Nedenleri üzerine uzun tahliller yapılıp duruyor ama göçmenler de göçmeye devam ediyor.
Göçmek fiili dilimizde, zorunlu yer değiştirmek ve de yıkılmak gibi iki ayrı anlamı içerir. Çoğunlukla da bunlar aynı kapıya çıkar. İşte mültecilerin dramı...
İnsan kaçakçılarına kaptırdıkları paralar, patlayıp batan şişme botlar, sahte can yelekleri, önlerinde bekleştikleri ve yüzlerine kapanan sınır kapıları... Bunlar yetmezmiş gibi koca koca ülkelerin kocamış siyasetçilerinin insanın kanını donduran demeçleri...
Bunların hiç biri mültecilerin yüzbinlerle yollara düşmelerine engel olmuyor. Ve... O koca ülkelerin insan hakları savunucusu olan sosyal devlet iddialarının sahipleri, bu insan selini çok özel sektörün merdiven altı girişimcilerinin acımasız cani ellerine terk ediyor. Oysa...
Madem ki bu insanlar her şeye karşın yollara düşüp, kıtalar aşıp menzile varıyorlar. Onları engelleyemeyip sadece izleyen dünya devleri de vah vah diye üzülüyor...
O zaman gelişmiş refah ülkeleri insanlıklarını gösterip, onlara tarifeli trenler tahsis etmeli ve sığınmacıların kayıtlarını tutarak ve ellerine geçici belgeler vererek insanlık onuruna yaraşır olgunlukta yolculuk yapmalarını sağlamalıdırlar.
Gülmeyin!..
Bir zamanlar yük vagonlarına tıkılıp, katarlar dolusu zorunlu göçmen, trenlerle çeşitli kamplara taşınmadılar mı? O harp ise bugünkü de savaş!..
Onların refah nedenleri arasında, en önde yer alan bedava ham madde ve ucuz iş gücü yok muydu? Yeryüzünü kaplamış sömürge haritalarını gösteren Faik Sabri
Duran’ın Büyük Atlas’ını hatırlayın yada merak edin. İşte ucuz iş gücü ayaklarına geliyor, daha ne istiyorlar ki? İlle gemi ambarlarında Afrika'dan mı getirilmeleri gerek! Yok canım...
Onlar nasıl olsa ya mülteci yada terörist olarak her koşulda, hak gördükleri refahı paylaşmak niyetiyle zaten yollara düşüyorlar. Üstelik...
Boşalttıkları sevgili ülkelerini, rahat rahat birbirleriyle savaşabilsinler diye onlara terk ederek.
İllâ ki ülkeler arası yolculuklar müreffehlerin kararı ile, tayin edecekleri zamanda ve verecekleri emir ile mi olmalı?..
Bu kez de onlara sormadan ve onlara rağmen, kitleler yola revan oluyor...
Öyle mi dersiniz?..
Sevgili yurtlarını, yuvalarını kendi özgür iradeleri ile mi bırakıp çıktılar, yoksa yurtlarına, yuvalarına göz koyanların tepişmelerinde ayak altında kalmamak için mi?..
Gülebilirsiniz şimdi, şansınız varsa elbet...