Ülkemizde meslek seçimi maalesef çok bilinçli bir şekilde yapılmıyor. Sadece bilgi ölçülen ÖSYM sınavlarından elde edilen puan türüne göre rastgele seçim yapılıyor dersek yalan olmaz tabi herkes için geçerli olmasa da genel manzaranın bu olduğunu kabul etmekte yarar var.
ÖSYM istatistiklerine göre, gençlerin yüzde 35'i hatalı tercih yapıyor, ilk iki binde yer alan öğrencilerin yüzde 61'i bile başladıktan sonra ''kazandığım bölüm bana uygun değil'' diye vazgeçebiliyor.
Gençler doğru yönlendirilmediği için yetenek, yetkinlik ve değerlerine uygun meslek seçemediği gibi , araştırmalara göre yüzde 85'i mezun oldukları bölümden de farklı bir işe girmek zorunda kalıyor.
Kısaca bir çok genç kendilerini suyun akışına bırakmışçasına sürükleniyor...
Geçenlerde önemli bir kurumun CEO'su YÖK'e çıkışarak ''Son yıllarda hızla sayısı artan üniversiteler için ''Gecekondu üniversiteler-Sit.com üniversiteler'' tabirini kullanarak, Anadolu'nun köylerine Uluslararası İlişkiler Bölümü açarak, gençlerin ve ailelerin umutlarının çalındığını, bu tür üniversitelerden gelen CV'leri çöpe attığını, en yüksek işsizlik oranının üniversite mezunları arasında olmasının tesadüf olmadığını, sanayi sektörü olarak kalifiye eleman bulamadıklarını, YÖK'ün bir gün bile bu konuda sanayicilerin görüşlerini almadığı, sit.com üniversiteler için radikal değişim zamanının geldiğini'' ifade ediyordu.
Kamu-Üniversite-Özel Sektör üçgeninin kurulması, bu konuda daha çok bir araya gelinerek ihtiyaç analizi yapılması ve doğru işe doğru insan yetiştirmek konusunda ortak kararlar alınıp,stratejik bir plan çerçevesinde sinerji dolu çalışmalarda bulunulması gerekli şüphesiz.
Ayrıca, yeni dünyanın bir takım gerçeklerini de göz ardı etmemek lazım.Geleceğin mesleklerinin çoğu bugün üniversitelerde öğretilmiyor. ABD Çalışma Bakanlığı'nın yaptığı bir araştırmaya göre bugün ilkokulda okuyan çocukların yüzde 65'inin gelecekte henüz keşfedilmemiş mesleklerde çalışıyor olacağı söyleniyor.
Aslında kaçımız 4-5 yılımızı verdiğimiz üniversitelerden o ilk iş gününe çalıştığımız ofislere aldığımız bilgileri taşıyabildik? Taşıyamadıysak, o bilgilerin hamallığını niçin yaptık? Üniversiteden mezun olduğumuz anda kendimizi kurallarını bilmediğimiz bir yarışın içinde bulmadık mı? Kulaç atmasını bilmeden İş hayatı denen uçsuz bucaksız denize iskelenin birinden kimimiz çivileme kimimiz balıklama atlamadık mı? Bu sorular çoğalarak devam eder gider...
Sonuç; Kurumlar mutsuz, Yöneticiler mutsuz, Gençler hem işsiz, hem mutsuz...
Başarılı bir kariyer, doğru meslek seçimi ile başlıyor dense de belki de süper meslek tanımları ve meslek seçimlerinin dışında altın değerinde becerilere sahip olmak ve bunları keşfedip geliştirebileceğiniz ekiplerde doğru yöneticilerle çalışmak kariyeriniz açısından çok daha kritik!
Önce değerlerinizin ne olduğunu belirleyin sonra da değerlerinizle uyumlu olan
YÖNETİCİNİZİ SEÇİN!
Doğru yönetici ile çalışmak hem yeteneklerinizi geliştirir hem de potansiyel alanlarınızı da keşfetmenizi sağlayarak size inanılmaz bir katma değer ve muhteşem bir kariyer zemini yaratır.
Çalıştığımız kurumlar cansız ve tabelalardan ibarettir.
Sizi kurumlar değil yöneticiler işe alır ve siz kurumları değil yöneticileri terk edersiniz.
Çalıştığınız ilk yöneticiniz kritik rol oynar kariyerinizde!
Harika işler yapmanın yolu Yöneticinizin desteğini almak ve yaptığınız işi sevmektir.
İlk düğme yanlış iliklenirse diğerlerini düzeltirken büyük zorluklar yaşayabilirsiniz.
Bu işsizlik ortamında yönetici nasıl seçilebilir diyeniniz çıkabilir?
Bu ilk etapta pek mümkün görünmese de bu konuda en azından kendi adınıza yapabileceğiniz araştırmalarda sayısız fayda olduğunu unutmayın. İşe alım aşamasında birden fazla seçeneğiniz varsa ilk önceliği yönetici seçimi konusuna vererek kariyerinizi en doğru yönde şekillendirebilirsiniz.
Potansiyel patronunuzun özgeçmişini araştırabilir, bir iş başvurusu sırasında herhangi bir potansiyel ekip üyesinin özgeçmişlerine gözatabilirsiniz. Bir takımın arka planını keşfederek, bir başarı öyküsünü fark edebilir ve olası çalışacağınız şirketin yüksek standartlara sahip bir başarısını görme fırsatını bilinçli olarak yakalayabilirsiniz.
İş için teklife en yakın olduğunuz zaman, potansiyel patronunuzun yöneticiliğini yaptığı insanlara onun iletişim bilgilerini sorabilirsiniz. Bu içeride kimin olası patronunuzla daha yakın olduğunu, yönetim şekilleri ve onlar için çalışmanın nasıl bir şey olduğu konusunda fikir sahibi olmanızı mümkün kılabilir.
Her ne kadar göz ardı edilse de işe alım süreci iki taraflıdır ve her iki tarafında rızası aranır.
Ola ki gereklilikler ve tesadüfler sonucu bir işe başladınız ve sizin yetenek ve potansiyellerinizi ortaya çıkartmanızı desteklemeyen, değerlerinizle örtüşmeyen bir yöneticiye düştünüz. O zaman da vakit kaybetmeden ilk çıkan fırsatta o iş yerini terk edin. Hiç bir zaman bir iş yerinden ayrılmak hayattan ayrılmak değildir. Yaşam enerjinizi tüketen ve gücünüzü açığa çıkarmanızı engelleyen bir yöneticiniz varsa orada kendinizi ve kariyerinizi ziyan etmeyin. Sadece fiziksel ve zihinsel değil ruhsal sağlığınız için de bu önemlidir. İsveç'te yapılan bir araştırma ile işyeri yönetimiyle kalp sağlığı arasında bağlantıyı ortaya koyması tesadüf olmadığını da unutmamanız da yarar vardır.
İnsan yoğrulabilir bir varlıktır ve her şey olma potansiyelini taşır. Doğru yöneticiyi bulursanız özgün romanınızı, bulamazsanız başkalarının romanını yazarsınız.
Mevcut olmak ve var olmak arasındaki fark uçurumdan az değildir.
Sizi aç bırakacakları bir lokantaya her gün hesap ödeyebilir veya başka bir lokantada sofradan tok ve mutlu kalkabilirsiniz.
Tercih sizin!