Türkiye'de son yılların en geniş kapsamlı kara para aklama soruşturması konusuna dünden devam ediyorum.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, SBK Holding ve sahibi iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ın aralarında bulunduğu kara para aklama organizasyonuna yönelik iddianamede önemli tespitler var.
Dünkü bölümde organizasyon içinde yer alan 6 firmadan öne çıkan ikisiyle ilgili iddianamede yapılan tespitleri aktarmaya çalıştım.
Bugün ise yine Savcı Bayram Sürü'nün hazırladığı iddianamede şüpheli konumdaki bazı isimlerin durumlarını ortaya koymayı planladım.
Savcı Sürü, çok değil 30 sayfalık iddianamesinde, Utah – İstanbul hattındaki sistemi ortaya koyarken aralarında SBK Holding'in sahibi Sezgin Baran Korkmaz ile ikisi yabancı uyruklu 10 şüpheliye yer verdi.
Mesela şüpheli Doğa Doğan; 30 yaşında İzmit'te doğma büyüme. Eğitim nedeniyle bir dönem yolu Ankara'ya düşmüş. Ardından tekrar İzmit'e dönmüş. Halen herhangi bir işi olmayan ailesinden edindiği parayla yaşayan, 2015'te Umre'ye giden bir genç kadın.
Bir arkadaşı adına kayıtlı cep telefonunu 11-12 yıldır kullanırken, kendisi adına kayıtlı telefonu ise iki yıldır annesi kullanıyor. Annesinin kullandığı numarayı hatırlamıyor! Ayrıca bir kendi adına kayıtlı bir telefon numarası daha var ve onu da hatırlamıyor!
Bugüne kadar adına kayıtlı ya da ortaklık yaptığı herhangi bir şirket yok. Doğan'ın herhangi bir ortaklığı olmaması sebebiyle faaliyet gösteren bir firması, muhasebecisi, kazancı, şirketlere bağlı banka hesapları yok. Hiçbir yerde ücretli çalışmadığı için işvereni yok. Serbest meslek sahibi değil. Kendisi ya da kendisine ait olup başkası adına kayıtlı herhangi bir mal varlığı yok. Kendisine ait herhangi bir ulaşım aracı yok. Gayrimenkulu olmadığı için hiçbir kira geliri yok. Banka ya da finansal kurumlardaki kasalarda, evinde veya başka fiziksel ortamlarda muhafaza ettiği para ya da kıymetli evrakı yok.
Ne zaman açtığını hatırlamadığı Akbank'taki hesabında çok düşük miktarda para olduğunu, yine ne zaman açtığını hatırlamadığı Vakıflar Bankası, İş Bankası, Finansbank ve Ziraat Bankası'ndaki hesaplarında hiç para olmadığını anlatıyor, Doğa Doğan ifadesinde.
Peki böylesine bir profil sahibi olan genç bir kadın, nasıl olur da kara para aklama iddiasıyla gözaltına alınıp soruşturmaya alınır?
Sorunun yanıtı Doğan'ın anlatımlarında özetle şöyle yer buluyor:
Doğan, 2010'da eğitim amacıyla Ankara'ya geldiğinde arkadaşlık kurduğu Bereket Öner ile yaklaşık dört yıl sonra nişanlandı. Nişanda Sezgin Baran Korkmaz ve Kamil Feridun Özkaraman da hazır bulundu. Böylece Doğan, Korkmaz ve Özkaraman ile tanıştı.
Sonrasında Bereket Öner, Lev Aslan Dermen ve Sezgin Baran Korkmaz'la görüşmek için zaman zaman ABD'ye gitti. Bu arada Öner, nişanlısı Doğan'ın banka hesaplarını kullanmaya başladı. Pek çok para transferi Doğan'a ait hesaplardan yapıldı. Bir süre sonra Doğan ile Öner'in nişanlılığı sona erdi.
Nişanlılık döneminde Öner, Doğan adına bankadan aldığı kredileri de ödemedi. Doğan, Öner için "Sezgin Baran Korkmaz'a adeta tapıyordu" tanımı kullanırken, kendi hesaplarının Korkmaz arasında gerçeklesen ilişkiden kaynaklanan ve kendisinin hesabına gönderilen paralar olduğunu anlattı.
Doğan ifadesinde, "Şimdi anladığım kadarıyla Bereket Öner isimli şahıs tarafından evlenmek vaadiyle kandırılmış ve kullanılmış olduğumu düşünüyorum. Sürekli yaptığı işlerin, geleceğimiz ve evliliğimiz olduğunu diyerek beni oyaladı. Bereket Öner'le yaptığım telefon görüşmelerinin tamamı telefonumda kayıtlı. Gerekirse teslim edebilirim" demesi dikkat çekici.
Soruşturma savcısı, Doğan'ın anlatımlarını dikkate almakla birlikte "yakın ilişkiler içerisinde bulunduğu şüpheli Sezgin Baran Korkmaz'ın ve eski nişanlısı Bereket Öner'in aklama faaliyetlerini bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, açtırdığı hesaba yatırılan yüksek miktardaki meblağları herhangi bir sorgulama yapmaksızın kabulü de şüpheli savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik soyut beyan olduğuna delalet ettiği" görüşüne yer verdi.
Dosyanın şüphelilerinden birisi de Doğan'ın ilişkileri bilmediğini açıkladığı eski nişanlısı Bereket Öner.
Öner'in anlatımlarından anlıyoruz ki; Öner, Korkmaz'ın çok yakınında ve son dönemde Korkmaz'ın işlerinden ayrıntılı bilgi sahibi.
Çok uzatmadan, doğrudan Öner'in anlatımlarına geçiyorum.
