Gülen cemaatinin 17- 25 Aralık 2013'te başlayan tasfiye süreci sonrasında kendi içinde haberleşme için yarattığı özel yazılımdı Bylock.
Türkiye, Gülen cemaatinin kendi içinde özel bir haberleşme programı kullandığından 15 Temmuz sonrasında haberdar oldu.
Cemaatin terör örgütü olarak tanımlanmasıyla birlikte başlatılan soruşturmalarda, Bylock kullanma FETÖ üyesi olma kriteri kabul edildi.
Cep telefonunda Bylock yüklü olduğu tespit edilen pek çok devlet memuru, kriter gereğince işlem gördü, KHK'larla ihraç edildi. Kimisi cezaevine girdi.
Adli ve idari yargıda alınan kararların Yargıtay'da görüşülmesi sürecinde, Yargıtay Genel Kurulu (YGK), Bylock kullanımıyla ilgili 2017'de önemli bir karar aldı.
YGK kararda özetle Bylock'un FETÖ'ye ait özel bir haberleşme programı olduğu, örgütün yöneticilerin talimatları sonrasında örgüt üyelerince cep telefonlarına yüklendiği, bu sistem üzerinden talimatlar verildiği belirtilerek kesin kanaate ulaştıracak teknik cihazlarla tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olarak değerlendirilebileceği kaydedildi.
Buna karşın, Bylock kullandıkları gerekçesiyle haklarında adli soruşturma açılan iki emniyet personelinin dosyasını görüşen Yargıtay 16. Ceza Dairesi ilginç bir değerlendirme yaptı.
Dosyanın içeriğine bakıldığında, 17 – 25 Aralık 2013 öncesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Narkotik Şube Müdürü olarak görev yapan Özcan B., aynı şubede görev yapan polis memuresi S.O.'nun cep telefonuna Bylock yüklemişti.
Polis Akademisi'nden 1995'te mezun olduktan sonra ilk görev yeri İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi olan Özcan B., yıllar içinde aldığı terfilerle son olarak İstanbul Emniyeti Narkotik Şube Müdürü olarak atandı.
Mahkeme kayıtlarına göre, Şube Müdürü Özcan B. ile aynı şubede çalışan ve eşinden ayrılmış olan polis memuresi S.O. arasında "yakınlaşma" başladı.
Her ne kadar dosyanın sanığı Şube Müdürü Özcan B., yakınlaşma iddiasını kabul etmese de, cep telefonunda Bylock yüklü olduğu tespit edilen diğer sanık polis memuresi S.O. aynı şubede emri altında görev yaptığı Özcan B. ile "yakınlaşma" iddiasında ısrarcıydı.
Sanık S.O., yargılama aşamasında savunmalarında, "Bylock programını telefonuma Özcan B. yükledi. Bana ilgisi vardı. Bu program üzerinden sadece Özcan B. ile görüştüm. Örgütle hiçbir ilgim ve bağlantım yok" görüşünü ortaya koydu.
Şube Müdürü Özcan B. ise, özetle "S.O, devletine, milletine bağlı, ahlaklı, dürüst bir kamu görevlisidir. Memuriyetten ihracına bu şekilde sebep olduğum için üzgünüm. S.O.'nun telefonuna Bylock ve VPN programlarını birlikte yükledik. 2014 yılının ocak ayında kendi telefonuma indirdim. Bir gün sonra onun telefonuna indirdik" dedi.
FETÖ üyesi olmaktan yargılanan Özcan B., "S.O. ile şubeden ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettik. İrtibatımız kopmadı. Ancak, bu görüşmeler, S.O.'nun iddia gibi duygusal bir çerçeve içinde olmadı" savunmasını yaptı.
Sanık Özcan B.'nin ifadesinde "Ben bu içeriklerin sadece bu dosyada gizli kalmasını istiyorum" talebinde bulunması dikkat çekti.
Bu arada, aynı dosyada Mehmet Sait Çoban adlı bir emniyet mensubunun da ifadesi yer aldı.
Çoban, anlatımlarında özetle şöyle dedi:
"Sanık Özcan B., Polis Koleji ve Polis Akademisi'nden benim devremdir. Bu nedenle kendisini tanırım. Sanıkla, 17-25 Aralık'tan sonra darbeye kadar olan süreçte belirli aralıklarla iki ya da üç haftada bir, bir araya gelip Fethullah Gülen'in vaazlarını dinlerdik. Cevşen ve Kuran okuyup yatsı namazını kıldıktan sonra dağılırdık. Bu toplantıları Tarık isimli bir kişi organize ederdi. Kendisi örgütün sivil imamlarındandı. Toplantılarımız 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsünden 2 - 3 hafta öncesine kadar devam etti."
Dosyanın yerel mahkemede hapis cezasıyla sonuçlanması üzerine, dosyanın sanıklarından polis memuresi S.O.'nın avukatı temyiz etti.
Temyiz sonrasında dosyayı görüşen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, önemli bir karara imza attı.
Daire görüşünde, kadın polis S.O.'nun Bylock'un içeriğini ve kimler tarafından kullanıldığını bildiği yönünde bir delil bulunmadığı, Bylock'a örgüt talimatıyla dahil olmadığı ve örgütsel gizliliği sağlamak amacıyla kullanmadığı vurgulandı.
Kararda; S.O.'nun, Bylock'u bilen ve kullanan diğer sanık Özcan B.'nin yükleyip yönlendirmesiyle, sadece Özcan B. ile haberleşmek amacıyla kullandığı, "bu nedenle S.O.nun yasadışı FETÖ ile bağlantısını gösteren bir delil olmadığı" görüşüne yer verdi.
Böylece dosyayı görüşen daire, S.O. hakkında verilen cezanın bozulmasına karar verdi.
Şimdi, dosya yerel mahkemede bir kez daha görüşülecek.
Yargıtay 16. Dairesi'nin bu kararı, "Bylock'un delil olmaktan çıkartıldı" değerlendirmesine neden oldu.
Ancak işin aslı, FETÖ'cü şube müdürü ile kendi emrinde çalışan kadın polisle arasında yaşananlardı.
Bylock soruşturmalarındaki sıradışı bir dosya olarak kayıtlara girdi.