Güç "kuvvet, zor, zorluk" anlamında Orhun Yazıtları'nda (735) ilk kez yazılı hale gelmiş bir kelime.
Güç, iktidar kelimesi ile eş anlamlı olarak kullandığımız, pek çok dilde benjzer anlamlara gelen sihirli kelime.
Geçen hafta güç sarhoşluğunun kişiler ve kurumlar üzerindeki yıkıcı etkilerinden bahsetmiştik.
Bu hafta ise gücün ne olduğuna ve kaynaklarına bakalım.
Ünlü felsefeci B. Russel, gücü 'başkalarını kendi istediğimiz yönde bir davranışa yönlendirme yeteneği' olarak tanımlar ve bu özelliğinden dolayı gücün ilişkisel bir kavram olduğunu söyler. Onun için güç kavramı kişiler arasındaki ilişkilerde bir denge durumunu ifade eder. Bu nedenle başka bireylerle ilişki içinde olmadan, güç kavramından söz etmek ve bireyin gücünü değerlendirmek mümkün olmaz ya da anlamsız hale gelir.
O zaman güç kavramını 'bir tarafın, diğer tarafın tutum ve davranışlarını, görüşlerini, amaçlarını, ihtiyaçlarını ve değerlerini değiştirme ve kontrol etme olanağı' olarak tanımlamış olalım.
Böyle tanımladığımızda, güç iş yaşamında liderler ve iş birliği içinde çalışacak tüm bireyler arasında, ebeveyn-çocuk ilişkilerinde, çiftler arasında, aile bireyleri arasında, spor takımlarında, arkadaş gruplarında elde etmek istediğimiz ve lehimize olan bir denge durumunu temsil ediyor.
Gücün kaynaklarını iki kategoride analiz etmek mümkün; gücün kişisel kaynakları ve gücün yapısal kaynakları.
1959 yılında John French ve Bertram Raven güçle ilgili kavramları hepimizin anlayacağı bir hale soktular. Üç kişisel, üç yapısal olmak üzere gücün altı kaynağını tanımlayarak kavramı ete kemiğe büründürdüler.
1- Karizmatik güç
İnsanları etkileme gücü, ilişki kurma biçimi, insanların kişiyi lider olarak algılama düzeyi, sahip olunan fiziksel özellikler, uzun boy, göz rengi, ses tonu, konuşma biçimi vb. özellikler güce katkı yapıyor. Karizmanın ne olduğunu tam olarak tanımlamak zor olsa bile etkilendiğimiz kişileri düşündüğümüzde ortaya çıkan tablo net. Bill Clinton, Atatürk, Churchill, Steve Jobs, Martin Luther King, Marlon Brando, Çetin Tekindor ilk akla gelen isimler.
2- Uzmanlık
Bir alanda sahip olduğumuz uzmanlık, edindiğimiz diplomalar, edinilmiş tecrübeler, sahip olduğumuz ün gücün kaynaklarını oluşturur. Mesleklerinde üstün başarı sergilemiş insanlar bu güce sahip olarak etkileme gücünü ellerinde tutarlar. Doktorun uzmanlığı, akademisyenin bilgisi, diplomatın bir ülke konusundaki engin uzmanlığı, pilotun uçağını uçurması somut örnekler olarak gözümüzün önündedir. Medyada sıklıkla gördüğümüz Alman mühendis, İsviçreli bilim insanı, Norveçli balıkçı, Rus ya da İngiliz casus etkileme sürecinde uzmanlıktan kaynaklanan gücü kullanırlar.
3- Bilgi
Az bulunan ya da değerli bir bilgiye sahip olmanın yarattığı güç. Uzmanlıkla çok benzer gibi görünse de aradaki en temel fark bilginin genel değil daha özel bir bilgi olmasıdır. Örneğin bir kasanın şifresi bilmek bizi en güçlü kişi yapabilir. Nükleer bombayı ateşleyecek şifreyi bilmek, Cola'nın formülünü bilmek, arzu ettiğimiz kapıları açabilecek kişiyi bilmek bizi güçlü kılar. İlişkilerde karşı tarafı neyin etkileyeceğini bilgisi ya da sizi ofisinizde ziyarete gelecek olan CEO'nun hangi yemeği sevdiğini bilmek kadar spesifik de olabilir. Şirket toplantısında yapacağınız sunumda CEO'nun soracağı sorunun önceden bilinmesi ve buna hazırlanmak bize güç katar. Sınavda çıkacak soruyu biliyorsam artık sınıf arkadaşlarımın gözünde güçlüyümdür.
1- Ödüllendirme
Arzu edilen performansı ödüllendirme imkânından kaynaklanan güç.
