İyi Parti lideri Meral Akşener'in Altılı Masa'dan kalkmasıyla yaşanan yol kazası, 72 saat içinde çözülerek hafif hasarlı atlatılmış görünüyor.
Akabinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 13. Cumhurbaşkanı seçimi için Millet İttifakı'nın adayı; diğer beş partinin genel başkanlarının da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması formülünün devreye girmesi, ilk kritik virajın dönülmesinin işareti oldu.
Peşi sıra, Akşener'in Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmayacağı yönünde "İstanbul kaynaklı" haberlerin gerçeği yansıtmadığı, bizzat İYİ Parti liderinin katıldığı televizyon programında yaptığı açıklamayla anlaşıldı.
Bu durum, Ankara'daki siyasetin kodlarının her zaman bambaşka olduğunu ve ülke siyasetinin her şeye rağmen hâlâ başkentten yürütüldüğü gerçeğini bir kez daha gösterdi. Akşener'in olumlu yaklaşımıyla ikinci viraj da ilkine göre daha kolay geçildi böylelikle.
Millet İttifakı'nda taşların "şimdilik" yerine oturduğu görülüyor, en azından yeni bir viraja kadar.
Altılı Masa'nın tabanı, Millet İttifakı'nın virajlı yollarda dolaşmasından ziyade iki aya yakın süre kalan seçime otoyoldan hızlı ve güçlü biçimde ulaşmasını bekliyor artık. Emniyet kemerleri takılı olarak elbette.
Altılı masada yaşanan 72 saatlik krizle ilgili pek çok bilgi ve yorum yansıdı. Doğrusu, bu satırların yazarı olarak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Akşener'in masadan kalktıktan sonra yaptığı ilk açıklamalar sırasında neler hissettiğini merak ettim.
Yazarın merakının, aslında okurun merakından kaynaklandığı prensibinden hareketle Akşener'in Altılı Masa'ya yönelik sert açıklaması sırasında olanı biteni öğrenmeye çalıştım.
Edindiğim bilgiler şöyle: Akşener'in açıklamalarının yayınlandığı sırada Kılıçdaroğlu, genel merkezde yakın ekibiyle çalışma halindeydi. Akşener'in açıklamalarına başlamasıyla birlikte çalışmayı yarım bırakıp televizyon yayınını takip etti. Herhangi bir ani tepkisi olmadı. "Meral Hanım ne diyor?" türünden hiddetlenmedi. Ama fazlasıyla üzüldü.
Kendisini ilk arayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu oldu. Sonrasında Altılı Masa'daki diğer partilerin genel başkanları aradı. Bu arada yakın çalışma ekibinden bazı isimleri, İYİ Parti'de temaslarda bulunmak üzere görevlendirdi.
Kısa sürede gelen bilgilerin ardından yapılan değerlendirmeler ışığında Kılıçdaroğlu, tansiyonu düşürmek amacıyla bir video açıklama hazırlanmasını istedi. Video açıklamanın yayınlanmasıyla CHP'lilerin Akşener'e karşı olası tepkilerinin de ortadan kaldırılması amaçlandı. Sosyal medyadan yayımlanan video kaydı sonrasında hafta sonu yürütülecek diyalog mekanizmasının önü açıldı.
Bu konuda küçük bir not daha vereyim; Altılı Masa'nın adayının Akşener'in katılmadığı buluşmada açıklanmaması konusunda beş parti fikir birliğine vardı. SP lideri Karamollaoğlu'nun konumu itibarıyla özellikle Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan üzerinde ağırlığı var. Akşener'in açıklamalarından hemen sonra bir araya gelen beş lider, "adaylık kararının açıklanacağı toplantıda mutlaka Akşener'in de bulunması gerekir" yönündeki fikir birliği sonrasında krizin çözüm yoluna gidilmesi için çaba sarfetti.
Millet İttifakı'nın adayının açıklanmasıyla birlikte başlayan ikinci aşama çalışmalar, iki ayrı kategoride yürütülüyor.
İlk seçim kampanyası elbette. CHP Genel Merkezi, iki ayrı kampanya hazırlıyor. Birinci Cumhurbaşkanılığı seçimi için. Diğeri de milletvekili seçimine dönük kampanyalar. Altılı Masa'nın diğer partileri, Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortak kampanyaya destek verirken, ayrıca kendileri de oylarını artırmayı sağlayacak kampanyalar yapacaklar.
Bu süreçteki ikinci önemli çalışma ise, seçimin galibiyetle sonuçlanması halinde bürokraside boşalacak önemli görevlere getirilmesi gereken üst düzey kamu yöneticilerinin seçilmesi.
Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin tamamlanmasıyla beraber yürürlükteki mevzuat sebebiyle görevlerini bırakacak üç bine yakın kamu görevlisi var. Yeni Cumhurbaşkanı'nın göreve başlamasıyla birlikte öncelikli olarak söz konusu görevlere atanması gereken bürokratların belirlenebilmesi amacıyla Altılı Masa'ya ulaşan özgeçmişler üzerinden incelemeler başlatıldı.
Liyakat ilkesinin ön planda tutulduğu incelemeler sırasında mevcut iktidar döneminde görev yapan liyakat sahibi olan bazı üst düzey bürokratların da durumu değerlendirilmeye alındı. Altılı Masa'daki partilerin yönetimleri kendi açılarından oluşturulan veri havuzu üzerinden tespitler yaparken hangi bakanlıkta kimlerle yol ayrımına gidileceği, hangi bürokratlarla çalışılabileceği belirleniyor yavaş yavaş.
Görüştüğüm CHP Genel Merkezi'nden bir isim; "AKP döneminde görev yapan ahlaklı, vicdanlı bürokratlar var elbette. İnceliyoruz. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, daha önce de iktidarda görev yapmaları nedeniyle bürokrasiyi daha yakından tanıyorlar. Ancak CHP'de de kamu yönetimine atanabilecek, belediyelerimizde görev yapan nitelikli ve liyakatli isimler var. Bu tablonun netleşmesi, ittifak ortağı partilerin hangi bakanlıkları yönetimine talip olacaklarının belirlenmesini de kolaylaştıracak" dedi.
Bu arada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle bakanlıklar bünyesinde oluşturulan bakan yardımcılığı görevinin, Millet İttifakı'nın seçimi kazanıp göreve gelmesi halinde bir süre daha devam ettirilmesi yönünde ittifak içinde görüşler var.
Bunun ana gerekçesi ise, ittifak içindeki küçük partilerin bürokrasi içinde yer alması ve dengeli devlet yönetiminin sağlanması olarak açıklanıyor.
Yazının üst bölümünde Altılı Masa'da taşların "şimdilik" kaydıyla yerine oturduğunu belirttim. "Şimdilik" kaydının anlamı, milletvekili seçimlerinde ittifakın küçük ortaklarının adaylarına CHP ve İYİ Parti listelerinde yer verilip verilmeyeceği konusu.
Listelerin hazırlanması, ittifak içinde yeni bir keskin viraj!
CHP'nin bu konudaki tavrı belli. Diğer partilere kontenjan verecek.
Daha önce bu konuda katı tutum sergileyen İYİ Parti'de de son yaşanan gelişmelerle birlikte "esneklik" belirtilerinin görüldüğünü söylemek yanlış olmaz. İYİ Parti'nin de diğer dört partiye kontenjan vermeye sıcak baktığı bilgisi var.
Hâl böyleyse; "dananın kuyruğunun kopacağı" değerlendirilen bu keskin virajı da Millet İttifakı savrulmadan geçecek demektir.
Her geçen gün kritik seçime biraz daha yaklaşıyoruz. Bugün seçim takvimi başlayacak. Önümüzde 60 günlük süre var. Uzun gibi gözükse de göz açıp kapayıncaya kadar geçecek günler.
Tekrar edeyim, ortaya çıkan tabloda iktidar kolay lokma değil. Erdoğan gibi her defasında şapkadan tavşan çıkarmayı başaran bir lider var, muhalefetin karşısında. Atılacak her adımın hesabının iyi yapılması gerekiyor. Sonrasında üzülmemek için...
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |