Bu haftanın linkleri hem eğlenceli, hem interaktif. İngilizce de var, Türkçe de. Bir göz atsanız üç dakikadan fazla kaybınız olmaz
Haftaya hiç parlak başlamadım. Yok Korona değil, Deniz Türkali'nin mesajı. "Kendime oto sansür uyguladım denmez. Oto sansür uyguladım denir cahil" diye ufacık bir yanlıştan kıyamet kopardı, "Düzeltmezsen, seni aklının hiç ermediği sosyal medyada mahvederim" dedi.
Daha onun şokunu atlatmadan Türkiye'nin Şahika Yüksel ve Şebnem Korur Fincancı'dan sonra en ünlü tıp profesörü olan (yoksa fanım olan akademisyenler Jale Parla, Melek Göregenli, Fatmagül Berktay ondan daha meşhur) Gençay Gürsoy'dan tekzip yedim.
Işıl Özgentürk'ün "68'de On Dokuz Yaşındaysan Hep On Dokuz Yaşındasın" kitabının küçük toplantısı için kendisiyle ilgili yazdığım iki cümle için beş maddelik yalanlama gönderdi. Gürsoy, Cihangir 21'e koşarak değil, yürüyerek, kitap imzalatmaya gitmemiş. Özgentürk'ün fotoğraflarının gelirinin Ali İsmail Korkmaz Vakfı'na bağışlanmasıyla ilgili olarak gitmiş. Gürsoy'un benim gibi, yazarlara kitap imzalatma merakı yokmuş.
Aynı punto ve aynı hurufatla yayınlanmasını istemiş. Sevgili fanlarım ve okurlarım, gördüğünüz gibi herkese ifade özgürlüğünü savunanlar bunu magazinden esirgiyorlar. Tek umudum yeni yargı reformunda bu konunun da ele alınması...
Oyuncu Deniz Türkali ve akademisyen Gençay Gürsoy bana kontr çektiler. Gücüm ve şöhretim azalıyor mu ne?
Dış haberler servisi
Seçimlerden sonra Sayın Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli Kuzey Kıbrıs'a pikniğe gidince hüzünlü ve güzel ada yeniden gündeme geldi. Dünyanın her tarafında olduğu gibi orada da herkes aynı düşünmüyordu.
Ne var ki bir iki ailenin elindeki "ana akım" medya gidişattan memnun olmayan Kıbrıslıları es geçti. Lefkoşa stajyer muhabirimin gönderdiği bir gösteriyi koyarak durumu, biraz da olsa, Avrupa standartlarına getirmeye çalıştım.
Fotoğraftaki beyaz saçlı hanımefendi bana Mülkiye'deki "Kıprıslı" arkadaşlarımı hatırlattı. Semra Cafer, Sevtap Esat, Özel Tahsin, Ülkü Ahmet, Sezgin Esat, Pembe Salih, Sevim Abdullah...kısaca hepsine sevgilerimi yolluyorum.
Lefkoşa'da protesto gösterileri belli ki hâlâ serbest
Hacer Foggo ile #Evden Değiştir
Kendisi de anne ve aynı zamanda İstanbul Şişli Belediye Meclisi üyesi Hacer Foggo. Gazeteciliğe başladığı dönemde benimle çalışma felaketine de maruz kalmıştı. Şimdi ise yıllar önce hayata geçirdiği Derin Yoksulluk Ağı ile çoğumuzun gururu.
Ağırlıklı olarak kadın, çocuk ve gençlere yetişmeye çalışıyorlar ama hastalar da ihmâl edilmiyor. Şimdi de genç arkadaşlarıyla Korona salgını dolayısıyla "
Evden Değiştir" kampanyası başlattı. Bağlantı kuracağınız link'i haberin sonuna bırakıyoru:
https://derinyoksullukagi.orgPS: Hacer Foggo, bebekken gördüğüm ama şimdi kazık kadar bir ergen olduğunu Şengün Kılıç'tan öğrendiğim Gabriel'e benim için mesafeli sarıl.
