COVID-19 salgını kısıtlamalara neden olduğunda internet kullanabilmek sokağa çıkmadan pek çok işi yapabilmek imkanı sağladı. Alıştığımız şekilde çalışmaya ve eğitime devam edilemeyince, hatta tamamen evlere kapanmak zorunda kalınca internetin önemi daha fazla anlaşıldı. Bu dönemde yaklaşık 2,5 milyar insanın internete ulaşabildiği ve 1,5 milyar öğrencinin de uzaktan eğitim alabildiği tahmin ediliyor. Yüz yüze eğitimin yerini tamamen almasa da, uzaktan eğitimin bu öğrenciler için bir fırsat yarattığı söylenebilir. İş dünyasında toplantılar ve iletişim de elektronik ortamda gerçekleştirildi. Ayrıca, evlerde geçirilen zaman arttıkça insanlar internette daha fazla dolaşmaya, video seyretmeye ve bilgisayar oyunları oynamaya başladılar.
Bu yazıda öncelikle pandemi nedeniyle küresel enerji tüketimindeki azalmadan bahsetmek istiyorum. Daha sonra, internet kullanımından kaynaklanan karbon ayak izi ile ilgili bazı bilgileri paylaşmayı hedefliyorum.
COVID-19 salgına dönüştüğünde pek çok ülkede karantina uygulamaları başladı. Üretim ve hizmetler önemli ölçüde aksadı. Karantina sırasında enerji tüketimi, iş yerlerinin kapalı olduğu Pazar veya tatil günleri görülen seviyelere indi. Salgın döneminde pek çok şirket uzaktan çalışmaya ve çevrimiçi toplantılara yönelince yollarda tüketilen enerji düştü.
Pandemi döneminde uzaktan eğitimin yaygınlaşması, yüz yüze eğitime kıyasla yüzde 90’a varan seviyelerde enerji tasarrufu yapılabileceğini gösterdi. Ancak bu miktar ülkeden ülkeye ve okuldan okula farklı şekilde gerçekleşti.
İşyerlerindeki enerji tasarrufu kadar olmasa da evlerdeki tüketim arttı. Petrol ürünlerinin tüketimindeki azalma ilginç bir rekorun kırılmasına neden oldu. Petrol fiyatları eksi rakamları gördü. Çoğu büyük şehirde hava kirliliğinin azaldığı fark edildi. Bu deneyim bize, internet üzerinden iş yaparak çevreye olumlu etki edebileceğimizi gösterdi. Şimdi bu yaklaşımın ne kadar enerji tüketimine neden olacağını tartışmakta yarar var.
Pandemi döneminde internet kullanımındaki artış eğitim ve çalışma yaşamı ile sınırlı kalmadı. Evde daha fazla zaman geçiren insanlar sanal ortamda spor ve müzik programlarını izlemeye hatta müzeleri gezmeye başladılar. Seminer, sergi ve fuarlara uzaktan katıldılar. Bilgisayar oyunları ve kripto para (Bitcoin) kullanımı arttı. Bir taraftan Google ve Yandex gibi arama motorları, diğer taraftan da Amazon ve Alibaba gibi alışveriş şirketleri yükselişe geçti.
İnsanlar daha uzun süre internet kullandıkça, iletişim altyapıları zorlanmaya başladı. Gün boyunca internet üzerinden alınan dersler, yapılan yazışmalar, izlenen videolar ve oynanan oyunlar beklenmedik bir yoğunluğa hatta kesintilere neden oldu.
Şimdi artık internet kullanımının ortaya çıkardığı enerji tüketimi konuşuluyor. Örneğin, internette sadece birkaç sayfa okunduğunda bir çaydanlığı kaynatacak kadar enerji harcanabiliyor. İzlenen haberler yanında indirilen resimler ve raporlar çevreye kilolarca karbondioksit salınmasına neden oluyor.
TIKLAYIN - BBC - Why and how does Future Planet count carbon?
Küresel ölçekte hizmet veren internet sunucular dünyada en çok enerji tüketen altıncı ülke kadar karbon izi bırakıyor. Bu şekilde harcanan enerjinin, aynı zaman aralığındaki bütün havayolu şirketlerinin toplam enerji tüketimine eşit olduğu hesaplanıyor.
İnternet sunucuların çalışması için gerekli enerji kadar soğutma sistemleri de gerekiyor. Bu nedenle bazı tesisler kuzey kutbuna yakın yerlerde kuruluyor. Örneğin, Finlandiya ve Norveç’te soğuk su ve havadan yararlanarak enerji tüketimi azaltılmaya çalışılıyor.
Bir e-posta gönderdiğinizde yaklaşık 4 g karbondioksit üretilmesine neden olduğunuzu biliyor musunuz? Hatta yazdıklarınıza bir de fotoğraf eklediğiniz zaman bu miktar on katına çıkabiliyor. Tablo, grafik ve resimlerle yüklü dosyaları yüzlerce kişiye gönderirseniz kilolarca karbondioksit üretecek bir ateş yakmış gibi oluyorsunuz.
TIKLAYIN - Why your internet habits are not as clean as you think
Kıyaslama yapmak gerekirse, otomobil ile 1 km yol gitmek 200- 250 g karbondioksit üretilmesine neden olabiliyor. Yani, yoğun olarak elektronik haberleşme ile geçen bir günde, arabanızla Boğaz’da bir gezinti yapacak kadar enerji tüketmiş olabilirsiniz.
İlginç bir benzerlikten bahsetmek istiyorum. Elektronik posta ile iletişimin neden olduğu enerji tüketimi, aklıma Kızılderililerin dumanla haberleşmesini getiriyor. Farklar var elbette. Örneğin duman ile haberleşme sırasında mesaj bir kerede pek çok kişiye ulaşıyordu. Oysa, e-posta gönderirken her bir alıcı için ilave enerji harcamak gerekiyor. En önemli fark da şu, elektronik haberleşmede mesajı gönderen de alan da tüketilen enerji nedeniyle ortaya çıkan dumanı görmüyor.
Günümüzde çocuklar okuma yazma öğrenmeden önce bilgisayar oyunları oynamaya başlıyorlar. Her yaş grubunda insanlar tarafından oynanan oyunlar ortaya çıktı. Özel bilgisayar ve ekran kullanan meraklılar için yarışmalar ve olimpiyatlar düzenleniyor. Salgın sırasında internet kullanımının artışında bilgisayar oyunları önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
2016’da yapılan bir çalışmada bile, sadece ABD’de bilgisayar oyunları oynayanların 5 milyon otomobilin ürettiği kadar karbondioksit salınımına neden olduğu belirlenmişti. Günümüzde bunun çok artmış olduğunu varsayabiliriz.
TIKLAYIN - ResearchGate - Toward Greener Gaming: Estimating National Energy Use and Energy Efficiency Potential
Pandemi döneminde, alıştığımız yaşamın aniden kesintiye uğraması ciddi sorunlara neden oldu. Ancak, beklenmedik şekilde azalan enerji tüketimi nedeniyle daha temiz bir çevreyi deneyimleme fırsatı bulduk. Çevre bilincinin tüketici davranışına yansıması için hepimize düşen görevleri hatırladık. Gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakabilmek için sürdürülebilir bir yaşam tarzının temellerini atmamız gerektiğini anladık.
İnternetin yarattığı kolaylık ve tasarruflara rağmen, onu kullanırken de dikkatli olmamız gerektiği anlaşılıyor. İnternette bir araştırma yapmak için bir soru sorduğumuzda hemen sonuç alınabilmesi için bir yerlerde dev sunucuların homurdanarak çalıştığını fark ettik. Onların ortaya çıkardığı enerjinin dünyanın ısınmasına katkı yapacağını düşünmeye başladık. Hızla artan internet kullanımın, video konferansların ve sanal banka işlemlerinin de çevresel maliyeti olabileceği sorgulanmaya ve hesaplanmaya başlandı.
Bence gelecekte bireyler olarak bilgisayarımız interneti kullandığı sırada ne kadar karbondioksit ürettiğini yani küresel ısınmaya ne kadar katkıda bulunduğunun hesabını göreceğiz. Bu hesaba göre bir çevre vergisi ödemek zorunda kalacağız. İnternet kullanım ve elektronik iletişim miktarına dikkat etmemiz gerekecek.
Yüklü dosyaları çok sayıda kişiye göndermeden önce ne kadar çok karbondioksit üretilebileceğini düşünmekte yarar var. Bize gereksiz yere bildiriler veya dosyalar gönderenleri engelleyelim. Uzaklarda bir yerlerde ateşi yükselen sunucuların olduğunu hatırlayalım.
Salgın döneminde beklenmedik bir deneyim geçirmiş bulunuyoruz. Öncelikle alışveriş merkezlerinin, işyerlerinin ve trafikte geçirilen zamanların ne kadar enerji israfına neden olduğunu anladık. Bu sırada internet kullanımının ve genel olarak dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Ancak internet ile yapılan işlemlerin de enerji tükettiğini hatırlamakta yarar var. Bu deneyim ışığında gelecekte nasıl yaşamak istediğimize karar vermeliyiz.
Dengeli bir yaşam tarzı için madalyonun öbür yüzünü de gözden kaçırmamak gerekiyor. Uzaktan haberleşme yüz yüze yapılan dostça bir sohbetin yerini tutmuyor. Yukarıda, birkaç e-postanın bir çaydanlığı ısıtacak kadar enerji tükettiğinden bahsetmiştim. Enerji tüketimi açısından birbirine yakın olsalar da, sıcak bir çay içerek konuşmanın çok daha keyifli olacağı kesin.