Gazetecilikte, bir kare fotoğrafın, sayfalar dolusu yazının anlattığından daha çok şey anlattığı durumlarla karşılaşırız çoğu zaman.
Bu yüzden foto muhabirleri pek kıymetlidir mesleğimizde.
Bir kare fotoğrafın çok derin anlamları olabiliyor.
Son günlerde bunun örneklerini sık görmeye başladık.
Organize suç örgütü liderinin açıklamalarıyla örtüşen fotoğraflar kamuoyuna yansıyor. O fotoğraflar üzerine sayfalarca yazılar yazılıyor, televizyonlarda ve internet yayınlarında saatlerce süren tartışma programları yapılıyor.
Video yayınlarını yapan suç örgütü lideri başta olmak üzere kimi "karanlık" kişilerin, siyasilerle ya da devlet yöneticileriyle "karmaşık ilişkilerini" gün yüzüne çıkartan fotoğraflar bunlar.
Bir kare fotoğraf, tüm tartışmaların ve yazıların önüne geçebiliyor.
Siyasette de benzer durumlarla karşılaşmak mümkün.
Bir kare fotoğraf, siyasette de çok şey anlatabiliyor.
Sözünü ettiğim fotoğraflardan birisi üç gün önce kamuoyuna yansıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanlığı'nca açılan 109. Dönem Kaymakamlık Kursu'na katılan kadın ve erkek kaymakam adaylarını salı günü Cumhurbaşkanlığı'nda konuk etti.
Erdoğan'ın bu kabulü açıklanan günlük programında yer almıyordu. Özel bir kabuldü. Bu programdan önce Erdoğan, KKTC Meclis Başkanı Önder Sennaroğlu'nu kabul etmişti. Akabinde genç kaymakam adaylarıyla bir araya geldi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop da muhtemel ki konuğu ile birlikte geldiği Cumhurbaşkanlığı'nda sonraki programa kaldı.
Dediğim gibi; açıklanan günlük programda yer almayan kabul hakkında Cumhurbaşkanlığı'na ait resmi internet sitesinden paylaşımla bilgilendirme yapıldı. Ziyaretle ilgili yansıyan haberlerde Erdoğan'ın dışında sadece Şentop'un adı geçiyordu.
Söz konusu paylaşımda bir de fotoğraf vardı. Erdoğan'ın, kendisini ziyaret eden kaymakam adaylarıyla kabul salonunun merdivenlerinde çektirdiği "aile fotoğrafı" bilgilendirmeye eklenmişti.
Buraya kadar her şey normal aslında.
Ancak fotoğraf, son günlerde yaşanan gelişmeler düşünüldüğünde, başka anlamlar da taşıyor kanımca.
Kaymakamlık kurslarını düzenleyen kurum herkesin bildiği üzere İçişleri Bakanlığı.
Hâl böyle olunca söz konusu fotoğrafta gözler İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu arıyor ancak Soylu fotoğrafta yok! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kabulünde de adı geçmiyor.
Önceki benzer programlarda Soylu, her zaman kabullerde yer alan isimdi. Ancak bu kez durum değişik.
Yüksek ihtimalle Soylu, bu özel ziyaret çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı'na davet edilemedi. Diğer olasılık ise, Soylu daveti kabul etmedi. Ama bu olasılık oldukça küçük. Belki özel bir programından dolayı affını da istemiş olabilir elbette.
Ancak bu ihtimal söz konusu değilse durum karmaşık bir hâl alıyor. Erdoğan, katıldığı son iki AKP grup toplantısında Soylu'ya arka çıkan açıklamalar yapsa da, kaymakam adaylarının ziyaretinin fotoğrafı aslında vaziyetin farklı olduğunun işaretlerini veriyor.
İlave bilgi vereyim.
Dün Büyüteç'i yazdığım öğle saatlerine kadar İçişleri Bakanlığı'na ait resmi internet sitesinde, geçmiş örneklerin aksine salı günkü ziyaretle ilgili tek kelime bilgilendirme yoktu.
Yine Bakan Soylu'nun resmi Twitter hesabından da geçmişte örnekleri olmasına karşılık Erdoğan'ın kaymakam adaylarını kabulüyle ilgili herhangi bir paylaşım yapılmaması dikkat çekiciydi.
Keza, mülki amirlerden sorumlu Bakan Yardımcısı Muhterem İnce de kendisine ait sosyal paylaşım hesabından ziyaretle ilgili paylaşımda bulunmadı.
Bunları birbirine eklediğimizde yeni bir tablo çıkıyor karşımıza.
Bakan Soylu hakkındaki ağır iddialar sonrasında AKP içinde de farklı sesler yükseldiği konusunda haberler son günlerde medyada daha fazla yer bulmaya başladı.
İlginçtir, ana akım medya içinde yer alan hükümete yakın televizyon kanalları da iddiaları tartışmaya başladı yavaş yavaş.
Suç örgütü liderinin ağır ithamlarının hedefindeki isim olan Soylu'nun; gerek kabine toplantısı, gerekse Milli Güvenlik Kurulu nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na gittiği biliniyor. Fakat yaşanan gelişmelerle birlikte Erdoğan'la baş başa görüşmeler yapıp yapmadığı konusunda herhangi bir bilgi yansımadı.
Belki de Erdoğan, Soylu ile yan yana fotoğraf vermek istemedi. Şu anda bu ihtimallerden hangisi doğru bilemiyoruz. Göreceğiz.
Büyüteç'te yazdığım bir evvelki yazıda, kara bulutlar nedeniyle emniyet teşkilatında işlerin aksadığını belirtmiştim. Buna örnek olarak da her yıl yapılması gereken rütbe terfi işlemlerini değerlendiren Yüksek Değerlendirme Kurulu'nun bir türlü toplanamadığını açıklamıştım.
Yazının T24'te yayımlandığı salı gününden hemen sonra emniyet yönetimi acil karar alarak ertesi gün bir araya geldi ve personelin terfilerini değerlendirmeye başladı. Tabii emekli olacakları da.
Kurulun geçen yıl emekli edilen personelle ilgili kararları teşkilatta taşları yerinden oynatmıştı. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun koruma müdürleri emekliye sevk edilmişti.
Ayrıca İstanbul'dan bir emniyet müdür yardımcısının emekli edilmesiyle başlayan tartışma sonrasında İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan görevden alınmış, Ankara'da Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı'na getirilmişti.
Çalışkan'dan kurtulmak isteyenler, bu defa Çalışkan'ı terfi komisyonu üyesi olarak masada gördüler.
Bürokrasinin cilvesi işte bu! Ne diyelim.