İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ülkenin önde gelen organize suç örgütleri arasında yer alan Sarallar Grubu'na yönelik iddianamesini tamamladı.
Yasal inceleme süresinin tamamlanmasının ardından İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, 47'si tutuklu 167 sanık için çeşitli cezalar istendi.
İddianameye göre suç örgütünün lideri kamuoyunda Alaaddin Saral olarak tanınan İlyas Saral. Saral'ın dışında sanıklardan Erdal Acar, Fatih Sarıalioğlu, Mehmet Ulu, Ali Kaplan, Mustafa Fazlıoğlu, Osman Tellioğlu ile Tamer Çağlar'ın suç örgütünün yöneticileri olduğu iddianamede yer aldı.
Sanıkların konumu ise, genel hatlarıyla iddianamede şöyle anlatıldı:
"(...) Suç örgütünün elebaşlarından olan bazı sanıkların sorumluluk alanı ve birtakım eylemlerine yer verilen iddianamede, sanıkların yağma ve kumar oynamak için yer sağlama suçlarını işleyerek örgüte gelir temin ettikleri, örgüt yönetici ve üyelerinin geçimlerini bu yöntemle sağladıkları ve örgütün temel amacının yasal olmayan yollarla kişilerden cebir, tehdit kullanmak suretiyle zorla maddi menfaat temin etmek (...)"
Elde edilen deliller ışığında tamamlanan savcılık soruşturmasında suç örgütünün lideri İlyas Saral, nam-ı diğer Alaaddin Saral hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" ve "nitelikli yağma" iddiaları çerçevesinde 15 yıldan 27 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Hazırlık soruşturması sırasında yapılan operasyon sonrasında pek çok magazin ünlüsü ifade verdi.
Ayrıca MHP MYK üyesi Şahin Gürz ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakınlığıyla bilinen Trabzonlular Platformu Başkanı Ahmet Köksal Öztürk de tutuklanan şüphelilerdendi. Savcılık, her iki sanık için 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilmesi talebinde bulundu.
Bu arada örgütün lideri olan İlyas Saral'ın geçen haziranda başlayan operasyonun ilk ayağındaki gözaltı işlemlerini önceden haber alıp kayıplara karıştığını hatırlatayım. İlyas Saral halen firar olarak aranıyor!
Sarallar grubu bilindiği üzere büyük bir oluşum. Daha önce birçok kez gündeme gelen Burhanettin Saral da bu grubun önemli isimlerinden.
Sarallar'ın Trabzonlu, üstelik Of'lu olması; zaman zaman bürokrasi ve siyasette, özellikle yargı ile emniyetteki kontak noktalarının gündeme gelmesinin başlıca nedeni.
İstanbul'un yanı sıra Ankara'da yürütülen Bataklık operasyonunda da Sarallar Grubu'nun izi çıktı.
Sarallar Grubu'nun temasta olduğu öne sürülen siyasetçiler arasında aslen Trabzonlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bulunuyor.
Hatta Bakırköy'de Sarallar Grubu'nun karıştığı bir olayda şüphelilerin serbest bırakılması için Ankara'dan Soylu'nun devreye girdiği, buna karşın dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın geri adım atmadığı iddiası gündeme geldi.
Sıra geldi, Sarallar Grubu'na yönelik son operasyonun perde arkasını aktarmaya...
Haziran'daki operasyon başladığında ilginç bir durum dikkatimi çekti.
Emniyet'in gerçekleştirdiği hemen hemen her önemli operasyonla ilgili kamuoyu bilgilendirmesini bizzat yapan İçişleri Bakanı Soylu, Sarallar Grubu'na yönelik operasyon konusunda sessiz kaldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İstanbul Emniyeti ile birlikte yürüttüğü operasyonun hazırlık safhasından Ankara'daki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nin de (KOM) bilgisi vardı.
Ancak hazırlık aşamasından bilgisi verilmesine karşın, gözaltı işlemlerinin ne zaman olacağı konusunda İstanbul'dan ne savcılık ne de emniyet kanadından Ankara'ya bilgi verilmedi.
Soylu'nun Sarallar Grubu'na yönelik operasyonla ilgili bizzat kamuoyuna bilgi verememesinin nedeni işte bu durumdu.
Aldığım bilgiye göre; herhangi bir operasyonla ilgili başlatılacak gözaltı işlemleri süreci hakkında her zaman bilgilendirme yapılan Soylu'ya bu kez ön bilgilendirme yapılmadı.
Operasyonun ilk ayağında yakalamalar gerçekleşirken suç örgütünün lideri İlyas (Alaaddin) Saral sırra kadem bastı.
Bu gelişmenin ardından kamuoyuna yansımayan bazı gelişmeler yaşandı.