Öner, iddianamesinde yer aldığı şekliyle ifadesinde özetle şöyle diyor:
(…)
*1986 dan beri ticaret yapan babamla birlikte ticaret yaparım. Strafor üretimi yapmaktaydık. Maddi durumumuz 2009'da bozulmaya başladı. O tarihlerde 24 yaşımda olduğumdan ve babamı düştüğü darboğazdan çıkarmak için çareler aramaktaydım. Bu amaçla arkadasım olan Ferman Toprak ile görüştüm. Ferman, bana avukat bir tanıdığını, isminin Sezgin Baran Korkmaz olduğunu söyledi. İstersem bu avukata yönlendirerek yardım edebileceğini söyledi.
* Teklifi kabul ettim. Birkaç gün sonra Sezgin Baran Korkmaz'ın Şişli'deki ofisine gittim. Kendisi ile tanışmam bu şekilde oldu. Yaşadığımız maddi sıkıntıları kendisine anlatınca bana yardımcı olacağını söyledi ve birkaç gün sonra Ankara Sincan'da bulunan fabrikaya gelerek kendisinin aslında avukat olmadığını, fakat bana ve aileme yardım edeceğini söyledi. Çözüm olarak da benim, kendisinin alacaklı olduğu 300 bin lira bedelli bir senet imzalamamı, bu senedi icra takibi başlatarak fabrikamızda bulunan üretim makinelerini alıp Bursa Kestel'de kurduğu Komak Isı Yalıtım Şirketi bünyesinde çalıştıracağını ve bu şirkette üretim yaparak borçlarımı kapatacağını söyledi.
* Her ne kadar babam bu duruma şiddetle karsı çıksa da, babamı ikna ederek teklifini kabul ettim. Sezgin'in önerisi doğrultusunda makinelerimiz alınarak Bursa'ya götürüldü. Birkaç ay üretim yapıldıktan sonra Sezgin beni aradı ve fabrikada yangın çıktığını söyledi. Fakat kesinlikle umutsuz olmamamı, çoğunu da kuracağı fabrika ile tekrar üretim yapacağını anlattı.
* Bir süre sonra Çorlu'daki fabrikada da yangın çıkınca, Sezgin Baran Korkmaz'ın art niyetli olabileceğini düşündüm. Fakat yine de kendisi ile ara ara görüşmeye devam ettim. Bu süreçte maddi sıkıntılarımızdan dolayı kendisini sıkıştırdığımdan parça parça ödemeler yapmaktaydı. Bu ödemeler sayesinde rahat nefes almaya çalışıyorduk.
* Sonrasında Sezgin Baran Korkmaz ile İstanbul'daki Les Ottomans otele sık sık gitmeye başladım. Otelde Maher adında konsiyej müdürü bir kişi ile Karslı olduğunu hatırladığım Ayhan isimli bir kişi vardı. Bu kişiler, adını Levon Termenzhyan olarak bildiğim ve çok zengin olduğunu duyduğum kişiyi Sezgin Baran Korkmaz ile tanıştırdılar. Korkmaz, Termenzhyan'la tanışınca kendisinin işleri iyi olan bir iş adamı olduğunu büyük yatırımlar yaptığını söyledi. Böylece Sezgin ile Levon tanışmış oldu.
* Tanışmadan bir süre sonra Levon, ABD'ye geri döndü. Kısa bir süre sonra da Korkmaz ve eşi Gökçen Korkmaz da ABD'ye gitti. ABD'de bulunduğu esnada beni görüntülü olarak arayarak çok büyük para kaynağı bulunduğunu bundan sonra çok zengin olacağını söyledi. ABD'den döndükten sonra Levon isimli şahıs tekrar Türkiye'ye geleceği esnada Korkmaz'dan hesap numaralarını isteyerek para göndereceğini söyledi. Ve böylece aralarındaki para trafiği başlamış oldu.
* Hatırladığım kadarı ile ilk etapta Komak Isı Yalıtım Şirketi hesabına 500 bin dolar civarında para gönderildi. Gönderilen paranın bir kısmı Levon'un şahsi harcamaları için ayrıldı. Kalanı kısmı ile piyasaya dağıtım yapıldı.
* Sonrasında Korkmaz, bu parayı ikmal ederek Levon, İstanbul'a geldiğinde kendisine teslim etti. Bu para trafiğinden sonra Levon sık sık bu şekilde ABD'den ülkemize gelerek hem tatil yapmaktaydı, hem de para getirmekteydi. Bu süreçten sonra Levon'un getirdiği paraların miktarı 3 - 4 milyon dolar seviyelerine gelmeye başladı.
* Bu süreçte Sezgin, Levon ile ortak iş yapmaya balladı ve piyasada bulduğu batık şirketleri satın alarak Levon'un getirdiği paraları aklamaya başladı. Bir müddet sonra Levon, ABD'de Utah eyaletinde Kingston ailesinin olduğunu, bu ailenin çok parasının olduğunu, ailenin Mormon tarikatından olduğunu, bu aile ile ilişkiler kurarak aileye ait paraları Türkiye'ye getirip yatırım yapabileceklerini söyledi. Korkmaz, teklifi kabul edince bu süreçten sonra Kingston ailesi devreye girmiş oldu."
Olaylar zinciri uzun ve önemli olunca bugün de yer kalmadı maalesef. Yarın devam edeceğim.
(NOT: Dünkü yazıda, Komak Isı firmasının 2019'da kurulmasına karşın, 2013-2016 yılları arasında para transferi yapıldığı bilgisi vardı. Bu bilgideki tarih çelişkisi iddianameyi incelerken benim de dikkatini çekti. Ancak, resmi belge olan iddianameyi esas almam nedeniyle bu bilgiyi olduğu gibi paylaşmak durumundaydım. Okurların bilgisine sunarım.)