Ülkenin gündemindeki tartışma konularından birisi bekçiler.
Yıllar öncesinde geceleri göreve çıkan, sabah güneşin doğuşuna kadar ellerinde düdükleriyle mahalle ve sokakların güvenliğinin sağlanmasında görev yapan bekçiler, şimdilerde eleştiri oklarının hedefinde.
İçişleri Bakanlığı’nca 15 Temmuz sürecinden sonra ağırlık verilen bekçilik uygulamasına muhalefet, "ahlak polisliği yapılacağı" ve "yetkilerin kötüye kullanılacağı" gerekçesiyle sıcak bakmıyor.
Bu kapsamda Meclis’te yürütülen yasal düzenleme çalışmalarına CHP ve İyi Parti muhalefet şerhi koydu.
CHP, "bekçilerin güvenlik sistemine silahlı bir kolluk olarak dahil edildiği ve toplum açısından ciddi sakınca içerdiğini" gerekçe gösterdi.
Ana muhalefet partisi, bekçilerin yetkilerinin genişletilmesinin "paralel kolluk riski" yaratacağı görüşünde.
TBMM’deki komisyon görüşmeleri sırasında, iktidarın getirdiği yeni düzenlemeye CHP şu görüşle şerh koydu:
"Çarşı ve mahalle bekçileri yardımcı kolluğunun örgütlenmesi ve özlük işleri konularının kanun teklifinde düzenlenmemesi, ama buna karşın bekçilerin geniş görev ve yetkilerle donatılması; bir yandan teşkilatı ve özlük işleri tamamıyla yürütmenin keyfiliğine terk edilmiş, öte yandan da hukuki işlem ve eylemlerinde kanunun gücünü arkasına alan ve böylece son tahlilde Anayasa'ya ve hukuka değil, yürütmeyi teşkil eden kişilerin arzularına göre şekillenip faaliyet göstermesi riski bulunan, bağımlı bir kamu personeli sınıfının doğmasına yol açabilecektir."
İyi Parti’nin muhalefet şerhi ise Meclis tutanaklarında şöyle yer aldı:
"Çarşı ve mahalle bekçilerine bir suç veya kabahatin işlenmesinin önlenmesi amacıyla kişileri veya araçları durdurabilme ve kimlik sorma yetkileri verilmesi amaçlanmaktadır. Bu kanun ile bekçiler genel kolluk kuvvetlerine yardımcı kolluk olarak istihdam edilmektedirler. Bu sebeple çarşı ve mahalle bekçilerine durdurma ve kimlik sorma yetkisinin verilmesi sakıncalı görülmektedir. Çünkü halihazırda emniyet güçleri bu yetkiyi yeteri kadar yerine getirmektedir. Gece yarısı ailesiyle birlikte bir yere yaya ya da araçla giden erkek durdurulduğunda aranabilir fakat kadını erkek bekçi nasıl 'yoklama ve sıvazlama' yaparak kontrol amaçlı arama yapacak."
Peki, iktidarın bekçi uygulamasındaki ısrarı ve yasal düzenlemeye yönelik eleştirinin kaynağı ne?
İlk sorudan başlarsak…
Maliye Bakanlığı, bir süredir İçişleri Bakanlığı’na polis kadrosu vermekte zorlanıyor. Bu nedenle, İçişleri Bakanlığı da hem yeni istihdam yaratmak hem de polis kadrosu alamayınca farklı bir unvan yani bekçi kadrosu üzerinden kadro tahsisi yaptırmaya başladı.
Örneğin, İçişleri Bakanlığı açısından bakıldığında Maliye Bakanlığı’ndan 10 bin bekçi kadrosunu almak, 10 bin polis kadrosu almaktan daha kolay. Durum böyle olunca İçişleri Bakanlığı da emniyet hizmetleri sınıfı için polis kadrosu talebi yerine bekçi talebinde bulunarak sorunu çözüyor.
Yanı sıra, Meclis’teki komisyon çalışmalarında yapılan değişikliğin yasalaşması halinde bekçiler sadece emniyet birimlerinde değil, önümüzdeki süreçte jandarma teşkilatı içinde de yer almaya başlayacak.
Şöyle ki, 15 Temmuz’dan süreciyle birlikte jandarma teşkilatı tamamıyla İçişleri Bakanlığı’na aktarıldı.
Halen askeri üniforma taşısa da jandarma teşkilatının tüm özlük hakları, terfi, atama ve tayinlerle birlikte tüm işlemler İçişleri Bakanlığı’nca yürütülüyor. Terfiler ve atamalar, eskiden olduğu gibi Yüksek Askeri Şura tarafından değil, İçişleri Bakanı’nın onayıyla gerçekleştiriliyor.
Bu uygulamayla birlikte jandarma ve emniyet teşkilatları İçişleri Bakanlığı çatısı altında eş değer teşkilat olarak değerlendiriliyor.
Emniyet teşkilatında bekçi sistemine geçilmesiyle birlikte benzer biçimde jandarma teşkilatında da bekçiler görev yapmaya başlayacak.
Bu düzenlemenin amacı ise jandarmanın daha profesyonelleşmesi olarak belirtiliyor.
Jandarma teşkilatı mevcut yapısıyla ülke genelinde polis sorumluluk bölgesinin dışında kalan alanlarda görev yürütüyor. Bu görevde, jandarma kadrosundaki, subay, astsubay ve uzman er ve erbaşlarla birlikte vatani görevini yapmak için geçici süreyle silah altında olanlar yer alıyor.
Jandarma teşkilatında bekçi uygulamasına başlanmasıyla birlikte özellikle geçici süreyle silah altında olan er ve erbaşların yerine bekçilerin görev yapması planlanıyor.
Yani, köylere dönük yapılan devriye görevlerinde, jandarma sorumluluk bölgelerindeki asayiş ve trafik olaylarındaki ekiplerde er ve erbaş yerine bekçiler görev yapacak.
Vatani görev olarak geçici süreyle silah altına alınan er ve erbaşlar ise geri hizmette ya da zorunlu hallerde iş başında olacak.
Burada bir ayrıntı daha vereyim. Halen jandarma teşkilatında "güvenlik korucusu" adıyla görev yapan sivil personel bulunuyor. Geçmiş yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terörle mücadelede aktif görev alan geçici ya da gönüllü köy korucuları zaman içinde "güvenlik korucusu" adıyla kadro alınarak jandarmaya bağlandı.
Jandarmada kurulacak bekçi sisteminde güvenlik korucuları mı yoksa tıpkı poliste olduğu gibi sıfırdan sınavla alınacak yeni personel mi bekçi yapılacak, bunu zaman içinde göreceğiz.
Son dönemde kadro edinme kolaylığının yanı sıra bekçilerin görevde polislere göre başka bir avantajı ise; atama, terfi ve yer değiştirme işlemlerine tabi olmamaları.
Yerel güvenlik gücü olarak tanımlanan bekçiler, il valilerinin sorumluluğu altında görev yapıyor. Bu çerçevede, bekçilerin polis ya da jandarma personeli gibi herhangi bir başka kente atanması ya da geçici görevle gönderilmesi mümkün değil.
İkametinin bulunduğu ya da ilk kez ataması yapılan kentte göreve başlayan bekçi, sadece bulunduğu kentin mülki idare sınırları içinde görev yapıyor, farklı bir ilçeye görevlendirilebiliyor.
Böylece herhangi bir suça karışmayan, ceza almayan bir bekçi, meslek yaşamını başladığı yerde noktalama imkânına sahip.
Ayrıca, mevcut uygulamada nüfusu 5 binden küçük olan yerleşim birimlerinde bekçilerin görevlendirilmesi yapılmıyor. Bu amaçla 2017’de il valiliklerine gönderilen bir genelge mevcut.
Genelgeye göre bekçilerin çoğunlukla kent merkezlerinde ve büyük ilçelerde görev yapması olanağı doğuyor.
Bu konumuyla özellikle yerel asayişin sağlanmasında bekçilerden daha fazla verim alınması öngörülüyor.
Gelelim ikinci sorunun yanıtına.
Bekçiler, 5757 sayılı "Emniyet Teşkilatı Kanunu, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına hakkındaki kanun" kapsamındaki düzenlemeyle yeniden hayatımıza girdi.
Bu düzenlemeyle bekçiler, emniyet hizmetleri sınıfı yerine yardımcı hizmetliler sınıfı içine alındı.
İşte, kamuoyundaki yetki tartışması da bu düzenlemeden kaynaklanıyor.
Bilindiği gibi polis, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Yasası ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Yasası’na göre yetkilendirilip görev yapıyor.
Her iki yasada da görev yapan personel "polis" olarak tanımlanıyor. Bekçiler için yapılan düzenleme bu yönüyle eksik kaldı.
Ancak, her iki yasaya yapılacak "Polisin 2559 sayılı yasa ile 3201 sayılı yasadan aldığı yetkilerin tamamına haizdir" anlamına gelebilecek bir hüküm eklenmesiyle bekçiler üzerinde bu kadar tartışma yaşanması önlenebilirdi.
Belki de gözden kaçtı?