Operasyonu takip eden günlerde bir programa katılmak amacıyla Ankara'dan beraberindeki ekibiyle İstanbul'a giden İçişleri Bakanı, İstanbul Emniyeti yönetimiyle bir araya geldi.
İddiaya göre; temmuzun son günlerindeki bu görüşmede Soylu, kentin genel güvenlik ve ihtiyaçlarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Aynı görüşmede Soylu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'a yönelik olarak Sarallar Grubu operasyonuyla ilgili kendisine neden bilgi verilmediğini sordu.
Soylu'nun eleştirisi üzerine Aktaş, "size her söylediğimizde sızıntı oldu" yanıtını verdi.
Görüşmenin gerçekleştiği oda bir anda buz kesti. Soylu, Aktaş'ın sözlerine "sen ne demek istiyorsun?" diye çıkıştı. Ama Aktaş, daha fazla konuşmak yerine susmayı tercih etti.
Yaşanan gerginlikle birlikte Soylu görüşmeyi sonlandırıp dışarı çıkarken Aktaş'la ilgili sert sözleri sarf etti.
Bu arada Aktaş'ın, Soylu'nun Emniyet'teki ekibinde yer alan polis müdürlerinin büyük bölümünden kıdemli olduğunu da ekleyim.
İstanbul'da yaşanan olayın Ankara'da yansıması oldu elbette.
Soylu birkaç gün sonra il emniyet müdürleri kararnamesi hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı'na gönderdi.
İddiaya göre, kararnamede İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın görevden alınması ön görüldü. Yerine ise, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın ismi yazılıydı.
Yılmaz'ın adı daha önce dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın görevden alınması sırasında da gündeme geldi. Ancak Cumhurbaşkanlığı, Yılmaz'ın isminin de bulunduğu Soylu'nun önerdiği her üç ismi de kabul etmedi.
Cumhurbaşkanlığı Yılmaz'ın ismini ikinci kez veto etti. Aktaş'ın yerinde kalmasını uygun buldu. Şimdilerde Soylu ile Aktaş arasında soğuk rüzgârlar esiyor.
Büyüteç'te daha önceki yazılarda Soylu'nun İstanbul üzerindeki etkinliği konusunu gündeme getirmiştim. Aktaş, Soylu'nun tercihi değildi.
Bu arada yaşananlardan sonra Aktaş'ın ilçe emniyet müdürlerine ve şube müdürlerine "Ankara'dan gelecek her türlü talep ve talimat konusunda öncelikle kendisine bilgi verilmesi" yönünde emir verdiği belirtiliyor.
Bu bilgileri meslek gereği birbirinden farklı iki kaynağa sordum. Her iki kaynaktan doğrulama geldi.
Yaşananların tarafı olanların açıklaması olursa; Büyüteç kendilerine açık her zaman olduğu gibi.
Bu aralar Emniyet Genel Müdürlüğü'nde ilginç işler oluyor. Emniyet yönetiminin, tüm yurttaşlara eşit mesafede olması gereken kurumu iktidar sözcülüğüne evrilmesinin önünü açması dikkat çekici.
Ardından Emniyet teşkilatının önemli birimlerine ve ülke genelinde organize suç örgütleri ile kaçakçılık suçlarıyla mücadele eden KOM Dairesi faaliyetleri çerçevesinde "Dünyanın En Başarılı Polisi, Türk Polisidir" başlıklı basın açıklaması yaptı.
Açıklamanın içeriğinden bağımsız olarak bir hatırlatma yapmak gerekiyor haliyle:
Kendilerini dünyanın en başarılı polis teşkilatı olduğunu iddia eden KOM Dairesi'nin Başkanı Mahmut Çorumlu ile daireden sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu'nu Büyüteç okurları yakından tanırlar.
Her iki isim, halen ABD'de tutuklu bulunan iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ın İçişleri Bakanı Soylu ile makamında görüşmesini organize eden üst düzey polis müdürleri!
Korkmaz'ın Soylu ile görüştükten iki gün sonra hakkındaki soruşturma devam ederken ülkeyi terk etmesi yani kaçması halen zihinlerdeki yerini koruyor.
Üstelik kendi teşkilatı içinde "düşük profilli" olmakla eleştirilen Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın da her iki isimle ilgili hiçbir araştırma ve soruşturma yaptırmadığını da eklemek gerekir.
Hakkında adli soruşturma yürütülen bir kişinin yurt dışına firar etmesini sağlayacak organizasyonu yapan iki polis müdürünün yönetici olduğu polis teşkilatının, nasıl dünyanın en iyi polis teşkilatı olduğunu da sorgulamak lazım elbette!
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |