Batı Anadolu'daki orman yangınlarının üzerinden bir yıl geçti neredeyse.
Türkiye'ye nefes veren bölge ormanlarının azımsanmayacak bölümünü geçen yılki yangınlarda yitirdik.
Doğal ormanlar günlerce alev alev yanarken, duyarlı kitlelerin nefesi kesildi. Göz pınarları kurudu.
Sadece ormanları mı yitirdik geçen yıl?
Yıllanmış ağaçlarla birlikte bitki örtüsü kömüre dönüştü. Ormanları yaşam alanı seçen hayvanların binlercesini kaybettik.
Yangınların başlamasının ardından kontrol altına alınamayışıyla beraber devletin imkânları ve icraatları sorgulanmaya başlandı.
Yanan alanların yeniden ağaçlandırılmaya başlanmasının yanı sıra binlerce dönüm arazinin inşaata açıldığı konusuna hiç girmek istemiyorum. Zira fazlasıyla iç karartıcı bir durum bu!
Muğla ve Antalya'daki orman yangını döneminde tartışmaların odağındaki devlet kurumu, süreçteki görev ve sorumluluğundan dolayı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) oldu.
Hafızlarımızı tazelemekte fayda var; yangınların başlamasıyla birlikte OGM'nin bağlı olduğu Tarım ve Orman Bakanlığı'nca (TOB) gerçekleştirilen orman yangınlarına müdahale uçaklarının kiralanması konusu tartışılmaya başlandı.
Aynı zamanda pilot olan dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin uçuş brövesine sahip olduğu Türk Hava Kurumu'na (THK) ait yangın söndürme uçaklarının farklı gerekçelerle hangara çekilmesi, kimi çevrelerin tepkisini çekti.
Pakdemirli yangınların yaşandığı dönemde THK'nın hangara çekilen özel uçakları hakkında ünlü sanatçı Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele filminin sahnesine atıfla kendince mizah yaptı. Pakdemirli, "Vizontele'de vardı ya, kaputu açıyorlar, motor yok, işte öyle" diyerek devletin elindeki uçakları hurda sınıfında nitelemeyi tercih etti.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı dönemde "Yok bilmem işte, Türk Hava Kurumu'nun uçakları varmış da… Türk Hava Kurumu'nun şu anda elinde buralarda rahatlıkla kullanılabilecek uçak falan yok" değerlendirmesini de unutmamak lazım.
Tabii işlerin boyutu büyüyünce, Pakdemirli'nin THK'ya ait uçaklara yönelik olumsuz bakışının gerekçesi netleşti.
Pakdemirli'ye bağlı OGM, 2020'de Rusya'dan yangınla mücadele etmek amacıyla uçak kiralamak için harekete geçti.
Uçak kiralama işlemi, aslında doğrudan ülkeler arasındaki resmi kurumlar arasında olabilecekken, nedense "aracı firma" üzerinden gerçekleştirildi!
Peki, neden böyle olmuştu?
Tercihin nedeni Pakdemirli'nin çalışma yöntemiydi.
Rusya'dan uçak kiralama işi, sektörde pek de bilinmeyen bir şirket üzerinden yürütüldü. Üç yangın söndürme uçağının 120 günlük kiralama bedeli için açılan ihale, günlüğü 352 bin lira bedelle söz konusu firmaya verildi.
Daha sonra firmanın, Ruslardan saati 15 bin dolara kiraladığı uçakları, devlete 30 bin dolara kiraladığı anlaşıldı.
Tartışmalar da bu noktada başladı.
2020'deki kiralama süresi sonunda üç uçak, fiziki olarak Rusya'ya geri döndü.
Gelelim 2021'e.
OGM'nin talebi doğrultusunda TOB'ca açılan ihaleye 2020'de ihale sürecinde yer alan firmanın yanı sıra bu kez üç ayrı firmadan kurulu ikinci bir firma daha katıldı.
2021'de sürece dahil olan ikinci firma, aynı zamanda OGM'ye yine orman yangınlarını söndürmede kullanılan helikopter kiralayan bir firma. 2020'deki ihaleyi alan firmaya göre sektörde daha aktif konumda.
