Organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker, uzunca süre ara verdiği sosyal medya paylaşımlarına yeniden başladı.
Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu doğrudan hedef alırken; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik doğrudan anlatımlardan kaçındı. Peker, yakın çevresi hakkında açıklamalar yaparak Cumhurbaşkanı’na mesaj gönderiyor.
Peker’in sessiz kaldığı dönemde, özellikle Soylu biraz nefes alabildi. Elinden geldiğince devlet işlerine yoğunlaştı!
“Bayrak, ezan, millet” derken AKP içindeki muhaliflerine rağmen siyasetin hakkını verdi. Aslına bakarsanız, AKP ve MHP seçmenini nispeten konsolide etmeyi başardı.
Ancak Peker’in mesajlarına yeniden başlamasıyla beraber Soylu, deyim yerindeyse el yükseltti.
Gazeteci Şirin Payzın’a sosyal medya üzerinden verdiği yanıtta, karşısındaki cephede yer alanlara bir hafta süre verdi. Sadece kendisi değil, ailesi, oğlu Engin Levent Soylu ve sigorta şirketi hakkında kanıt getirilmesi halinde görevinden ayrılacağını “şerefi” üzerine söz vererek duyurdu, hatırlayalım: “Ailem, oğlum ve şirketiyle ilgili kim ne biliyorsa 1 hafta süre: Dokunulmazlığı yok Şirkette ben de yokum Yapmanız gereken suç duyurusunda bulunmak. Bildiğinizi söylemezseniz namertsiniz. Bir tek şey çıkarsa 1 dakika görev yapan şerefsizdir Herkesi kendi şerefinizde sanmayın”
Soylu, zaman içinde farklı örnekleri görüldüğü üzere çok hırslı bir siyasetçi. Bu zaman zaman farklı sonuçlarla karşılaşmasına da yol açıyor.
Buna yakın zamanda bir örnek vereyim. Büyüteç’te daha önce birkaç kez konu ettim ama Soylu’nun görevden ayrılma samimiyetini test etmek amacıyla bir kez daha yazayım.
Kasım 2019’da bakanlığının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinde CHP’li Ali Öztunç ile Soylu arasında cemaat tartışması yaşandı.
CHP'li Öztunç, Soylu'ya yönelik olarak “Bugün için bir İçişleri Bakanı olarak gönül rahatlığıyla ‘Bizim bakanlığımızda herhangi bir tarikat yoktur, herhangi bir cemaat yoktur’ diyebilir misiniz? Dedikodular, Menzilciler’in İçişleri Bakanlığı’nda çok ciddi kadrolaştığı, tayin, atama yaptırdığı; işe başlayanlardan…” şeklinde sorusunu sordu.
Soylu, Öztunç’a TBMM tutanaklarında yansıyan şekliyle “Bir tane göstersinler, bakanlığı bırakacağım. Bakın kurumlarımızı yıpratmayalım. Beni yıpratın” yanıtını verdi.
Soylu’nun bu yanıtı üzerine, bu linkteki yazıyı kaleme aldım.
Aradan geçen zaman içinde Menzilcilerin Emniyet teşkilatındaki örgütlenmelerinin ne düzeyde olduğu ortaya çıktı. Yetmezse, Soylu’nun imzasıyla son iki ayda yaklaşık 8 bin dolayında polisin “FETÖ ile bağı olduğu” iddiasıyla teşkilattan ihraç edildiğini hatırlatayım.
Bu tabloya karşın - eğer 2019’daki sözlerinde samimiyse - Soylu’nun çoktan koltuğu bırakması gerekirdi. Ama hem Soylu hem de cemaatlerden referanslı polis yöneticileri makamlarında oturmaya devam ediyor. Üstelik bazıları Soylu’nun yakın çalışma ekibinde şimdilerde.