Hacer Foggo ve gönüllü gençler İstanbullu Roman kadınlarla
Ortaylı ile yetineceksiniz
İlber Ortaylı, "Bir Sorum Var"ı yüz binler izledi diye bana nisbet veriyor. Halbuki mesaj atan, özellikle Mülkiyeli kadınlar, Ortaylı'nın yanında benim de olacağımı sanmışlar. Göremeyince hayal kırıklığına uğramışlar.
Ortaylı başrolde bırakın beni, bir başka okul arkadaşımız Halil Ergün bile olsun istemez. Murat Bardakçı'ya nasıl o kadar süre tahammül ettiği benim için muammadır. Neyse, umarım işler yolunda gider de ben de üç beş yolumu bulurum.
Başrol İlber Ortaylı, yapımcı Tuhaf'ın Nurhak Kaya'sı, senaryo danışmanı ben
Ya 70 ve 75 plus'lar?
Hep Cumhuriyet, Sözcü'ye bulaşıyorum ama bizim T24 de 65, 70, 75 plus'lar açısından hiç fena değil. Salı, çarşamba serseme döndük ne zaman dışarı çıkacağımız konusunda. Bendeniz Gonzo, Aydın Engin, Hasan Cemal, Yalçın Doğan, Tan Oral, Selçuk Demirel...(farkındaysanız Oya Baydar'ı es geçtim).
En şanslımız Hasan Cemal. Hem Boğaz'a bakıyor, hem de Oscar adlı bir köpeği var. Gerçi Oscar'ı T24'ün Hulki'sini kıskanarak aldı ama olsun.
Bu gerçekten manâsızlaştırılan kısıtlamalarda derdini anlatıp, "Sen ne diyorsun Hasan Cemal?" diye sormayacak bir dostu var. Eh bu da az lüks değil.
Tek kaygım, 75 plus Hasan Cemal'in Oscar'ı gezdirmeye götürürken düşüp yine orasını burasını incitmesi
K.G.G.
Desen: Kemal Gökhan Gürses
Bu linkler ihmâl edilmesin
* Hakikat Adalet Hafıza Merkezi'nden "Türkiye'de Geçiş Dönemi Adaleti" sempozyumu
* Frontline Club'da Trumpizm Belgeseli, sıkı paneller. Gazeteciler ve akademisyenler özellikle atlamasın.
Tarihimden yapraklar
Aşağıda göreceğiniz fotoğraflar 15 gün içinde ardı ardına geldi ve bana bu ilhamı verdi. 1939 mezunu Reşit Mazhar'ın oğlu Mehmet Ertüzün, sınıf arkadaşım akademisyen Baskın Oran ve kardeşim Taner Eryılmaz ayrı ayrı eski İstanbul, Ankara ve İzmir fotoğrafları yolladılar.
Beşer yıllık Diyarbakır ve Londra'yı çıkarırsak, hayatımın tamamını yaşadığım üç kent. Böylece tembel Amed stajyerim Sedat Yılmaz'ı da uyarmış olayım.
Kronolojik sırayla, 1930 sonları Mülkiye Ankara'ya taşınmış ve artık Siyasal Bilgiler Okulu. Gençler çakma "caz band"la İnek Bayramı kutluyor. İkinci fotoğraf 1940 İstanbul. Güzellik yarışması. Son fotoğraf İzmir'de artık olmayan Kordon.
1938 İSBO İnek Bayramı. Hâlâ süren bir gelenek
1940 İstanbul Küçüksu. Esther Williams'ı kıskandıran su perileri
1952 İzmir, Kordon. Giderseniz boşuna bulmaya çalışmayın
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Önce kendimi sağlama alayım. Çok uzun zamandır Sabah, Akşam, Hürriyet... almıyorum. Yeni Akit ve Yeni Şafak'ı hayatımda hiç almadım. Haftada birkaç kez Yeni Yaşam, Birgün, Evrensel'i mecburen, Yazgülü Aldoğan ve Mine Söğüt arkadaşlarım hatırına da nadiren Cumhuriyet.
Şimdi konuya gireyim, sıkıcılık ve pervasızlıkta Yeni Akit, CNN, a Haber'le yarışan Halk TV'ye gelelim. Bende belli dozda mazoşizm olduğu için günde bir kez girdiğim bu kanalda Gürkan Hacır diye bir kanaat önderi var. Berkun Oya'nın "Bir Başkadır" dizisine sinirlenmiş. Çünkü dizide Halk TV'nin başörtüsündeki tutumuna "saçma önyargı" varmış.
