Daha Akit TV yayınında Cumhuriyet gazetesinin "Afrin'de 11 şehit" manşeti üzerine "Sizler, bu vatanın başına belasınız. İster alının, ister yırtının, keşke bu ülkede idam olsa. Kellerinin gitmesi lazım. Demokrasi falan hikâye, savaşta sizin gibileri katletmek mübahtır" denmesinin üzerinden 1 ay geçmedi.
O sunucunun adı Yusuf Ozan'dı...
Şimdi gündemde olanın adı ise Ahmet Keser.
Ahmet Keser "Afrin'de siviller mi öldürülüyor" iddiasına "Sivil öldürecek olsak Nişantaşı, Cihangir, Etiler'den, Meclis'ten başlarız. Oralarda bir sürü hain var" diyerek gündeme oturdu.
Aslında Ahmet Keser çok uzun zamandır aynı sözleri dillendiriyordu.
O ve benzeri televizyon kanallarında, internet siteleri ve gazetelerde olduğu gibi hükümete destek vermeyen ve hatta muhalefet eden isimlere ve o isimlerin çağrıştırdığı semtlere açıktan düşmanlık pompalanıyor bir süredir.
Aslında bunu bir tek Akit TV de yapmıyor şüphesiz, ama sadece o örnek üzerinden bile yürüyerek vahametin fotoğrafını çekebiliriz.
Gelin Ahmet Keser'in son dönem beyanlarına bir göz atalım beraber...
Tayyip Erdoğan eleştirisi yapanlardan söz ettiği bir yayında sarf ettiği sözler yine aynı semtleri hedef gösteriyor. Sadece hedef göstermekle de kalmıyor, hakaret ediyor ve nefret söylemiyle suç işliyor.
Sözler şöyle:
"Vatanın tüm değerlerine karşı durur bunlar. İçlerinde yüreklerinde her türlü ibnelik var bunların. Senin benim paramla oluşuyor bu yavşamış zihniyet Etiler, Cihangir, Nişantaşı'nda ve bu yavşamış zihniyet daha sonra eline taşı alıp..."
Yine yakın bir tarihte hükümete muhalefeti nedeniyle Müjdat Gezen'i doluyor diline aynı şahıs. Ve diyor ki:
"Yeşilçam'ın en ucuz seks filim furyasında bile peçetecilik görevi dahi verilmeyen Müjdat Gezen pezevengi çıkmış konuşuyor...
Okulunda 'sanat öğretiyorum' adı altında bacak aç, çatal aç öğretiyorlar. Sen sanat merkezi değil ancak kerhane işletirsin."
Yine aynı şahıs bu defa Aladağ yurt yangını hakkında konuşuyor ve cumhuriyet rejimini kasıt ederek; “O çocukları sen yaktın, senin sarıldığın o cumhuriyet yaktı, burjuva yaktı, beyaz Türkler yaktı, Nişantaşı'nda oturup, Cihangir'de oturup bu insanların değerlerine küfür eden sen yaktın bu çocukları” diyor. Cihangir ve Nişantaşı yine hedefte, Etiler bu defalık yırtmış...
Aynı şahsın İnönü ailesi ve cezaevlerine getirilen tek tip kıyafet uygulaması gibi konularda da arkadaş arasında bile ağza alınmaya utanılacak sözleri yayında söylediğini biliyoruz. Maalesef bu şahıs üniversitelere 'gazeteci' sıfatıyla konuşmacı olarak davet edilen ve plaket takdim edilen biri.
Yani bu düşünceler birileri tarafından takdir ediliyor ve ödüllendiriliyor. Zaten en acısı da bu..
Aslında bu tip yayınların özeti şu; "Kardeşim sizler dinsiz-imansız insanlarsınız. Ahlaksızsınız ve vatan hainisiniz. Devlete biat etmiyorsunuz çünkü ülkenin düşmanısınız..."
Hepimizde bu ithamları anlayacak kadar zekâ var çok şükür.
Peki ama şunu kim açıklayacak; bugün gündemde toplumun tepki verdiği, rahatsız olduğu ne varsa hepsinin beslendiği nokta aynı.
Asansörde halvet tehlikesinden korkanlar beni okumuyor, Akit TV ve benzerlerini takip ediyor.
Yoğun bakımda kadınla erkeğin aynı bölümde kalmasını halvet riski olarak görenler, küçücük çocukların evlenmesini, koldan bacaktan babanın, ağabeyin hallenmesini makul görenler beni okumuyor. Onlar ihtimal Akit'in okuru ve izleyicisi.
Ülkede ne kadar utanç verici olay varsa bunlar hepsinin de baş destekçisi, hepsinin alkış tutucusu yine onlar.
Peki hâl böyleyken, bizler yani muhalif yazar çizer takımı nasıl hâlâ ahlaksızlığı elimizde tutabiliyoruz, işte bunu anlamak mümkün değil!
Yayınları denetleyen kurumlar ise daha da anlaşılamaz bir pozisyon edinmiş durumda. Dizilere, programlara, kadın-erkek ilişkisine dair 'ahlakımızı bozuyorlar mı' denetimiyle o kadar meşgul olmalılar ki, TV ekranlarında 'ibne, pezevek, kerhane' diye böğürenler gözlerinden kaçıveriyor...
Hele "Sizi öldürürüz, keseriz, biçeriz"lere sıra dahi gelemiyor...
Çünkü memleketin tüm denetleme uzuvları tamamen halvet korkusuyla meşgul!
Not: Ahmet Keser'in kanalına zarar vermemek için istifa ettiğini biliyorum. Hakkında soruşturma başlatıldığını da biliyorum, AKP Sözcüsü Mahir Ünal'ın kınadığını da... Fakat önemsemiyorum. Türkiyeli olmak deneyimi bana bunları pek ciddiye almamayı öğretti.