Siyaset ve bürokrasiyi takip edenlerin yakından tanıdığı yüksek yargı üyesi Kenan İpek, geçtiğimiz günlerde kişisel hesabından paylaşımda bulundu:
"Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir."
İpek, paylaşımından da anlaşılacağı üzere, alıntısını Osmanlı Hanedanı'nın 10. Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'dan yaptı. Ayrıca, Kanuni'nin tuğrasını da kullandı.
(Bu sözle ilgili internetten yaptığım kısa araştırmada, kimi kaynaklar sözün sahibini Kanuni Sultan Süleyman; kimileri ise, Büyük İskender olduğunu kaydediyor. T.Ş.)
Halen Yargıtay Üyesi olarak yargı sisteminin içinde yer alan İpek, pek de öyle sıradan bir isim değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize'den hemşehrisi olmasının yanında 17-25 Aralık sürecinin hemen sonrasında Adalet Bakanlığı müsteşarı oldu.
Ardından 62. ve 63. Hükümet'lerde, yine Erdoğan'ın en güvendiği isimlerden olması dolayısıyla Adalet Bakanı olarak görev yaptı.
Yargıtay üyesi olarak görev yapsa da, halen gerek yargı bürokrasisinde, gerekse Karadeniz merkezli siyasette önemli isimlerden.
İpek'in profilini bir yana koyalım ve geçen seneye dönelim…
Önce Haziran'da yaşanan bir olayı anımsatayım:
Antalya'nın tatil beldesi Serik'in AKP'li Belediye Başkanı Enver Aputkan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy'un katıldığı toplantıda, bakanların kendisine "İşletme sahiplerinden 500 bin lira alındı" dediğini açıkladı. Başkan Aputkan, bakanları "önceki başkanın rüşvet aldığını bilmesine rağmen sessiz kalmakla" suçlamış ve İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş istemişti.
2021'den devam edelim:
Nevşehir Belediye Başkanı AKP'li Rasim Arı, sağlık sorunlarını gerekçe gösterip başkanlıktan istifa etti. İktidar partisinde orta şiddette sıkıntıya neden olan istifanın perde arkasında, Arı'nın geçmiş dönemle ilgili işlemlerde yolsuzluk tespit ettiği iddiası gündeme geldi.
İpek'in sosyal paylaşımından birkaç gün önce Nevşehir'dekine benzer bir iddia bu kez Şanlıurfa'da gündeme geldi.
AKP Şanlıurfa İl Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Savacak, AKP'li Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül'ün oğlu hakkında yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Savacak, Beyazgül'e yönelik "Senin oğlun çuval çuval para götürürken esnaf ekmek götüremiyor. Zalim olma siyaset mafyacılığı yapma Zeynel Abidin Beyazgül" eleştirisinde bulundu.
Savacak ile Beyazgül'ün arasında yaşananlar, araya giren AKP'lilerin gayretiyle tatlıya bağlandı!
Ayrıca, kayyım yönetimindeki bazı belediyelerin parasal işlemlerle ilgili yolsuzluk iddiaları zaman zaman gündeme geliyor.
Yanı sıra, muhalefetin özellikle CHP'in gündeme getirdiği 128 milyar dolarlık rezervinin nasıl buharlaştığı konusu var. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'den bu konunun açıklamasını yaptı, ancak kamuoyu henüz tatmin olmuş değil.
Son olarak Birgün gazetesinin pazar günkü sayısında ilginç ve önemli bir haber vardı.
Gazete; iktidarın, 143 milyar liralık kamu alımlarının yarıya yakınında açık ve denetlenebilir olmayan kamu ihale usulleri tercih edildiğini ortaya koydu. Haberde, kamu kuruluşlarınca 501 bin alımdan, 435 bininin "doğrudan" yapıldığı ve bu alım ihalelerin tutarının bir yılda 68 milyar liraya çıktığına dikkat çekildi.
Yaşananların ışığında Yargıtay Üyesi Kenan İpek'in, Kanuni Sultan Süleyman'a ait olduğunu belirttiği mesajında kimleri kastettiği merak konusu.
Hükümdarlığını 44 yıl sürdüren Kanuni'nin sözüyle İpek, son dönemde sıkça gündeme gelen parasal konulardan rahatsızlığını gösteriyor olsa gerek.
Sosyal medyada iki gündür dönen bir videolu paylaşım var.
Hizb-ut Tahrir Türkiye tarafından hazırlandığı görülen henüz yaşları küçük on erkek çocuğu, Müslümanlara "Hilafet kurulsun" çağrısı yapıyor.
Gündelik kıyafetler giydirilerek görüntü kayıtları yapılan çocuklar, önce kendilerini tarihsel kişiliklerden aldıkları isimlerle tanıtıyorlar.
Ardından hep bir ağızdan "Ey Müslümanlar… Sizlere sesleniyoruz. Hilafeti yeniden kuralım" cümlelerini slogan haline getirip seslendiriyorlar.
Türkiye'de görmeye alıştığımız bir propaganda yayınıyla ilgili devlet harekete geçti mi? Bilemiyoruz.
Benzerlerinde dini kıyafet giydirilerek kayıtları yapılan küçük yaştaki çocuklar bu kez sıradan kıyafetlerle kamera karşısındaydı.
Türkiye'de yaklaşık 60 yıldır faaliyette bulunan Hizb-ut Tahrir, dünya genelinde faaliyet yürüten bir örgüt.
Bazı Yargıtay kararlarına göre örgüt, "terör örgütü" sınıflaması kapsamında.
Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin örgüt yargılamalarıyla ilgili verdiği bir hak ihlali kararı, Hizb-ut Tahrir tarafından "Anayasa Mahkemesi Hizb-ut Tahrir'i terör örgütü kabul etmedi" yorumuna neden oldu.
Sonuç olarak, küçük yaştaki çocukların Yargıtay kararlarında terör örgütü olarak görünen bir örgüt tarafından "hilafetin yeniden kurulması"nı sağlamak amacıyla kullanılması dikkat çekici.