CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin genel başkanı sıfatıyla Türk siyasetinde örneği pek görülmeyen – en azından 30 yıldan fazladır güvenlik bürokrasisini yakından izleyen gazeteci olarak benim tanık olmadığım – biçimde polis teşkilatının emeklileri ile bir araya geldi.
Hatta çoğunluğu tam tersi dünya görüşüne sahip bir teşkilatın emeklileriyle, hem de “teşkilatın hep ötelediği sol parti” lideri olarak buluştu Kemal Bey.
Polis Bayramı, şehit / gaziler anma günleri gibi kutlama ve anma günlerini saymazsak ilk kez böyle bir organizasyon yapıldığını söylemek yanlış olmaz.
Her ne kadar merkez sol ve ana muhalefet partisi genel başkanı olsa da Kılıçdaroğlu’nun polis teşkilatıyla ilgisi “en az iktidar partisi kadar” mevcut.
Yakın zamandan bir hatırlatma yapayım: Bir önceki Ankara Emniyet Müdürü CHP Genel Başkanı’nın TBMM kürsüsünden yaptığı sert açıklamasının hemen sonrasında atanmıştı!
10 Ekim Gar katliamı sonrasında görevden alınan Ankara Emniyet Müdürü yerine iktidar, başkentin güvenliğini uzun süre vekâletle yönetmek istemişti. Fakat arka arkaya yaşanan terör eylemleri sebebiyle Kılıçdaroğlu’nun 2015’te TBMM’de grup toplantısında yaptığı “Ankara’ya bir emniyet müdürü atayamadınız” anlamına gelen sözlerinden iki gün sonra Van Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan Ankara Emniyet Müdürü olmuştu.
CHP lideri önceki sabah sürpriz biçimde polis emeklileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu’nun konukları arasında polis memurundan emniyet müdürüne kadar farklı rütbede emekli polisler vardı.
Ankara İl Başkanlığı’nın organize ettiği kahvaltıda CHP Genel Başkanı, misafir ettiği emekliler nezdinde tüm teşkilata mesajlar verdi.
Kılıçdaroğlu’nun özellikle özlük hakları konusundaki mesajları dikkate değerdi. Bilhassa özlük haklarının ortaya konmasında, savunulmasında ve gerçekleştirilmesinde gerekli olan sendika mesajı önemliydi:
“Genelde polis teşkilatının mensupları sorununu dile getiremiyor. Böyle bir mecra yok. Dolayısıyla derneklerin kurulması, bir sendikanın oluşması, en azından sorunların dile getirilmesi için önemlidir.” dedi Kılıçdaroğlu.
CHP liderinin dikkat çektiği diğer önemli başlık ise, uzun süredir gündemde olan teşkilat mensuplarına 3600 ek gösterge verilmesi konusuydu.
Bu konu iktidarın son seçim kozlarından birisiydi. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesindeki vaatleri arasında bu konu da vardı. Süreç içinde İçişleri Bakanı Soylu seslendirdi. Fakat neredeyse yeni seçim dönemine gelinmesine rağmen iktidardan hâlâ ses çıkmadı. Vaat, hiçbir ilerleme kaydetmeden yerinde sayıyor.
Buna karşın, Kılıçdaroğlu, teşkilata verdiği mesajında 3600 ek gösterge konusuna öncelik verdi:
“Ben 3600’ü ilk söylediğimde, miting meydanında güvenliğimizi sağlayan arkadaşlarımın talebi olarak geldi. Sonra biz daha ayrıntılı değerlendirmeler yaptık. 13 Temmuz 2018, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılışında 3600 ek gösterge meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade etmek istiyorum. Seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de budur. Yeni seçime gideceğiz, ortada bir şey yok. 3600 ek gösterge için mücadele edeceğiz. Ya onlara verdirteceğiz, ya da biz vereceğiz.”
Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmelerinde dikkat çeken diğer konu ise, teşkilat içindeki atama ve görevlendirmelerde liyakatın ön planda tutulması gerektiğiydi.
Son dönemde teşkilatta yaşanan ve skandal olarak tanımlanacak olaylar teşkilatın imajında erozyon yaratırken aynı zamanda herhangi bir ekip, grup, cemaat, dini yapı veya siyasi destek olmaksızın üniformanın aidiyetini ön planda tutarak görev yapmaya çabalayan personelin umudunun kırılmasına neden oluyor.
Hele ki teşkilatta adil görev ve atama bekleyip hayal kırıklığına uğrayanların sayısı azımsanmayacak kadar.
İşte; iş insanı Sezgin Baran Korkmaz’ın Bakan Soylu ile görüşmesi olayına adı karışan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu ve KOM Dairesi Başkanı Mahmut Çorumlu’nun yanı sıra aynı buluşmada yer aldığı anlaşılan Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz halen koltuklarındalar.
Bu kadar iddiaya rağmen haklarında henüz adli ya da idari soruşturma başlatılmış değil.
Benzer pek çok örneği sıralamak mümkün.
Teşkilatta rahatsızlık yaratan olumsuzlukların giderilmesi, kişilere değil topluma hizmetin sağlanması, adil yönetim anlayışının uygulanması, Ankara’daki yönetim kademesinin pek umurunda gözükmüyor.
Bilhassa düşük profilli bir genel müdürün yönettiği teşkilatta yaşananlar gelecek yıllarda konuşulacak hep.
CHP lideri, liyakat konusunda misafir ettiği emekli polisler aracılığıyla verdiği mesajda “Tecrübeli bir polis, kimin suçlu olup olmadığını ilk bakışta tespit edebilir. Bu deneyimle olur. Deneyimli polislerin kadrosuzluk nedeniyle emekli edilmesi doğru değil. İktidar olursak onları düşüneceğiz” dedi.
Kılıçdaroğlu, polis teşkilatının son dönemde neredeyse siyasetin emri altına girmesini şöyle değerlendirdi:
“Polis teşkilatımızın 150 yılı aşkın bir tarihi, kurumsal yapısı var. Bu yapının çok büyük sorunları var. Sorun, görev yapan, emekli olan polislerden değil yöneticilerden, siyasetçilerden kaynaklanmaktadır. Örgüte ya da devlet mensuplarına yakışmayan kişiler olabilir. Her meslek grubunda olabilir. Önemli olan nehrin aktığı mecradır. Bu mecra ülkenin, vatandaşın çıkarına ilerliyorsa onu desteklememiz lazım.
Meslekte yükselme objektif kriterlere bağlı olmalı. Liyakat dediğimiz kavram, özellikle polis teşkilatında çok önemli. Olmazsa olmazıdır. Siyasetçi gelip hak etmeyen kişiyi yönetici konumuna getirirse aşağıdaki kişiler sağlıklı hizmet yapamaz. Polis teşkilatında kavgayı, kutuplaşmayı bitirir böyle bir uygulama. Polis teşkilatının kendi dinamikleri ile yükselmesi lazım. Siyaset müdahale etmediği zaman bu ülkenin huzurunu sağlarsınız. Bir gram kokain bu ülkeye girmez ”
CHP Genel Başkanı, kahvaltılı sohbette kadın polisleri unutmadı. Özellikle kreş ihtiyacına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Kadın polisler var. Onların kreş sorunu hala çözülmüş değil. Türkiye’nin her yerinde olması lazım. Sadece kadın polisler değil, diğer polislerin de kreş ihtiyacı var. Zor bir sorun değil. Rahat çözülebilir. Siyasi idare bir cümle kuracak, gereğini bürokrasi yerine getirecek” dedi.
İktidarın sürekli kontrol altında tutmaya çalışması, benzer üniformalı ve silahlı kurumlara alternatif olarak gördüğü teşkilata verilen sözlerin tutulmaması, sorunların çözülmeyip yığılması teşkilat içinde her geçen gün hoşnutsuzluğu artırıyor.
Kahvaltıdan sonra görüştüğüm kimi teşkilat mensupları, CHP liderinin girişiminden memnun. Ana muhalefetin teşkilatı yok saymak yerine sorunlara çözüm odaklı yaklaşması önemli.
CHP liderinin davetine katılan Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği Başkanı İsmail Çalışkan ile görüştüm.
Uzun yıllar Ankara’daki karargâhta daire başkanı ve emniyet sözcüsü görevini yürüten Çalışkan, Kılıçdaroğlu’nun davetinden mutlu olduğunu belirtti.
Çalışkan, “salonda CHP ile ilgili siyasi en ufak bir pankart yoktu. Sadece Atatürk posteri ve Türk Bayrağı asılıydı” dedi.
Çalışkan, sohbette CHP liderine 3600 ek gösterge konusunu ve FETÖ’yle mücadele çerçevesinde kapatılan Polis Koleji ve Polis Akademisi’nin yeniden açılması gerektiğini hatırlattığını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun iki yüze yakın emekli polisle kahvaltısı idarede mutsuzluk yarattı kuşkusuz. Bir nevi “kral çıplak” dedi CHP lideri.
HDP ile yaptığı son açıklamayla iktidarın elindeki siyaset aracını elinden alan Kılıçdaroğlu, şimdi de yaklaşık 330 bin muvazzaf personeli fakat milyonlarca emeklisi olan emniyet teşkilatına sahip çıkarak bir gol daha attı.
Golden sonra topu kaleden çıkarıp santraya götürmek ise İçişleri Bakanı Soylu’ya düştü.
Hakkındaki pek çok iddiaya karşın halen görevine devam eden Soylu, Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtta “Polisimizin 3600 meselesi üzerinden güya eleştiri yapacak. Doğrudur. 3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasındayız ve gerçekleştireceğiz. Bundan herhangi bir şekilde sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla arkadaşlarımız çalışıyorlar” dedi.
Bu saatten sonra yapılacak yeni düzenleme siyaseten iktidara değil, artık CHP liderine yazar!
Kaldı ki, üç yıldır yapılamayan düzenleme ne zaman yapılacak hep beraber göreceğiz.
Son olarak şunu belirteyim: Türkiye siyasetinde polis teşkilatı iktidar kilidinin anahtarıdır. Teşkilatı yanına alan iktidarın yolunu açar.