Yeni Akit'in "Bir Başkadır"ı "baş örtüsüne" saygısızlıkla suçladığını söylemeye gerek var mı, bilemedim.
Halk TV’nin Gürkan Hacır’ı bir programında Barış Yarkadaş ve İsmail Saymaz
Kurban olayım, kimi sosyal demokratlar ve kimi müttefikleri ne olur hiç değilse yaptığınızın arkasında durun.
Bakınız bir bölüm 'Yetmez Ama Evet'çi. Fakat önce gazeteci olarak Gonzo bir anarko marksist olduğum için bir açıklama borcum var. Benim Netflix'im yok ama dizide dört sevdiğim oyuncu olduğu için YT'de izledim. Kendi sevdiklerim dâhil her oyuncuya, konuya, yönetmene hayran oldum. Gürkan Hacır, Yılmaz Özdil'i de katarak yaptığı açıklamadan önce keşke, şimdi aramız açık olan meslektaşım Ayşenur Arslan'a danışsaydı.
Bu arada sizler tabii beni diziye başlatan dört oyuncuyu merak ediyorsunuz. Benden 40 sene sonra doğduğu için hayıflandığım Tülin Özen, hep çift Oscar'lı Glenda Jackon'a benzettiğim Defne Kayalar ve arkadaşı olmaktan gurur duyduğum Nur Sürer. Diğer sevdiğim Fatih Artman'a bir sorum var. Hafif toplu dünya yakışıklısı adamı kim böyle diyete soktu?
Bir Başkadır'da yukarıdaki dört usta oyuncu dışında, bütün cast da son derece başarılı
- Türkiye'nin en çok izlenen haberlerini veren Fox TV'yi izliyorum pazartesi 19.00'da. Sistem tartışmaları, "gizli" anayasa toplantıları, "memleket masası..." Herkes ama herkes konuşuyor, Babacan, Davutoğlu, Enginyurt dâhil. Bir tek HDP'li yok.
Bilmem hatırlıyor musunuz, seçmen oylarıyla Meclis'e üçüncü parti olarak giren HDP. Medyadan söz ederken aklıma geliverdi yazayım dedim. Kimse bana "hepsi içerde" savunması yapmasın, birkaçının hâlâ dışarda olduğunu benim gibi bir magazinci bile biliyor. Koca koca yayın yönetmenleri, haber müdürleri bilmez mi...
Editörüm, "
Salı gecesi de bir izleyin" diye uyardı. İzledim, HDP dışında Meclis içi dışı her parti, hatta
Mustafa Sarıgül boy gösterdi. Pardon
Selçuk Tepeli, HDP adını geçerken zikretti. Objektif bir gazeteci olmadığını benim gibilere bir daha kanıtlamak için HDP'ye ne yapması gerektiği konusunda 20 saniye akıl verdi.
Advertorial (!)
Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi, 1976'da işkencede hayatını kaybeden öğrenci kardeşimiz İsmail Gökhan Edge'yi anıyor. Süleyman Demirel iktidardaymış, tam 44 yıl geçmiş.
İzmir Karabağlar Paşaköprü mezarlığı. 21 Cumartesi, saat 13.30.
Nevzat Süer Sezgin'in derleyip toparladığı "Ah Korona Vah Korona" 20 kadar öyküden oluşuyor. Nevzat Süer benim 68'den arkadaşım. Biz Mülkiye'de, o Ankara Fen'dendi. Aynı takımdan sayılırız.
Kitap, sarı noktam bana oyun oynamadıysa, Nevzet Süer Bilgin'in "Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik İçin Edebiyat" atölyesinin bir ürünü. Tam 20 öykü var. Ben hemen torunum Asya için bir tane edindim.
Müzik önerisi
Bu hafta müzik önerimizi bir grup okur 20. yılı nedeniyle Ahmet Kaya'dan seçtiler. Böylece Timur Selçuk'u atlamamı bağışlatabilirim belki.
Babam Rıza bey de çok severdi: Pencereden Kar Geliyor.