İhale şartnamesi belliydi: Yine üç uçak kiralanırken, kiralama süresi bu kez 153 gün olarak belirlendi.
2020'deki firma toplamda 201 milyon liralık teklif verirken, yeni firma teklifini 159 milyon lira olarak bildirdi.
Ancak, süreçte ilginç gelişmeler yaşandı.
İlk firmasının almasına kesin gözüyle bakılan uçak kiralama ihalesine ikinci firmanın katılması hesapları bozdu.
İkinci firmaya el altından "ihaleden çekilmesi" tavsiyesinden bulunuldu. Araya bazı devlet görevlileri girdi.
Sonuçta, 153 günlük üç yangın uçağı kiralama ihalesi, ikinci firmaya göre yaklaşık yüzde 30 fazla fiyat veren ve 2020'de işi alan firmaya verildi.
Orman yangınlarıyla mücadele için özel yangın söndürme uçağı kiralanma süreci bununla bitmedi elbette.
Kiralamanın yapılacağı günlerde işlerin bir kez daha karıştı.
Zira 2020'den sonra 2021'deki ihaleyi de alan firmanın sözleşme hükümlerine uymayıp uçakları envanterinde bulunduran Rus firmasına yaklaşık 1.5 milyon dolar daha az ödeme yapması, mal sahibi firma yönetimini kızdırdı.
2021'e gelindiğinde Türk firma aynı Rus şirketinden yine üç uçak kiralamak için girişimde bulunduğu sırada Ruslar 15 bin dolarlık saatlik kira bedelini 23 bin dolara çıkardı!
Ruslar, önceki yıldan uğradığı zararı bir yıl sonra tazmin etmişti, aslına bakılırsa.
Burada bir önemli ayrıntı daha var. Rus şirketi önce sadece bir uçak kiralayacağını Türk firmasına bildirdi. Kiralanması için gereken sayıda uçağın Türkiye'ye gelişinde sıkıntı çıkmasıyla baş gösteren krizi aşmak amacıyla, bakanlık yöneticileri, bizzat 2021 Haziran'da Rusya'ya giderek görüşme yaptı.
Görüşmeler sonrasında uçak sayısı ikiye yükseldi!
Bu arada, gelişmelerden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dolaylı olarak bilgisi oldu. Erdoğan'ın bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşmesi sonrasında üçüncü uçak filoya eklendi!
Kiralanan uçakların, Pakdemirli'nin kararıyla hangara çekilen uçaklarla benzerliğini söylemeye gerek yok sanırım.
Rusya'dan sadece üç orman yangını söndürme uçağının kiralanabilmesi bakanlık yönetimini epeyce zora soktu.
Sorunun üstesinden gelebilmek amacıyla TOB, bu kez mevcut kiralık uçakların dışında İlyuşin tipi yangın müdahale uçağı kiralama kararını aldı.
Benzer şekilde Rusya'dan kiralanan yeni uçaklarla ilgili işlemler yine 2020 ve 2021'deki işlemleri yapan firmanın alması dikkat çekici oldu.
İki bin litrelik depoları olan uçakların kiralanması için temmuzun son günlerinde davetiye usulü ile ihale verildi. İhale yasasının 21/B hükmüne göre verilen ihaleyi alan Türk firması, Rusya'dan kiraladığı uçakları, orman yangınlarının şiddetini artırdığı günlerde ülkeye getirtti.
Ekleyim, o dönem ortaya atılan bir iddia vardı: Uçak ihalesini alan firmanın Eski Bakan Pakdemirli ile bağlantısı olduğu kulislerde epeyce konuşuldu.
Sonuçta, ihale parası şirketin kasasına girdi. Uçaklar Rusya'ya, Pakdemirli ise evine döndü sessizce!
Şimdi günümüze gelelim.
Her ne kadar ilk bilgi geçen kasımda duyurulmuş olsa da hafta başında THK asıl gelişmeyi medya ile paylaştı.
