Kamuoyundan gizlenen ancak, "her gizlenen şeyin bir gün ortaya çıkacağı" prensibinde olduğu gibi gün ışığına çıkan olayın dumanı henüz üzerinde.
Edirne'de gümrükte içinde 100 kilo dolayında uyuşturucuyla yurt dışına çıkmak üzereyken yakalanan eski diplomat Veysel Filiz olayından söz ediyorum.
Ankara'nın "gizleyin" baskısına karşın, tıpkı Murphy kanunları benzeri bir anda gündeme düştü kaçakçılık olayı.
Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri olmanın yanı sıra özellikle memleketi Yozgat'la bağlantılı yurt dışındaki sivil toplum örgütlerinde görev alan Veysel Filiz'in, olaydan sonra halen AKP içinde siyaset yapan kimi hemşehrileriyle fotoğrafları sosyal medyaya yansıdı.
Filiz'in olaydan sonra mahkemede verdiği ifade T24'te geçen hafta yayımlandı. Özetle, eski diplomat kaçakçılıktan haberi olmadığını belirttiği hâkimlik sorgusunda suçu aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığından sabıkası olan kardeşi Hulusi Filiz'in üzerine yıktı.
Gazetecilikteki "fikri takip" prensibinden hareketle sürecin biraz detaylarını aralamaya çalıştım.
Kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, olay 8 Aralık günü gerçekleşti.
Ailesinin de içinde bulunduğu araçla Hamzabeyli Sınır Kapısı'na gelen Filiz, kendisine ait umumi pasaportu gümrük görevlilerine gösterip işlem yapmak istedi.
İşlem yapıldığı sırada, bilgisayar kayıtlarında aracın incelemesini yapan gümrük görevlileri, Filiz'in aracıyla ilgili sistemde ihbar kaydı bulunduğunu tespit etti.
Zira araçla ilgili ihbar kaydı Ankara'da merkezdeki sistemden girilmişti. Araçla ilgili bilgilerin sisteme girilmesiyle birlikte ekranda uyarı vermesi sonrasında aracın detaylı aranması zorunluluğu doğdu.
Bunun üzerine gümrük görevlileri Filiz'e, aracın x-ray sistemine çekileceğini ve detaylı arama yapılacağını söyledi.
Gelişme sonrasında Filiz, gümrük görevlilerine hitaben "eski diplomatım, arayamazsınız" dedi.
Bu tanımlamaya karşılık olarak gümrük görevlileri, Filiz'den bu durumu ispat etmesini istediler. Fakat Filiz diplomat olduğunu ispatlayacak belgeleri gösteremedi.
Araç bu arada x – ray araması için hangara çekildi. İlk aşamada tespit yapılamadı, ancak aramaya katılan uzman köpek aracın bagaj bölümünden gelen kokuyu tespit etti.
Aracın bagajındaki eşyaların çıkartılmasıyla yapılan detaylı aramada "çok ustaca" hazırlamış özel bir bölme bulundu. Gümrük görevlileri 100 kilograma yakın uyuşturucu paketlerini tek tek zuladan çıkarttı.
Hâkimlik sorgusu sırasında Filiz'in avukatı, diplomatik kimlik konusuna açıklık getirdi.
Uyuşturucu kaçakçılığı iddiasıyla hakkında adli soruşturma başlatılan şüpheli Filiz'in avukatı bu durumu, "Tutanaklarda ima edildiği gibi müvekkilim diplomat pasaportunu göstererek x-rayden çekilmiş değildir. Sadece yetişmesi gereken toplantılarda olduğu için ve daha önceden de diplomatlık yaptığı için bu kimliğini kendisine hız kazandırmak konusunda faydası olacağını düşündüğünden oradaki görevlilere ibraz etmiştir" şeklinde açıkladı.
Avukatın bu açıklaması vaziyeti kurtarmak için biraz tuhaf olmuş!
İşin bir başka boyutu, iktidarın Yozgat grubundan torpilli olduğu anlaşılan Filiz'e "diplomatlık" statüsü verilmesidir.
Hem kendisi, hem de avukatı Filiz'in iş insanı olduğunu ve yurt dışında şirketlerinin bulunduğunu anlatarak, şüphelinin uyuşturucu kaçakçılığı yaparak gelir elde etmesine ihtiyacı olmadığına dikkat çekiyor.
İktidar, geçmişten gelen devlet dinamiklerine rağmen kimi devlet görevlerini, görevle ilgisi olmayan kendi kadrolarına vermeyi prensip haline getirdi.
Bunun en güzel örneği yurt dışında görevlendirilen Dışişleri Bakanlığı personeli.
Fazlasıyla örnek var zira.
Son örnekte de olduğu gibi, aynı zamanda Fransız vatandaşlığıyla beraber yurt dışında şirketlere sahip olduğu belirtilen ve iktidar yanlılığı kamuoyuna yansıyan fotoğraflardan anlaşılan bir kişiye diplomatik statü verilmesinin sonunda böyle bir finalle karşılaşılması devlet nezdinde yakışık almıyor maalesef.
Yerel kaynaklardan edindiğim bir başka bilgiye göre ise, eski diplomatın aracında uyuşturucu maddeyi yakalayan ekibin geleceği biraz karanlık görünüyor.
Yakalamanın yanında olayın kamuoyuna yansımasının faturasının görevini yapan ekibe kesileceği yönünde değerlendirmeler var.
Ekibin olayın üzerinden zaman geçmesine rağmen halen "baskı altında" olduğu ve yakın zamanda çalışanların farklı birimlerde görevlendirileceği iddiası mevcut.
(2020'de pandemi nedeniyle tüm dünya ile beraber bu coğrafyayı paylaşan başta sağlık emekçileri olmak üzere bizler de çok yorulduk. Deyim yerindeyse, 2020 hepimizi tüketti. 2021'nin tüm dünyaya sağlık, mutluluk ve barış getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım…)