Şirketlerde terfilere, gelirlere, zamlara karar verme yetkisine sahip kişinin gücü bunun en somut örneği. Aile içinde iyi notlarla gelmiş bir karnenin bisikletle ödüllendirilecek olması ebeveynleri güçlü konuma koyar. Hatta bisiklet alınmasına karar verecek kişinin anne ya da baba olmasındaki farka göre çocuğun güç algısı farklı olacaktır. Siyasette ve toplumsal hayatta gücü elinde bulunduran kişi tarafından ödüllendirilme beklentisi davranışlar üzerinde doğrudan etkili olur. Liyakat veya itaat arasındaki fark kamu görevlilerin geleceğine etki eder.
2- Cezalandırma
Arzu edilen performans elde edilmediğinde cezalandırma imkânından kaynaklanan güç. Ödüllendirmenin tersi olan bu durumda ise iş hayatında işten çıkarma, görev yerini değiştirme, beklenen terfiyi vermeme, yüksek kalitede görevlere atama imkânlarına sahip olan kişi güçlü olacaktır. Bu da bize iş hayatında yönetici-çalışan güç dengesinin neden yöneticini lehine olduğunu da açıklar.
Benzer şekilde aile içinde, ders çalışma sorumluluğunu yerine getirmeyen çocuğun hafta sonu izinlerinin iptal edilmesi ebeveyni güçlü konuma koyar.
Uluslararası ilişkilerde, karşı taraftan istediğini alamayan ülkenin ekonomik yaptırımlarla cezalandırma davranışı bu alanın tipik örneklerindendir.
3- Meşru kaynak-Pozisyon gereği elde edilen güç.
Belirli bir pozisyonda olan kişinin sahip olduğuna inandığımız güç. Şirketlerde üst düzey yöneticilik, siyasi hayatta parti liderliği başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, bakanlık gibi görevler, kamu hayatında valilik, kaymakamlık, savcılık, yargıçlık gibi unvanlar kişilere güç sağlar.
Aile içinde anne, baba, ağabey, abla kavramları gene güç sağlamada pozisyon gereği elde edilen güçleri temsil eder.
Gücün bu yapısal ve kişisel kaynaklarına ek olarak, güce etki eden üç faktörü de ekleyelim.
Neye inandığımız ve neyi değerli bulduğumuz zihnimizdeki güç algısına etki eder. İnançlı bir bireyin kendisinden daha güçlü bir ilahi güce inanması ve onun önerdiği şekilde davranması inançlarımızdan kaynaklanır.
Türk Dil Kurumu geleneği "Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar" olarak tanımlıyor. Geleneksel güç ise geleneklerin kutsallığına ve bu geleneklere göre gücü elinde bulunduranların meşruluğuna olan inançlarımıza dayalıdır.
Toplumda cemaat önderleri, dini liderler, ilkel toplumlarda kabile reisleri bu gücün örnekleridir. Aile içinde örneğin kayınvalidenin geline karşı güçlü konumu gene geleneksel yapıdan kaynaklanır.
Bireyler güç elde etmek için çeşitli taktiklere başvururlar. Burada yelpaze çok geniş olsa bile ip uçları mümkün.
Taktiksel gücün en iyi örneğini Aziz Nesin'in Zübük romanında veya aynı adla çekilen filmde Kemal Sunal'ın canlandırdığı karakterde görmek mümkün. Kasaba politikacılığı icra eden Zübük, kendisini linç etmeye gelen köylünün elinden kapalı kapılar ardında başbakanla konuşma numarası yaparak kurtulur.
Bizi olduğumuzdan zeki gösteren yuvarlak camlı bir gözlük, lacivert takım elbise, toplantıda not almak için kullanılan tablet, boynunda stetoskop taşıyan beyaz önlüklü doktor örneğinde olduğu gibi tüm üniformalar, yapı markette çalışan usta önlüklü görevli örneklerinde, kişiler gücün etkisinden faydalanarak bizi istedikleri davranışa yönlendirmeye çalışırlar.
Gücün kişisel ve yapısal kaynaklarından faydalanarak kendi gücümüzü değerlendirebileceğimiz gibi, yine bu bakış açısıyla, kurduğumuz tüm ilişkilerde güç dengesinin kimin lehinde olduğu anlamak mümkün.
Anais Nin'in dediği gibi "Dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz…"
Tamer Yakut, 1968'de İstanbul'da doğdu. 'Uluslararası ilişkiler' okudu. 14 yıl bankacılık yaptı. 15 yıldır eğitim sektöründe kurumsal şirket çalışanlarının gelişimine dönük eğitimler veriyor. Liderlik teorileri, yönetim, retorik, eleştirel düşünme, müzakere, strateji ve etik yakın odağında. Uluslararası Koçluk Federasyonu PCC (Professional Coaching Certificate) akreditasyonu sahibi, TOC Training eğitim şirketinin kurucusu olan Tamer Yakut'un yakın ilgi alanları havacılık, çizgi romanlar, hayvanlar, sinema ve siyaset. |