Peşin peşin anlaşalım.
Aynı taraftayız!
Kadın dendiğinde, ezilen dendiğinde, hak hukuk dendiğinde, insan hakları, özgürlükler dendiğinde gerekirse kendi menfaatlerimizden vazgeçeriz.
Ama temel meselemiz doğrudur.
Doğruyu görünür kılmaktır mücadelemiz.
Yani "göstermelik" hak savunuculuğuyla, kalabalıkların alkışıyla işi yoktur hiçbirimizin!
Anlaştıysak, konuya girelim.
Geçtiğimiz günlerde Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a sosyal medyadan küfürler edildi.
Her kadının, hepimizin birçok defa maruz kaldığı cinsiyet temelli bir saldırıydı.
Başak Demirtaş'ı bizden ayıran, bir başka mağduriyeti yıllardır omuzlanmasıydı.
Eşinin düşünceleri yüzünden hapiste olması ve küfürlere eşinin mahpus olmasının da alet edilmesiydi.
Hepimiz tepki verdik.
Hepimiz destek attık.
Sonra birden, hakaret eden o kişi gözaltına alındı, ben şahsen bir duraksadım…
Ardından yıldırım hızıyla tutuklandı.
Bu sefer sustum…
Türkiye'de ne söylediğinize, neyi desteklediğinize çok dikkat etmelisiniz.
Hepimiz etmeliyiz.
Sıklıkla benzer saldırılara maruz kalmış biri olarak hukuk sistemimizde işin nasıl yürüdüğünü de anlatayım kısaca...
Her şeyden önce hakaret eden hakkında suç duyurusunda bulunmanız gerekir. Ardından savcının ifadeye çağırması.
İfadeye gelmeyen sanık, mevcutlu olarak, gözaltı uygulamasıyla ifadeye getirilir.
Ne yazmış olursa olsun, ne sıklıkla yazmış olursa olsun memleketimizde hakaret suçunun belli bir zaman aralığında (çok düşük) cezası. Suç alenen işlendiyse 1/6 oranında artışı oluyor cezanın.
Ve elbette ne olursa olsun sonuç şikâyet ettiğiniz anda gözaltına alıp, tutuklamayla sonuçlanacak bir ceza bırakmıyor arkasında.
Bu bizler için böyle.
Yani sıradan vatandaştan bir tık daha görünür kadınlar için.
Sesini soluğunu duymadıklarımızı hakkını aramaya çabalarken "Boş ver bacım ya, ne uğraşıyon" diye eve gönderdiklerine de tanıklık ettik birçok defa..
Bu konuyu konuştuğum bazı ortamlarda da epey tepki aldım.
O yüzdendir ki başından anlaşalım istedim.
Hani sonra kalkar "kadın düşmanı" falan dersiniz, neme lazım.
Tartışmalarda genellikle "Aman canım hep keyfi kararlar alınmıyor mu zaten, bazen de böyle konularda alınsın. Neden itiraz edeyim ki" dendi kabaca.
Hayır efendim, yok öyle bir dünya!
Neyse olayın üzerinden kısacık bir zaman geçti ve Tayyip Erdoğan'ın kızı, Berat Albayrak'ın karısı Esra Albayrak benzer bir sosyal medya saldırısına uğradı.
Elbette...
Şüphesiz...
Duraksamadan tepkimizi verdik.
Destek olduk.
Yazılanları kınadık.
Yazanı lanetledik.
Politik olarak zıt kutuplarda olduğumuz için daha da bir sahiplendik, meselemiz mahalleler değil kadın mevzusu olunca hepimiz biriz, dedik.
Prosedür hepimize işlediği gibi işlesin diye beklerken…
Hakaretçi hızla gözaltına alındı.
Büyük ihtimalle tutuklanacak.
Başak Demirtaş örneğinde tutuklanan şahıs kısa bir süre sonra sessizce bırakılmıştı.
Göstermelik bir tutuklamaydı yani.
Bunda bırakılmayabilir de, malumunuz!
Evet memleketimizde kadın hakları yerlerde gezmektedir.
Karısını, kızını sokak ortasında doğrayanlar çoğu zaman hak ettiği cezayı almazken...
Sırf güzel olduğu, sırf gösterişli giyindiği için kadının hakarete uğraması makul karşılanırken…
Mesele, şikâyetçi olunduğunda dahi adeta "sırt sıvazlanıp" anlayışla karşılanan erkekler dünyasına sıkışıp kalmışken…
Politik figürlerin eşleri sözlü saldırıya uğradığında hiçbir zaman olmayan, olmamış uygulamaların devreye sokulması ve bu uygulamaları alkışlamak delik deşik olmuş hukuk sistemini onaylamaktır bana göre.
Ya hep beraber ya hiçbirimiz arkadaşlar, uyanalım lütfen!
Sırf bizden tarafmış gibi göründüğü için desteklediğiniz, onayladığınız karar bir başka konuda önünüze bir hayat karartıcı olarak çıkartılacaktır, şüpheniz olmasın.
Ben de, Başak Demirtaş da, Esra Albayrak da, Didem Soydan da, ismini bilmediğimiz tüm kadınlar da eşit haklara sahip olmalı ve hukuk karşısında eşit olmalıyızdır.
"KADIN" konusunda hukuki bir reforma gidilmeli ve durmaksızın, kasden, alenen ihlal edilen haklarımız koruma altına alınmalıdır.
Sadece "namus" başlığı altında toplananlara, sadece siyasi figürlerin yakını kadınlara değil her saldırıyı önlemeye yönelik, hepimize eşit haklar sağlayacak bir sistem için mücadele etmeliyizdir.
Ve iyi bir halt yapıyoruz sanırken yine kadını küçülten uygulamalara alkış tutmamalıyız.
Esra Albayrak'ın kocası veya babasının kim olduğu değil sosyal medyada kendisine edilen hakaretin mahiyeti ve etkisi üzerinden meseleleri değerlendiren ve tüm Esra'lara eşit yaklaşabilen bir hukuk sistemi için avazımız çıktığınca sesimizi duyurmaya, derdimizi doğru anlatmaya çalışmaya devam etmeliyiz.