Günümüze geliyoruz; Soylu’nun Şirin Payzın’a verdiği yanıttaki mesaja ilişkin olarak farklı süreçleri aktaracağım. Söz verdiği üzere istifa edip etmeyeceğine Soylu karar versin.
Aktaracağım bir dizi yaşanmışlığın merkezinde ünlü ‘Bataklık’ soruşturması var.
Bakan Soylu’nun büyük önem verdiği ve “içeriği itibarıyla uyuşturucudan elde edilen suç geliri kara paranın aklanmasının önlenmesine yönelik Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmeyen” soruşturma.
Haklarında adli soruşturma başlatılan kimi iş insanlarının rüşvet verdikleri yolunda iddiaların havada uçuştuğu dosya.
Bu dosyanın esasını oluşturan polis fezlekesinin 22. sırasında, İstanbul kökenli iş insanı Nevzat Kaya’nın ilişkileri mevcut.
Kaya, İstanbul’da Yeniköy Motors adlı firmanın sahibi. Hakkında çok sayıda “evrakta sahtecilik” yaptığı iddiasıyla başlatılmış adli işlem var. İstanbul piyasasında tanınan bir isim.
Kaya, aynı zamanda dosyanın “tutuksuz yargılanan” şüphelilerinden.
İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra Ankara’ya getirilip mahkemeye çıkarılan Kaya, bir süredir İstanbul’da yakın çevresine ilginç bilgiler aktarıyor.
Kaya, söz konusu anlatımlarında öncelikli olarak Soylu’nun oğlu Engin Levent Soylu’nun Ataköy Sea Pearl’daki evine yaklaşık 1,5 milyon dolar harcadığını, Bakan’ın kuzeni Mehmet Soylu’nun aldığı Range Rover aracın bedelinin yarısını kendisinin ödediğini içeren iddialar öne sürüyor.
Bu anlatımlar Kaya’nın iddiası elbette. Ancak bu iddialar bana bile ulaştığına göre, İstanbul’a hâkim olan ve emrinde her türlü teknik takip ve dinleme olanaklarına sahip iki önemli istihbarat teşkilatı bulunan Soylu’nun bilmemesi veya duymaması imkânsız.
Bu konuda Soylu’nun yanıtı olacaksa Büyüteç kendisine açık.
Nevzat Kaya, aynı zamanda Bakan’ın oğlu Engin Levent Soylu ile yakın görüşen bir iş insanı.
Hatta Bataklık soruşturması kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nca yürütülen teknik takip çerçevesinde devam eden telefon dinlemeleri sırasında Kaya ile Engin Levent Soylu’nun irtibatı tespit ediliyor.
Ayrıca Kaya, Trabzonspor’un bir dönem yöneticiliğini yapmış bir isim. Kaya, kendisine yönelik telefon dinlemeleri devam ederken korumasının cep telefonu aracılığıyla Soylu’yu özel uçakla götürmek üzere Trabzonspor’un maçına davet etti. Fakat Soylu, davetin yapıldığı dönemde Elazığ depremi sonrasında bölgede bulunması nedeniyle teşekkür ederek daveti kabul etmedi.
Soylu’nun Elazığ’dan dönüşünden sonra Bataklık operasyonu çerçevesinde Ankara’da ilginç gelişmeler yaşandı.
Soruşturmayı yürüten Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ile Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları, Bakan Soylu ile makamında dosya hakkında görüşme yaptı.
İki polis müdürü, henüz ön hazırlık aşamasındaki dosya kapsamında telefon dinlemesi yapılan Nevzat Kaya’nın gerek Bakan Soylu, gerekse oğlu Engin Levent Soylu ile temasının bulunduğunu aktardı.
Bu arada Yılmaz’ın, Soylu’nun Emniyet teşkilatındaki sağ kolu olduğunu anımsatayım.
Edindiğim bilgiye göre, iki polis müdürü Soylu’ya Kaya ile görüşmemesini tavsiye etti. Öyle ki Bakan Soylu’nun istemesi halinde Kaya’nın telefon hattının kapatılabileceğini anlattı. Ancak Soylu bu teklifi kabul etmedi.
Fakat Soylu, devam eden telefon dinlemelerinde Kaya’nın telefonlarının memurlara değil, amir konumunda olan personele dinletilmesi talimatını verdi. Talimat üzerine, Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi’nde yürütülen telefon dinlemelerinde amir rütbesinde personel görevlendirildi.
Telefon dinleme sürecinde Bakan Soylu’nun oğlu Engin Levent Soylu ile kuzeni Mehmet Soylu’nun, Kaya ile çokça telefon görüşmesi kayıtlara düştü. Ancak “konuşmaların içeriklerin suç oluşturmadığı” gerekçesiyle yasa gereğince dosyaya konulmadı.
İşte bu süreçten sonra Engin Levent Soylu’nun Kaya ile görüşerek aracında kullandığı çakar lambaları söktürdüğü ve Kaya’nın aracındaki plaka muafiyetinin kaldırıldığı belirtiliyor. Böylelikle Kaya’nın kendisine yönelik soruşturma yürütüldüğünü “ilk elden” öğrendiğini değerlendirmek yanlış olmayacaktır.
Nevzat Kaya üzerinden bir bilgiyi daha paylaşayım:
Kaya’nın soruşturma kapsamında gözaltına alınması operasyon sabahı netleşti.
Şunu ekleyim; planlı operasyonlarda savcılık talimatı sonrasında polis birimleri dosya kapsamındaki hedef kişilerin nasıl, nerede ve hangi koşulda gözaltına alınacağını önceden planlar. Soruşturma başka kentleri ilgilendiriyorsa, gözaltı talimatı ya da talimatları ilgili kentlerin savcılıklarına ve polis birimlerine aktarılır. Böylece eşgüdüm halinde gözaltı ve arama işlemleri gerçekleşir.
Devam edeyim.
Operasyon sabahına kadar polis içinde Kaya’nın ne şekilde gözaltına alınacağı kesinleşemedi. Önce Kaya’nın “evinin aranması, iş yerinin aranmaması” görüşü verildi. Ancak sonrasında görüş tam tersine çevrildi. “Evinin aranmaması, iş yerinin aranması” değerlendirildi. Ardından “iş yeri aransın, kendisi telefonla davet edilsin” kararı alındı.
Sonuç olarak iş yerinin aranıp, kendisinin telefonla emniyete davet edilmesi görüşü üzerine hareket edildi.
Operasyon sabahında işyerinin arandığı dakikalarda Nevzat Kaya, Belgrad Ormanı’nda yürüyüşteydi. Kaya, soruşturma kapsamında ifade vermek amacıyla telefonla İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne davet edildi.
Ancak Kaya bu davete gelmeyince, hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Sonrasında Kaya, gözaltına alınıp Ankara’ya getirildi.
* * *
Buraya kadar kaleme aldıklarım gazetecilik mesleği çerçevesinde kaynaklarımdan elde ettiğim bilgiler.
Bu bilgiler Soylu’nun makamını bırakmasına gerekçe olur mu? Olmaz mı? Kendisinin bileceği bir durum kuşkusuz.
Bakan Soylu böylesi konulardaki soruları yanıtlamaktan pek hoşlanmayan bir siyasetçi aynı zamanda.
Şu notu da paylaşarak bitireyim:
T24 Ankara Bürosu bakanlık özel kalemini, "İddiaları Sayın Bakan'a sormak, uygun görürse yanıtlarına yer vermek istiyoruz" notuyla aradı, ancak bir yanıt alamadı.
İçişleri Bakanı Soylu yine de bir açıklama yapmak isterse, önceki bölümde olduğu gibi Büyüteç kendisine, “cevap hakkı”na sonuna kadar açık.
Tolga Şardan kimdir? Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |