Yüksek Askeri Şura kararları çerçevesinde emekli edilen TSK mensupları hakkındaki tartışmalar sıcaklığını koruyor.
Emekli edilen generaller arasında en dikkat çeken isimlerden birisi hiç kuşkusuz Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu oldu.
General Bitlislioğlu’nun son görev yeri çok kritikti. Bitlislioğlu, Genelkurmay karargâhının en kritik birimlerinden Genelkurmay Personel Plan ve Prensipler Yönetim (PPPY) Daire Başkanlığı’nda başkandı.
Bu makamda oturan kişi, Genelkurmay Başkanı’nın en yakın çalışma ekibi içinde yer alıyor.
Bitlislioğlu’ndan önce o makamın sahibi, bugün darbe girişiminin en kilit isimlerinden olduğu iddiasıyla yargılanan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın sağ kolu olarak bilinen eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç’tü!
Partigöç, PPPY Daire Başkanı olarak darbe girişimi için gerekli kurumsal alt yapıyı hazırlamış, emir ve talimatları TSK içinde yayımlamıştı.
15 Temmuz’dan sonra PPPY Daire Başkanlığı’na getirilen Bitlislioğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü darbe soruşturmasına önemli katkılar verdi.
Genelkurmay PPPY Daire Başkanı olarak FETÖ’nün darbedeki rolünü ortaya koyacak önemli çalışmaları yürütüp, raporları kaleme almaktan çekinmedi.
Gazeteci Aytunç Erkin, bunlardan birisini köşesinde kaleme aldı.
Ancak Bitlislioğlu’nun, Hava Personel Albay Orhan Gürdal ve Hava Pilot Kurmay Albay Oğuz Okuyucu ile birlikte kaleme aldığı bir önemli bilirkişi raporu daha var soruşturma dosyasında.
(Astsubay olarak TSK’ya giren ve subaylığa geçiş yaparak albaylığa kadar yükselen Gürdal, 15 Temmuz’dan sonra Genelkurmay General/Amiral Şube Müdür iken 2018’deki YAŞ’ta generalliğe terfi etti. İzmir Casusluk Soruşturması kapsamında hapis yatan Kurmay Albay Okuyucu ise, 2017’deki YAŞ’ta tuğgeneral yapıldı. Okuyucu halen Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı.)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz’daki FETÖ’cü TSK personelinin içinde yer aldığı darbe girişimi hareketinin “alarm ve tatbikatlarla izah edilip edilemeyeceği” iddialarına karşı Genelkurmay’dan özel bir görüş istedi.
Savcılık görüş talebinde, “TSK’daki alarm ve usuller, 15 Temmuz gecesi yaşananların TSK’da alarm ve tatbikatlarla izah edilip edilemeyeceği, bu alarm ve tatbikatların kimseye haber verilmeden ani olarak planlanıp planlanamayacağı, planlanırsa ne kadar sıklıkla planlanacağı, özellikle bu tür eğitimlerin hangi seviyedeki birlikler tarafından yapılacağı, bu tür eğitimler için personelin mesai kavramı usullerinin ve alarm / tatbikatların içerisinde icra edilen faaliyetlerin neler olduğu” sorularının yanıtlarını istedi.
Bitlislioğlu, beraberindeki iki albayla birlikte imza koyduğu bilirkişi raporunda savcılık sorularına, “15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan olayların TSK’da icra edilen alarm ve tatbikatlar açısından değerlendirilmesi” başlığı altında özetle şöyle yanıt verdi:
- “15 Temmuz tarihi, normal şartlarda alarm ve tatbikat gibi eğitimlerin asgari bir ay önceden tamamlanmış olduğu ve atama gören personelin ilişik kestiği, mehil müddeti kullandığı veya izinli bulunduğu bir dönemdir. Böyle bir dönemde kendisine alarm veya tatbikat emri verilen profesyonel bir TSK mensubunun böyle bir emri hayatın olağan akışına aykırı bularak sorgulaması gerekir. Ayrıca, plansız aniden tatbikat olmaz. Alarm eğitimi de aniden haber verilse bile kışla içerisinde icra edilir, dışarı çıkılmaz.”
- “TSK’da yapılan her türlü faaliyet birlik bütünlüğü içinde yapılır. Her personel kendi ait olduğu birlikte hareket eder ve o birliğe ait teçhizat ve malzemeyi kullanır. Örnek olarak bir birliğe ait bir tanka veya zırhlı araca o birliğin mensubu olmayan bir personel binemez veya kullanamaz. 15 Temmuz günü başka şehirlerde, başka birliklerde görevli personelin kendi birliğinden farklı birliklere giderek o birliğin personeliymiş gibi hareket ettiği tespit edilmiştir. Bu şekilde davranan şahıslar ile bu şahısların kendi birliğine katılmasına müsaade eden şahısların da bilinçli olarak darbeye iştirak ettiği izahtan varestedir.”
- “15 Temmuz gibi planlı tatbikatlarla alakasız bir tarihte kışlasına çağrılan şahısların alarm ve tatbikatlarda icra edilen rutin faaliyetlerin tam aksine olacak şekilde, yoklama alınmadan, birlik bütünlüğü oluşturulmadan rastgele toplanılarak, gerçek mühimmat alarak birliğin planlı görevleriyle uyuşmayan sivil veya askeri yerlere intikal etmesi ve o mahallerde silahsız insanlara dahi ateş açacak şekilde davranması ancak örgüt saikiyle hareket ederek darbe yapmak düşüncesiyle izah edilebilir. Bunun alarm veya tatbikat kavramlarıyla ilişkilendirilmesi asla mümkün değildir.”
- “15 Temmuz günü yaşanan olaylarla ilgili dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de darbeye katılan şahısların her türlü eylemin, ancak bilinçli olarak darbe maksadıyla ve önceden haberli ve hazırlıklı olmak suretiyle yapılabileceğidir. Örnek olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Genelkurmay karargahı veya Muhafız Alayı Komutanlığı Kışlası’nın emniyetini almak, takviye etmek gibi planlı bir vazifesi yoktur. Bu kapsamda silah ve teçhizatını kuşanarak silah ve araçlarına gerçek mermi yükleyerek bu yerlere gelen, bu birliklerde en üst düzey personelin görev yaptığı komuta makamlarının bulunduğu koridorlarda kendilerine karşı gelenlere hedef alarak ateş kişiler bütün bu olanları “tatbikat” kavramıyla açıklaması kabul edilemez.”
- “Sonuç olarak 15 Temmuz gecesi yaşanan olayları TSK’da icra edilen alarm, eğitim ve tatbikat faaliyetleri ile izah edebilmek hiçbir şartta mümkün değildir. Tatbikatlar bir senaryoya dayalı olarak önceden planlanan tarihte ve tüm hazırlıklar yerine getirildikten sonra icra edilebilir. Hangi faaliyet olursa olsun ve ne maksatla icra edilirse edilsin, TSK’ne ait harp, silah ve araçları ile sivil halka zarar verebilecek bir faaliyet icra edilemez.”
- “Aniden birliğine çağrılan bir personelin zırhlı araca, helikoptere veya uçağa binerek başka bir birliğe baskın düzenlemesi, bir yolu kapatması, bir köprüyü kesmesi veya bir havaalanı, medya kuruluşları, telekomünikasyon tesisleri gibi yerleri işgal etmesi, Meclis’i, kamuya ait bina ve tesisleri ateş altına alması, halka ateş etmesi, ancak darbeye iştirak etmek maksadıyla açıklanabilir.”
- “Bu faaliyetler içerisinde yer almak, yardım etmek, destek olmak veya kolaylaştırmak hiçbir surette eğitim, alarm veya tatbikat gibi kavramlarla açıklanamaz.”
Tuğgeneral Bitlislioğlu ve ekibinin raporu böyle. Bilirkişi heyeti, TSK’da 15 Temmuz gecesi yaşananların alarm ya da tatbikat olmadığını, aksine bilinçli yapılan çalışmalar yaptığını ortaya koydu.
Bilirkişinin ortaya koyduğu darbe girişimi planlamasında görev alanların, Genelkurmay karargahında dönemin komuta kademesinin yanı başı başta olmak üzere kuvvet komutanlıklarında komutanların yakın ekiplerinde oldukları gerçek olarak önümüzde duruyor.
Gelinen bu noktada, “Ne oldu da Genelkurmay Başkanı’nın sağ kolu konumundaki ve FETÖ’ye darbe indiren askeri raporları düzenleyen komutan emekli edildi?” sorusunun yanıtı ortada duruyor. Bu sorunun yanıtı TSK’da önümüzdeki dönem için nasıl bir planlama yapacağını da ortaya koyacaktır.
Bu arada, YAŞ kararları sonrasında kulislere bomba gibi bir iddia düştü.
İddia; bir üst rütbeye terfi eden iki albayın FETÖ ile temasının olduğu. Albaylardan birisinin 1. derece yakınlarından bazılarının FETÖ içinde yer aldığı hatta birisinde Bylock bulunduğu.
Diğer albayın ise halen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen ankesör soruşturması dosyasında yer aldığı.
Her iki albayın da isimleri ve hangi kuvvette görev yaptıkları belli.
Ancak haklarındaki iddiaların akıbetini etkilememek amacıyla şimdilik gizli kalması gerekiyor.
KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…