Eski Bakan Pakdemirli'nin "hurda" diyerek hangara çektirdiği uçaklardan dördü eksiklerinin tamamlanması sonrasında yeniden göreve alındı.
Savunma Sanayi Başkanlığı'nın talimatıyla devreye giren TUSAŞ, THK'nın hangarda bekleyen dokuz uçağının bakımı için gerekli yedek parçaları uzun zaman sonra sağladı.
Uçaklardan altısının "uçabilir" raporu doğrultusunda ilk aşamada dördü bakıma alındı.
THK'nın tecrübeli mühendisleri, uçakları bir kez daha kullanılır hale getirmeyi başardı.
Etimesgut'taki THK tesislerindeki törende bakımları yapılan dört amfibik uçak, bulutlara kavuştu.
Biliyorsunuz, THK'nın yönetimi iktidarın atadığı kayyum heyetinde. Kayyum heyet başkanı Abdullah Kaya, hangardaki uçakların gökyüzüne ulaşması konusunda yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"Bunların üçü ilk etapta çeşitli kaza kırımlara uğramış; bunların uçurulması büyük maliyet gerektiriyor. Altı uçağımız ise, bakımları yapılması halinde uçurulabilecek statüde. Biz, bunlardan ilk etapta daha az masrafla bakımları yapılabilecek dördünün üzerinde yoğunlaştık. İkisinin bakımını ise ikinci etap olarak ele alacağız. Ancak bu dört uçağı THK'nın bir ihale almadığı müddetçe kendiliğinden vermesinin imkânı yok. Geçen sene çok acı bir yangınlar süreci yaşandı. Bizim dört uçağımız da devreye girdiğinde bu yangınlar söndürülecekti gibi bir iddiamız yok ama şuna kaniyiz: Bütün elimizdeki hava araçlarının bir şekilde bu mücadelede eski olsun yeni olsun kullanılması gerekir ve bu sene biz TUSAŞ'ın da imkânlarını kullanarak bunları devreye soktuk. Bunun 4 milyon dolar civarında bir maliyeti söz konusu oldu."
İktidarın atadığı kayyumun açıklamasında bile TOB'nun içinde olduğu uçak kiralama sürecinde yaşananların anlamının ne olduğunu bulmak mümkün.
Kaya, şu bilgiyi de verdi:
"Amfibik uçak eksikliği ülkemizin bir zafiyeti değil. Ama bizim de yenilenmiş veya yeni amfibik uçakları temin etmemiz ileride düşünülmelidir. Bugün sipariş verilse bu uçakların üretilip teslimi zaman alacaktır. O nedenle elimizdeki uçakların bakım ve onarımı, bu anlamda da bize zaman kazandıracaktır."
Yenilenen uçaklar 1 Temmuz'dan itibaren aktif görevde olacak. Üç uçak; İzmir, Milas ve Adana'da konuşlanacak. Biri yedek kalacak. Diğer iki uçağın bakımları devam ediyor.
Öte yandan, 2022 yılı için Savunma Sanayi Başkanlığı üzerinden 3 yıllığına yapılan 55 helikopter ihalesinin 50'sini THK aldı. Kurum, 35 küçük helikopter, 10 gece görüşlü ve 5 ağır helikopter ile bu sene orman yangınlarına müdahale edecek.
Yılın ilk kara haberi Marmaris'ten geldi maalesef.
İlçenin Hisarönü mahallesine bağlı Bördübet Mevkii'nde başlayan orman yangını, yazıyı kaleme aldığım dün öğle saatlerinde henüz kontrol altına alınamamıştı.
Bölgenin en güzel ormanları cayır cayır yanarken, geçen yıldan alınmayan ders nedeniyle devletin yetersizliği bir kez daha ortaya çıktı.
Ağustos böceği misali koskoca kış boşa geçirilip yaz başında işlerin programlanmasının sonucunda işte bu tablo yaşanıyor.
2022 yazında orman yangınlarını en az hasarla atlatmayı umalım ülkece.
Tolga Şardan kimdir? Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |