"Kadınla erkeğin birleşmesi, zikirdir" denmişti Dergâh'ın ortasında!..
"Kadınla erkeğin birleşmesi, zikirdir" denmişti Dergâh'ın ortasında!..Namaz sonrası sohbet, dönmüş dolaşmış "spor"a gelmiş ve her tür sporun nefsi beslediği vurgulanmıştı. O yüzden "Şeyh"in de bu konuya sıcak bakmadığı, hatta bir keresinde kendisine hangi sporu tavsiye edeceğini soran bir müride yarı-şaka yarı-ciddi "Karınla spor yap!" cevabını verdiği söylenmişti.İşte mevzu, buradan sekse döndü ve antropolojik araştırma gayesiyle aralarında bulunduğum tarikat müritleri, (tabii ki "helal" sınırlar dâhilindeki) cinsel birleşmenin anlamı üzerine beklenmedik "açıklıkta" sözler sarf ettiler.Evet, "bu", bir tür "zikir" idi. Çünkü "Bir" olma durumu söz konusuydu. Kadın ve erkek, "iki ayrı parça" olmaktan çıkıyor, "bütün"leşiyor ve bu birlik hali de Allah'ın birliğinin ifadesi olarak alınarak "zikir" sayılıyordu!..Tasavvufî İslam bünyesinde Bâyezîd Bistâmi, Hallâc-ı Mansur, İbn Arabî gibi sûfîlerce temsil edilen ve "ehl-i şeriat ulemâ"nın "küfr"e delil sayıp lânetlediği bir "şathiye"ci söylem olduğu bilinir. Şathiye, dinsel bir kendinden geçiş (vecd) halinde söylenen aykırı ("sapkın") sözlere, yer yer de erotizmle sarmalanmış mistik deneyim örneklerine işaret eder.Söz konusu "şathiyeci" söylemin sıradan tarikat üyelerinin dünyasına izdüşümleri, çoğu zaman yukarıda verilen örnekteki gibi olur.İslamiyet'te dinsellikle sarmaş-dolaş bir erotik literatürün mevcudiyeti de bilinen bir başka gerçek.Hicrî 3. yüzyıldan itibaren âlimler eliyle yazılan erotik edebî ürünlerin, "içtihadî İslam"ın yanında "tutkulu İslam" denilen bir kategorinin belirmesine yol açtığı kaydedilmiştir (bkz. Fetna Ayt Sabbah, "İslâm'ın Bilinçaltında Kadın", 1995).Bu literatürden Şeyh Muhammed El Nefzavî'nin artık klasik olmuş "Zevklerin Oynaştığı Mis Kokulu Çayırlar" (bizde "Kokulu Bahçe" olarak bilinir) adlı eserini zikretmemek olmaz. Nefzavî bu kitabı bir vezirin buyruğu üzerine, Allah'tan en doğru yolda yürümek için yardım dileyerek yazmaya başladığını söyler (Sabbah, s. 35-36).Kısacası seks, erotizm, cinsel haz, İslam'da "muâmelât"ın bir parçasıdır denilebilir.Bunları ne mi hatırlattı? Hollanda'da Müslüman bir girişimcinin "online" satış yapmak üzere İslâmî "sex shop" açtığı haberi.Cezayir kökenli Abdülaziz Aouragh tarafından açılan internet sitesindeki tüm ürünler "helal"... Vibratör, porno film gibi "hardcore" malzemelerin bulunmadığı, sadece masaj yağları, seksi iç çamaşırı gibi "makul" ürünlerin satışa sunulduğu siteden ilk gün 70 bin kişi alışveriş yapmış!"Online sex shop"u açan "akıllı" Müslüman, yukarıda aktardığım, tarikat meclisinde sohbet eden müritlerin söylediklerine benzer bir yaklaşımla haklılaştırıyor girişimini... Hazreti Muhammed'in cinsel birleşmeyle ilgili sözleri olduğunu ve "helal" sınırları içinde kaldıkça İslâm'da cinselliğin yüceltildiğini belirtmiş. Cinselliği güzelleştirmek için kullanılacak ürünlerin çiftlerin mutluluğunu artıracağını da eklemiş.Girişime Hollanda'daki ulemâdan da "lojistik destek" var. İmam Abdul Cabbar'ın değerlendirmesi şöyle: "Seks oyuncakları satılmadığı müddetçe sorun yok. İslâm dini karı-koca arasındaki cinselliğe önem verir, cinsellik utanılacak bir şey değil, ihtiyaçtır".Yani her şey "edep-erkân" dairesinde gibi görünüyor. Ama girişimin Müslümanlığın günümüzdeki temsiliyle ilgili ve esaslı bir "ekonomik" yönü olduğu da unutulmamalı!1980'lerden itibaren siyasal-ideolojik enerjiyle kamusal alana çıkan İslam, zaman geçtikçe daha çok kültürel-ekonomik güdülerle yol alır oldu.Modern hayatın imkânlarından, zevk ve sefasından Müslümanlar da pay almalı, ama tabii bu pay alış, "Müslümanca" gerçekleşmeliydi!..Medya, modern hayatın içinde merkezi yer işgal eder mi olmuştu; İslamî televizyon ve gazeteler yayına başladı.Moda, giyim-kuşam, defile, günümüz insanının ilgi odağı mıydı; tesettür defileleri, giyim fuarları düzenlenir oldu."Tatil" modern hayatın bir rüknü haline mi gelmişti; harem-selamlık "resort" oteller hizmete sunuldu.Müzik, gençlerin hayatının ayrılmaz parçası mıydı; İslâmî pop, rock, rap sökün etti.Show programları kitlelerin yüksek beğenisine mi mazhar olmuştu; üç tesettürlü genç kızın "Helal Kızlar" programı sürece dâhil oldu."Laik" gazetelerin hafta sonu eklerinde göz kamaştıran kadın röportajcılar mı vardı; İslâmî basında da örtülü güzellikleriyle aynı etkiye haiz muadiller belirdi.Nihayet, seks, modern insanın "aşktan da üstün" takıntısı, "seks shop"lar da revaçta mıydı; evet, işte bu bakımdan da Müslümanlara hitap etmek gerekti!..İslam'ın "kapitalist uygarlık"la dansında gelinen son nokta burası.Peki, sonuncu nokta mı? Pek öyle görünmüyor.İş ("tövbe estağfurullah" demeli) "helal porno"ya varırsa kimse şaşırmasın!..