Diyabet, halk arasında daha çok erişkinlerin bir sağlık sorunu olarak bilinmekle beraber çocuklarda da görülmektedir. Çocuklarda, %95-98 oranında pankreas beta hücre zedelenmesine ve dolayısıyla insülin eksikliğine bağlı Tip 1 diyabet görülmektedir. Günümüzde Tip 1 diyabeti önlemek mümkün olmadığı gibi iyileştirmek de mümkün değildir. Bu nedenle Tip 1 diyabetli çocukların sağlıklı yaşamaları için tanı anından başlayarak ömür boyu glukoz değerlerinin izlenmesi ve mümkün olan en fizyolojik şekilde insülin hormonunun yerine konması gerekir. Ülkemizde 18 yaş altında 20.000 civarında Tip 1 diyabetli çocuk olduğu bilinmektedir.
Yakın zamanda yayınlanan uzlaşı metinlerine göre, genel olarak çocuklarda HbA1c’nin (3 aylık ortalama kan şekeri düzeyini gösteren parametre) %7-7,5 altında olması komplikasyonların önlenmesi bakımından güvenli kabul edilmektedir. Çocuklarına Tip 1 diyabet tanısı konan aileler başlangıçtaki zor ve üzüntülü günleri geride bıraktıktan sonra var güçleri ile çocuklarının sağlıklı bir yaşam sürmesi için çaba göstermektedir. Birçoğu Tip 1 diyabete bağlı komplikasyonları ve bu komplikasyonların önlenmesinde glukoz düzeylerinin önemini yakından bilmekte ve daha iyi HbA1c değerleri için emek vermektedir. Bu emeğin çocuklarının yetişkin olduğunda sağlıklı bir yaşam sürmelerine yatırım olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Tip 1 diyabetin kalıcı tedavisi, özellikle de beta hücre nakli (hücre tedavisi) ile ilgili çalışmalar devam etmekle birlikte son yıllarda “Tip 1 diyabetin teknoloji ile iyileştirilmesi” olarak tanımlanan beta hücre fonksiyonlarının küçük elektronik aletlerce yerine getirilmesine dayanan ve en sonunda da bir tür “elektronik beta hücresi” üretilmesi ile sonuçlanacak süreç giderek önem kazanmaktadır. Bu teknolojik gelişmelerin içinde doku sıvısından bir elektrotla sürekli glukoz ölçmeye dayanan “Sürekli Glukoz İzlem Sistemi” (CGMS-SGİS) ve sürekli cilt altı insülin vermeyi sağlayan “İnsülin İnfüzyon Pompası” en önemli yeri tutmaktadır.
Sürekli Glukoz İzlem Sistemleri, kan glukozu takibi için parmak ucu delinerek çok sayıda kan alma ihtiyacının azalması, parmaktan ölçümle kıyaslanamayacak kadar çok daha sıkı ölçüm yapma olanağı (her 5-15 dakikada bir ölçüm), glukoz değerleri önceden ayarlanmış hedef aralığın dışına çıktığında müdahale ihtiyacını gösteren sesli ve titreşimli alarmlar ve aile çocuğun yanında olmadığında uzaktan takip gibi çocuklarda Tip 1 diyabet takibinin daha iyi yapılması ve tedavisinin çeşitli zorluklarının üstesinden gelinmesinde umut vericidir. Hiç kuşku yok ki sürekli glukoz izlem sistemlerinin en fazla fark yarattığı grup küçük yaştaki (1-8 yaş arası) çocuklardır. Bütün veriler ve gözlemler, ailelerin dünyasında ve günlük yaşamında Sürekli Glukoz İzlem Sistemlerini kullanmanın rakamların ötesinde derin bir anlamı ve yeri olduğunu göstermektedir. Yetkililerin rakamları değil, bu gerçeği dikkate alarak karar vermelerini beklemek bütün Tip 1 diyabetli ailelerin hakkıdır.
Tip 1 diyabetliler ve aileleri açısından diyabetin iyileştirilmesi nihai bir hedef olarak kalsa bile akıllı insülin pompaları ve ilk nesil yapay pankreas sistemleri başta çocuklar olmak üzere Tip 1 diyabetlilerin önerilen hedeflere ulaşmasını sağlama ve kronik bir tıbbi durumdan kaynaklanan yüklerin en aza indirilmesi konusunda imkânlar sunmaktadır.
Diyabet teknolojilerinin geri ödenmesinde iki yaklaşım etkili olmaktadır. Bunlardan ilki yeni teknolojilerin Tip 1 diyabetlilerin tedavi yükünü azaltması, yaşam kalitelerini iyileştirmesi ve tedavi hedeflerine ulaşmalarını sağlaması ve dolayısıyla bu tedavilerin başta çocuklar ve Tip 1 diyabetliler olmak üzere diyabetlilerin hakkı olmasıdır. Bu bakış en etkili ifadesini ülkemizdeki Tip 1 diyabetli çocukların kullandığı “Sensörleri devlet ödesin, parmak uçlarımız bize kalsın; acımız dinsin” sloganında bulmaktadır.
Gerek hak kavramı, gerekse ekonomik argümanlar açısından bakılsın başta çocuklar olmak üzere Tip 1 diyabetlilerin teknolojiye erişimlerinin kolaylaştırılması ve kaynaklar ölçüsünde bu tedavilerin devlet tarafından karşılanması akılcı, insancıl ve hatta ekonomik bir yaklaşımdır. Nitekim dünyada ülkemizle aynı gelişmişlik seviyesine sahip ülkelerin çoğunda bu cihazlar devlet tarafından geri ödeme planında olup, insülin pompası kullanım oranı ülkemizde %5’lerde iken bu ülkelerde %70-80’lerdedir.
İlk insülin pompalarının geliştirilmesi çalışmalarından itibaren 40 yıldır diyabet teknolojileri ile uğraşan ve uzun yıllar Londra’daki King’s College’de çalışan Profesör John Pickup, teknolojilerin etkisiyle HbA1c’nin % 8,5’den %7’e düşürmenin diyabete bağlı komplikasyonların önlenmesine büyük bir katkısının olacağını ve bunun da örneğin İngiltere’de 5 yılda kişi başına 6.388 Euro ve toplamda 687 milyon Sterlin para tasarrufu sağlayacağını, İngiltere’deki diyabetlilerin güncel rehberlere göre insülin pompa tedavisi almaları halinde 5 yılda bunun maliyetinin karşılanabileceğini, sosyal güvenlik kurumlarının bu argümanları dikkate almaları gerektiğini belirtmektedir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi verilerine göre 0-18 yaş Tip 1 diyabetli çocukların %40,3’ü insülin pompa tedavisi (üçte biri sensörle güçlendirilmiş pompa tedavisi) ve %58,3’ü çoklu doz tedavi almaktadır. İnsülin pompa tedavisi kullanan olguların HbA1c ortalamaları % 7,4 iken pompa kullanmayanların %8’dir. 5 yaş altı olguların %60’ı insülin infüzyon pompa tedavisi (yarısı sensörle güçlendirilmiş pompa tedavisi) kullanmakta ve pompa kullanan olguların HbA1c değeri %7 iken pompa kullanmayan olguların HbA1c değeri %7,5’tur. Bu veriler, diyabet teknolojilerinin Tip 1 diyabetli çocukların bakımında belirgin bir iyileşme sağladığını göstermektedir.
Bu konuda karar vermeden önce bütün ilgililerin, ailelerin ve Tip 1 diyabetlilerin, Diyabetli Çocuklar Vakfı tarafından devlet yetkililerine sunulan raporun sonundaki paylaşımlarını okumalarını öneriyoruz.
TIKLAYIN – CGM ve İnsülin Pompası Raporu
1- Sürekli Glukoz İzlem Sistemi geri ödeme planlanmasında Tip 1 diyabetli çocuklara ve gebe Tip 1 diyabetlilere öncelik verilmelidir.
2- Sürekli Glukoz İzlem Sistemi geri ödemeleri FDA ya da Avrupa Sağlık Ajansı onayı olan Real Time (Gerçek zamanlı) ve intermittan (Aralıklı ölçüm yapan) CGM ürünlerini kapsamalıdır; aksi durumda glukometrelerde olduğu gibi güvenilir olmayan, ucuz ürünler piyasada kendilerine daha kolay yer bulabilecektir. Tip 1 diyabetliler, glukoz değerlerine göre bazen yaşamsal olabilen kararlar verdikleri için glukoz değerinin doğru saptanması hayati öneme haizdir.
3- Ülkemizin gelişmişlik düzeyi düşünüldüğünde Sürekli Glukoz İzlem Sistemleri ve insülin pompa tedavisi, uygun sağlık kurulu raporları ile 18 yaşın altındaki Tip 1 diyabetlilerin tümü için tam olarak geri ödeme kapsamına alınmalıdır.
4- Kaynaklar bunun için yeterli değilse 8 yaş altındaki çocuklar için tam geri ödeme, 8-18 yaş grubundaki çocuklar için en az %75 olmak üzere kısmı geri ödeme gibi seçenekler üzerinde çalışılmalıdır.
5- Tip 1 diyabetliler için yeni sisteme göre verilen ÇÖZGER raporuna göre, otomobil satın alınmasında vergi muafiyeti gibi aslında diyabet tedavisini doğrudan ilgilendirmeyen ayrıcalıklar tanınması yerine bu ekonomik imkânlar onların hayatını doğrudan ilgilendiren glukoz sensörleri ve insülin pompa tedavisinin ödenmesine ayrılmalıdır.
6- 18 yaşından büyük Tip 1 diyabetliler için de iş ve gelir durumlarına göre tam veya kısmi geri ödeme planları üzerinde çalışabilir.
7- Bu teknolojilerin Türkiye’de üretilmesi için AR-GE çalışmalarının başlatılması, diyabet teknolojilerinin ülkemizde üretilmesinin de önünü açacak projelerin desteklenmesi gereklidir.
Ülkemizin kaynakları Tip 1 diyabetli çocukların mutlu, sağlıklı ve eşit bir şekilde yaşaması için yeterlidir. Ayrıca ülke olarak Avrupa haritasında, diyabet teknolojilerini tam olarak karşılayan ülkeler arasında olmayı hak ediyoruz. Bunun gereğinin yapılmasını ve Tip 1 diyabetli çocuklara 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde bir müjde verilmesini bekliyoruz.