Büyüteç'te son yazıda, Sakarya'nın Hendek ilçesinde üretim yapan havai fişek fabrikasındaki patlamayla ilgili iş müfettişlerinin denetim raporunu aktarmıştım.
Tek cümleyle özetlemek gerekirse; iş müfettişleri, yedi işçinin yaşamını yitirmesi ve 127 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan faciayla ilgili "işveren, yüzde 95 oranında kusurlu" tespitinde bulunmuştu.
Haftanın ilk yazısında bu konuya devam edip, aynı rapordan iş müfettişinin "yüzde 95 kusurlu bulduğu" firmaya yönelik denetimler konusundaki tespitleri hakkında bilgilendirme yapacağım.
Facianın ardından iki kez olay yerine giden iş müfettişi hazırladığı raporda, Büyük Coşkunlar adlı firmaya ait havai fişek ve patlayıcı madde üretim tesisinde geçmişte yapılan denetim raporlarına da yer verdi.
Devam eden adli yargı sürecinde, aynı zamanda mahkeme dosyasına da giren iş müfettişi raporunda geçmiş denetim sonuçları şöyle belirtildi:
* Mehmet Aracı adlı işyeri sigortalısının 17/08/2009 uğradığı ve vefatı ile sonuçlanan kazanın, laboratuvar tartı bölümünde ramazan topunun kimyasal ilacının tartılıp karıştırılarak hazırlanmasıyla meydana gelen kazada işveren şirketin "yüzde 90 oranında kusurlu" olduğu,
* 11/02/2011 tarihinde kız kaçıran bölümünde meydana gelen patlamada Hediye Hallaç'ın vefatı, diğer sekiz iş yeri çalışanının yaralanmasıyla sonuçlanan kazada işveren şirketin "yüzde 100 oranında kusurlu" olduğu,
* 2013 yılında yapılan programlı teftişte eksik görülen "25 adet eksikliğin" verilen süre sonrasında giderildiği,
* 14/12/2014 tarihinde inşaat/tadilat/bakım/onarım işlerinde çalışan Yılmaz Şapoğlu'nun oluk açma sırasında spiral taş ile inşaat demirini kesme esnasında ortaya çıkan kıvılcımların neden olduğu patlama sonrasında Yılmaz Şapoğlu'nun vefatı, diğer iki iş yeri çalışanının yaralanmasıyla sonuçlanan kazada, kazaya iş veren şirketin "iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı hareketlerinin" neden olduğu,
* 2015 yılında yapılan şikâyet sonrasında gerçekleştirilen denetimde, tehlikeye neden olabilecek aykırılıkların listelendiği, bu eksikliklerin mehil (süre) verilmeksizin derhal giderilmesi için işveren şirkete tebliğ edilmesinin önerildiği ve işveren şirket hakkında "6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca idari para cezası uygulanmasının" önerildiği,
* 2016 yılında yapılan programlı teftiş sırasında görülen "47 adet eksikliğin" verilen süre sonrasında giderildiği, işyeri elektrik tesisatının kıvılcım, alev ve toz geçirmez, patlamaya dirençli, kapalı tipte olduğuna dair açıklamanın bulunamadığı ve bu eksikliğin giderilmediği; hammadde depolamak için tasarlanmış depolarda ürün depolanmış olduğunun tespit edildiği ve bu depolamaya ilişkin olarak Tekel Dışı Bırakılan Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi ve Benzerlerinin Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Tüzük (87/12028) "gerekli incelemenin yapılması" için Sakarya Valiliği'ne bilgi verilmesi,
* 2017 yılında yapılan programlı teftiş sırasında görülen "16 adet eksikliğin" giderilmesi için süre verildiği, verilen süre sonrasında iki adet eksikliğin (kullanılan karışık/bileşik haldeki kimyasalların presler araçlığıyla ne kadar basınca karşı patlama direnci gösterebileceğinin belirlenmediği ve iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin tamamlanmadığı) giderilmediğinin tespit edildiği ve işveren şirket hakkında "6331 sayılı kanuna göre idari para cezası uygulanması" önerildiği.
Büyük Coşkunlar firmasının geçmişteki denetim sicili pek parlak değil, görüldüğü üzere.
Denetim demişken, bu konuya devam edelim biraz daha.
Fabrikanın sahibi ve ortağı Yaşar Coşkun aynı zamanda iktidara yakınlığıyla bilinen MÜSİAD'ın Sakarya Şube Başkanı. Coşkun, 3.5 yıldır bu görevdeydi.
Üretim tesisinin kâğıt üzerindeki sorumlu müdürleri Kimyager Asiye Angın ve Kimyager Ahmet Çağrıcı. Ancak, tesisin patrondan sonra gelen, tüm işlerinden sorumlu olan ancak kâğıt üzerinde hiçbir sorumluluğu gözükmeyen badlı çalışan.
Patron Coşkun Velioğlu için CEO tanımlamasında bulunuyor fakat belirttiğim üzere Velioğlu'nun sorumluluğu kâğıt üzerinde değil. Kimyagerler Angın ve Çağrıcı resmi sorumlu olmakla birlikte iç işleyişle ilgili tüm talimatları Velioğlu'ndan alıyorlar.
İki sorumlu müdürün tesisin yönetiminde herhangi bir tasarruf yetkileri yok!
Velioğlu ise, kendi anlatımına göre firmada 25 yıl şoförlük yaptıktan sonra güvenilir olması nedeniyle işveren tarafından yetkilendirilmiş. Kısacası fabrikanın deyim yerindeyse eli – ayağı, her şeyi.
Fabrikanın yönetim işleyişi doğal olarak sistemli çalışmanın yerine daha günü birlik çalışma düzenine uymuş görünüyor.
Denetim konusunda Velioğlu, aynı zamanda iş müfettişinin raporuna da giren savcılık ifadesinde "denetim yapılmadan önce kesinlikle haberimiz olmuyordu. Denetimler ani gerçekleşiyordu" dedi.
Ancak Velioğlu'nun bu ifadesine karşın, tesisin kâğıt üzerindeki sorumlusu fakat işleyişte Velioğlu'ndan talimat alarak görev yapan Kimyager Asiye Angın, savcılık ifadesinde şunları anlatıyordu:
"Ben bu işletmede her ne kadar iş yeri sorumlusu olarak evraklar üzerinde görünsem de tamamen fonksiyonsuzlaştırıldım. Ben ne dersem diyeyim, Hasan Ali Velioğlu veya üst düzey birilerinin söyledikleri olur. Bizim genel denetlememiz bakanlık düzeyinde olur. Bildiğim kadarıyla il emniyet müdürlüğünce yapılır.
Denetleme ve genel güvenlik işlerini Fikret Çuvalcıoğlu yapar. Kendisi eski emekli emniyet mensubudur. Müşteki beyanlarında bana söylenen denetleme gelmeden önce haber geldiği konusu doğrudur. Ancak ne şekilde geldiğini bilmiyorum. Sadece Fikret Çuvalcıoğlu denetleme olacağını bize söyler, ben de personele koruyucu ekipman veririm. Eksiklikleri gideririm."
Raporda yer alan bir detay fazlasıyla dikkat çekici.
Tesiste tıpkı Kimyager Angın gibi kâğıt üzerinde sorumlu müdür olan ancak işleyişte tamamen Hasan Ali Velioğlu'ndan talimat alan Kimyager Ahmet Çağırcı ilginç bir bilgiye ifadesinde yer verdi.
Patlamada sol gözünü ve sağ kolunu yitiren Çağrıcı aynı zamanda patlamanın yaşandığı ve Çin Mahallesi olarak tanımlanan üretim bölümünün sorumlusu.
Üretim tesisine Çin Mahallesi denilmesinin gerekçesi ise, Çin'den gelen hammaddenin işlenerek ürün ortaya çıkarılması ve bölümde Çinli Yang adlı bir müdür ile bazı Çinli personelin görev yapması.
Facianın yaşandığı Çin Mahallesi'nden sorumlu Çağrıcı bakın süreci nasıl aktarıyor adli makamlara:
"Fabrikaya denetim geleceği konusunda önceden haber gelirdi. Hasan Ali Velioğlu, denetim yapılacağı zaman beni arar, 'Ahmet bugün denetim olacak Çin Mahallesi'ni kapat' derdi. Bunun üzerine ben de Çin Mahallesi'nde üretimi durdurarak işçilerle birlikte ya yukarı üretim bölümüne çıkar ya da işçilerin bekleme yerinde denetimin sonlanmasını beklerdik. Denetime gelenler, hiçbir zaman Çin Mahallesi'ne inmezlerdi.
Hatta bir keresinde Ankara'dan gelen ve işi bilen bir müfettiş Yaşar Coşkun'a 'misketi siz mi üretiyorsunuz?' diye sordu. Yaşar Coşkun bizim ürettiğimizi söyledi. Müfettiş nerede üretildiğini sordu. Yaşar Coşkun, müfettişe Çin Mahallesi'ndeki laboratuvarı değil, torpil ve volkan bölümlerinin laboratuvarını gösterip 'burada üretiyoruz' dedi. Müfettiş işin teknik boyutunu çok fazla bilmediğinden buna inandı. Çin Mahallesi'nin çok büyük tehlike arz etmesini fabrika sahiplerinin de bilmesi nedeniyle Çin Mahallesi'ni kimseye göstermediler.
Çinli usta Yang bir keresinde bana, 'bu işi yapıyorsun ama burası eninde sonunda patlayacak' dedi. Burasının patlamaması için ne yapmak gerektiğini sorduğumda 'ne yaparsan yap, burası eninde sonunda patlar' dedi."
Havai fişek faciasının yaşandığı Büyük Coşkunlar firmasına ait üretim tesisindeki denetim kaynaklı ihmaller zincirinden bir örneği aktardım.
Türkiye'deki en önemli sorunların başında denetim mekanizmasının tam olarak çalıştırılamaması ve denetimlerin sonuçlarının uygulanamaması geliyor kuşkusuz.
İster kamu, ister özel sektör olsun kimi zaman "baştan savma" ya da "dostlar alışverişte görsün" tarzında gerçekleştirilen denetimlerin sonucunun facia olarak geri döndüğüne tanık oluyoruz.
İşin içine bir de siyasetle olan yakınlık bağları girince işler iyice çığırından çıkıyor. Denetimin gerçekçi bir anlamı kalmıyor maalesef.