Hem şimdiki anın sultanı olmak, hem boş vakitlerin hem de hayatın keyfini çıkarmak şiirseldir. İster bir gün batımını veya dolunayı seyrederken, ister bir dostunuzla kalp kalbe sohbet ederken, ister bir nehirde kürek çekerken bu size müthiş bir özgürlük ve dünyayla barışık olma duygusu verecektir.
Hayatı tam olarak yaşamak istiyorsanız siz de anın içinde olmalısınız. Yani kitap okurken kitap okumak, yemek yerken yemek yemek, uyuduğunuz zaman uyumalısınız. Bunlar çok kolay görünür ancak bunu çok az insan yapar. Yapılan işin bilincinde değilseniz, hayatı ıskalıyorsunuz demektir.
Sıcak bir yaz günü duş aldığınızı varsayın, suyun vücudunuza dokunduğunda çıkardığı sese, suyun bedeninizle bütünleştiğinde vücudunuzdaki duyumsamaları hissedin. Doyum ve dinginlik yaşıyorsanız, duşu ve anı gerçekten yaşıyorsunuzdur.
Şimdiki anın sultanı olmak için; iki üç işi bir arada eş zamanlı değil, her işi tek tek layığıyla yapmak çok önemlidir.
Şimdiki anın sultanı olmak, yaptığınız işi her türlü zaman ve mekan boyutunu unutacak kadar keyif alarak yapmak demektir.
Şimdiki anın sultanı olmak, süreçte yoğunlaşarak hem sürecin hem de sonucun farkına varmak demektir.
Maalesef biz faniler geçmişe ve geleceğe odaklandıkça şimdiyi kaçırıyoruz.
Çoğumuz uyanık halde ama uyur gibi dolaşıyor, bir kısmımızda yasayan ölü olarak farkındalığı olmadan gözleri kapalı bir şekilde yaşamını sürdüre geliyor.
Çoğunluğun çoğu zaman, bir kısım insanın da her zaman bilinçsiz yaşadığını söylemek mümkün.
Bu farkındalığı olan azınlığa dahil olmanın tek yolu, şimdiyi ancak şimdi ve gerçekten şimdi yaşayabileceğimizi kabul etmektir.
Şimdide bulunmak, mutlu yasamanın anahtarıdır. Çünkü şu an, sahip olduğumuz tek andır.
Şimdiki an, özgürlüğü de ruh dinginliğini de sunan tek zaman dilimidir.
Çok çalışmak vakti ve insanı öldürmenin kestirme yöntemidir. Sadece para için çalışmayın. Bunu sadece köleler yapar. Bir iş ancak kendimize ve başka insanlara yarar sağladığı ölçüde mutluluk verir. Yaptınız is aklınızı ve ruhunuzu da geliştirmelidir.
Hayat hızla akan bir nehirdir. Bu nehirde rafting yaparken botunuz devrildiğini ve azgın suların içine düştüğünüzü varsayalım. Önünüze iki seçenek gelecektir. Ya nehrin kontrolünü ele geçirmek için nehre savaş acarsınız. Bu durumda su sizi kaçınılmaz olarak kayalara doğru fırlatır. Ya da nehri kontrol altına almak fikrinden vazgeçip, kendinizi suyun akısına bıraktığınızda su sizi doğal akışında bir kayaya taşır. Çünkü, su aslında kayaların üstüne doğru değil, onların etrafından akar. Bu durumda gerçek kontrol sizin elinize geçer.
Bütün endişe ve diğer olumsuz düşünceler şimdiki anda bulunmamaktan kaynaklanır.
Ekhart Tolle'nin de belirttiği gibi; korkunun çeşitli biçimleri olan rahatsızlık, endişe, gerilim, stres ve kaygı çok fazla gelecek ve çok az şimdiden kaynaklanır.
Affetmemenin çeşitleri olan; suçluluk, pişmanlık, öğrenme, yas tutma, üzüntü ve kızgınlık ise çok fazla geçmiş ve çok az şimdiden kaynaklanır.
Analiz ettiğinizde üzüntülerin; yüzde kırkı hiç olmayacak olaylardan, yüzde otuzu geçmişteki olaylardan, yüzde yirmi ikisi çok küçük olaylardan, yüzde dördü değiştiremeyeceğimiz olaylardan, son yüzde dördü de üstesinden gelebileceğimiz olaylardan oluşur.
İnsanlar yalnız kalmaktan nedense çekinirler. Oysa kendilerine yalnız kalma iznini verdikleri için yalnızdırlar. Kendilerinden sıkıldıkları için yalnızdırlar. Yalnızlıkla başa çıkabilmenin anahtarı içimizdeki bir kilittedir. Çoğu insan, yalnızlığın kaynağını bulmak için kendi içine dönmekten kaçar. İçinize dönmüyorsanız, öz saygınız düşük demektir. Hayatta mutluluğun yerini tutabilecek hiç bir şey yoktur ve öz saygı olmadan da mutluluk her zaman yarım kalır. Öz saygınlık başka insanlarla sağlanmaz; onu sadece siz kendinize verebilirsiniz. Amacınız Maslow'un dediği gibi kendinizi gerçekleştirmekse bunu beceren kişiler yalnızlıktan kaçmazlar bilakis onu ararlar. Bu kişiler çalışırken de dinlenirken de yalnız olduklarında en iyi ve en verimli haldedirler.
Doyum, ruh dinginliği ve mutluluğa katkısı olan gerçek basarı, hareket kadar sabır da gerektirir.
Çalışırken veya keyif ederken başrolü olmak istiyorsanız, aptal tavşan olmak yerine akıllı kaplumbağa olmayı tercih etmekte yarar vardır. Aptal tavşan daha çok alanı kapsamak için kendini oradan oraya atar durur. Tavşan, mutluluk denen hedefe varmak için adeta delirmiş gibi hareket eder. Telaş içinde olma duygusu ve vakitsizlik söylemleri hayatı dolu dolu yaşadığının göstergesi değildir. Kaplumbağa olabildiğince geniş bir alanı kapsamak istemez, çünkü bunun onu mutlu etmeyeceğini bilir. Akıllı kaplumbağa telaşa kapılmaz, çünkü mutluluk denen o hedefe çoktan varmış, bulunduğu yerdeki mutluluk ve doyumun keyfini şimdiki anın sultanı tahtına çoktan kurulmuştur.
Yavaşlayın, rahatlayın ve yeni ufuklara süzülün.
Şimdi, neye sahip olmadığınızı düşünmenin zamanı değil.
Sahip olduklarınızla ne yapacağınızı düşünmenin zamanı.
Hayattaki en değerli üç kaynak; Zaman, Para ve Yaratıcılıktır. Bunların arasında tek sınırsız olan yaratıcılıktır. Yaratıcılığı öncelik yaptığınızda, zamanın da paranın da dolaylı olarak artış trendine girdiğini göreceksiniz. Vakit nakittir derler. Aslında, vakit paradan çok daha değerli bir şeydir. Para kaybederseniz yerine çok daha fazlasını koyabilirsiniz. Ama aynı şeyi zaman için söylemek mümkün değildir. Bir günde 1.440 dakikanız ve 86.400 saniyeniz vardır. Fazlası değil.
Hayat boş zamanlarınızda başlar.
Sürünün korosuna katılacağınıza kendi şarkınızı söyleyin.
Her bir gün batımı diğerinden farklıdır.
Aynı her bir kar tanesinin diğerinden farklı olması gibi.
Uyanın ve kuşların şarkısını, denizin hışırtısını dinleyin, çiçekleri koklayın ve ağaçların dokusunu elleyin.
Her bir anı sadece bir kereliğine yaşayabileceğinizi unutmayın!
Ve nihayet, siz kendiniz o an olun!
Şimdiki anın sultanı olun!