir ülke değiliz. Yunanistan, Türkiye'nin düşmanı değildir. Türk ve Yunan halkları çatışma değil; barış istiyor" diyordu. Anlaşılıyor ki kapılar henüz tamamen kapalı değil.
Ancak Mitsotakis bir de beklenmedik, -daha doğrusu hiçbir liderin yapmadığı- bir şeyi yaptı. BM kürsüsünde Türkiye'nin Yunanistan'a karşı ne denli "haksız davrandığını" anlatmaya çalışmasına rağmen aynı anda "Türkiye önemli bir müttefiktir. NATO'nun, Yunanistan'ın ve Avrupa'nın önemli müttefikidir. Bu önemini ve oynadığı rolü, Karadenizde tahıl koridorunu açma başarısıyla göstermiştir" dedi.
Tüm bu çelişkili durumun ne anlama geldiğini anlamak pek mümkün değil tabii. Türkiye ile Yunanistan arasında 2020'den beri süregelen gerginliğin ne zaman sona ereceği ya da erip, ermeyeceği yine liderlerin iradesine kalmış bir şey.
Her iki lider de 2023 seçimlerine hazırlanırken, Yunanistan'da yapılan son nabız yoklaması Mitsotakis'in liderliğindeki muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi'nin (YDP) yüzde 34.5 ile ilk sırada; ana muhalefet Radikal Sol SYRİZA'nın yüzde 26.5 ile ikinci sırada; sosyalist PASOK'un yüzde 12 ile üçüncü ve "kilit parti" konumunda olduğunu gösterdi. Komünist Partisi KKE yüzde 5, Milliyetçi E. L partisi yüzde 4 ve kendine özgün siyasetçi Yanis Varoufakis'in MePa partisi yüzde 2.5 ile, yüzde 3 barajının altında kalıyor. Şimdilik...
Nabız yoklaması ayrıca Yunan halkını en çok endişelendiren konuları da ortaya çıkardı. Her bir konu için ayrı ayrı sorulan sorulara verilen yanıtlara göre, ankete katılanların yüzde 83'ü fiyat artışlarından, yüzde 82'si doğal gaz fiyatlarından; yüzde 65 ise Türk - Yunan gerginliğinden endişe duyuyor.