D_Masthead_970x250
Adam ister sarayda oturur, ister müştemilâtta, size n’oluyo?

Kuuzum size ne? Adam ister sarayda oturur, ister müştemilâtta, size n’oluyo? Bu son derece insancıl ve özgürlükçü bir önerme, akla yakın değil mi… Size ne? Yok, yine de kurcalamak istenirse, elbet neler bulunur, neler! Hak, adalet, yasalar, anayasalar ve babayasalar, oransız ve orantısızlıklar, sonradan görmeler, şişinmeler, kültürel yoksunluk, israf, büyüklük kompleksi ve bunun tam tersi vs.vs. Bu ve bunun gibi daha niceleri ile, bu ekran ve kıymetli vaktiniz tıka basa doldurulabilir. İyi de, bunlardan yine de size ne? İşte bu saray karşıtı sıkıntılarınıza sebep olan, aşırı ve kesintisiz saray propagandası, öylesine ilkel yük  oluşturuyor ki üzerimizde, zihnimizde ve değerli zamanımızda. Dört koldan sürdürülen bu müthiş hücumu  yüklenmenin altından o karşı çıkışlarınızla ezilmeden sıyrılmak, inan olsun, pek mümkün değil! Çünkü o çıkışlarınız zaten isteniyor ve bekleniyor. Tek çare ilgisizlik, olmalı. Size ne? Ancak bu takdirde üstünüze yığılmaya çalışılan o korkunç bin odalı temeddüh  ötenize düşer ve dağılır. Siz de işinize bakarsınız. Demokratik işinize, eleştirel işinize, yaratıcı işinize, siyasal işinize, kısacası kendi işinize. Bırakın o da kendi işine baksın, aldırmayın. Size ne? Kaç odalı olursa olsun. Koridoru kaç kilometre olursa olsun, kristal ahizesi kaç kilo çekerse çeksin, size ne? Hiç benzerlik yok, biliyorum ama ilgisizlik denilince aklıma düştü. Akıl işte, akıl gel kaleme takıl, dediklerinden. Asabî, çılgın yaban atları nasıl uysallaştırılır bilir misiniz? Sanmayın ki şiddetle, sopayla, baskıyla, hakaretle, tahditle, eleştiriyle filân. Hayır, hiç biri değil; İlgisizlikle. Bana ne, bile demiyerek. Kendi başına, kendi yalnızlığı ile baş başa  bırakarak.  Asabiliğin, çılgınlığın ve yabanlığın hiç bir işe yaramadığını  görme fırsatı ve şansı vererek.

Bu mahkûmiyetin ona bıraktığı tek çıkış yolunun, uyum, uysallık, uzlaşma, anlaşma, işbirliği, saygı ve eşdeğerliliğin hatırlattığı tevazu olduğu anlaşılıncaya kadar.

İşte o zaman onu, kıvamına göre, arabaya yada yarışlara koşabilirsiniz artık. Ünlü tenor Pavarotti'nin sevdiğim bir deyişiyle bu muhabbeti sonlandırayım istedim. O diyor ki; "Allah vergisi yetenekle birlikte, mütevazılığı kabullenmeyi gerektiren bir zekâ ve daima daha iyiyi aramaya iten bir karakter yapısı da önemlidir." O haykırıyor ve de böyle düşünüyordu. Onun bu sözleri, düşünmeden haykıranların da belki kulağına küpe olur, hayaliyle...

İlgili İçerikler