Gazeteciler Elazığ bağ turu daha geniş olacaktı fakat Elçin Yahşi ve Eray Özer'in ihanetine uğradım. Bari buraya yazayım dedim
Mahalle arkadaşımız Teoman, Açık Hava Tiyatrosu'nda - Cihangir 21'de AMT başkanlığındaki heyet daha çok İlber Ortaylı'yı, azıcık da beni ikna etme seansında - Tülin Özen, Nora 2'de Nora'yı oynuyor - Özgür Mumcu ve Eray Özer sanki beni çatlatmak için fotoğraf çekmişler gibi
Hem oynarız hem eğitiriz
İki yıldan sonra ilk kez kapalı alanda oyun seyrettim. Kapıda sıkı bir kontrolden sonra sandalye sayısı 60'dan 30'a indirilmiş BahçeGalata'nın sevimli salonundaydık. Ben hem tiyatro cahili hem de sarı noktalı olduğum için İbsen'in Nora'sını izleyeceğimi zannettim. Halbuki oyunun adı NORA 2'ymiş, yazarı da Lucas Hnath'mış. Nihal Koldaş, hem çevirisini yapmış hem de Nora'nın dadısını oynuyordu.
Övünmek gibi olmasın, İbsen'in Nora'sını yarım asır önce Londra'da izlemiştim. 15. dakikada farklı bir text olduğunu farkettim. Meğersem kapıyı çarpıp giden Nora'nın 15 yıl sonra geri gelince nasıl karşılanacağı anlatılıyormuş. Neyse ben tiyatro eleştirmeni Asu Maro ya da Zeynep Oral değilim. İtiraf edeyim ki oyuna tanıyıp pek beğendiğim Tülin Özen ve Tansu Biçer için gittim. Galiba hem kafaları çalışıyor, hem de güzel ve yakışıklılar. Haftada bir gün cuma gecesi oynuyorlar, Serdar-ı Ekrem Caddesi'ndeki tiyatrolarında. Eski dramaturg YT'nin söylediğine göre, İbsen'in yazdığı oyun, başrole bir kadını koyduğu için kendi döneminde çok devrimci sayılmış.
Son bir tüyo da imkânları dar ya da yoksul genç tiyatroculara: Özen, Biçer ve Salim Güvelioğlu'nun kurduğu BahçeGalata'da hem oyun sergileyebilirler hem de eğitimlerine katılabilirler.
Yakışıklı Tansu Biçer, anarko-marksist Gonzo Tuğrul ve de başroldeki güzel Tülin Özen. (Foto: Senarist Nuriye Bilici)
YouTube'u fethedebilecek miyiz?
Haftasonu Mid Cihangir'in en gözde mekanı 21'de maalesef benden meşhur olan Prof. Dr. İlber Ortaylı'yla uzun bir kahvaltı yaptık. Aslında konuyu geçen hafta çıtlatmıştım.
Genç girişimciler, Mercedes'i olan Nurhak Kaya ve BMW'siyle Ortaylı'yı Kadıköy'den alıp Cihangir'e getiren Kemal Kaplan bizi YouTube'da bir program yapmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Biz boomer iki Mülkiyeli'nin programının rekorlar kıracağını düşünüyorlar. Tabii biz iki eski kurt olduğumuzdan sıkı bir pazarlığa giriştik. Onların bizi etkilemek için kahvaltıya davet ettikleri oyuncular Ahmet Mümtaz Taylan ve Orhan Güner, Posta'dan Işıl Cinmen, 21'in patronu Deniz Karaağaç şaşırıp kaldılar bu pazarlığa.
Yüzde 75 oranında uzlaşmaya vardık gibi. Üç-beş hafta içinde kokusu çıkar.
Magazine düşmüş Tuğrul Eryılmaz ve de İmam Hatipli'nin gazetesinde neden yazdığı anlaşılamayan akademisyen İlber Ortaylı.
Tabii ki İHD var
Sayfadaki fotoğraf, beni "Sen ne biçim anarko marxistsin; kafe, tiyatro geziyorsun" diyenlere cevabımdır.
Sunuşlar bittikten sonra, bir İHD fotosu çektirmeyi de ihmal etmedim.
Elimden geldiğince yönetiminde olmaktan gurur duyduğum İnsan Hakları Derneği'ni ihmal etmiyorum. Sadece, övünmek gibi olmasın diye fazla yazmıyorum.
Bu hafta ortası Polonya'dan Patricia ile Galatasaray Üniversitesi'nden Harun'un sunumlarını dinledik. Pırıl pırıl gençlerdi. Tanıdıklar vardı ama Eren Keskin ve Leman Yurtsever'i göremedim. Çıkışta mis gibi yağmura yakalandım ve ağır ağır yürüyerek keyfini çıkardım.
Bu linkler ihmal edilmesin
* İnsan Hakları Derneği'nin (İHD), Türkiye’de Hapishaneler ve Mahpuslar Algısı Araştırması raporu çıktı.
* "Baskı Altında Sanat" etkinliği, 28 Eylül-5 Ekim sansür gündemi ve daha fazlası Susma Platformu'nda.
* TRT Radyo3 'te jazz, rock, blues severler için 19:00 ve 01:00 arası neredeyse boş yok. Radyonun sürprizinin gözünü seveyim.
***
Bazıları sıcağı, gazeteciler şarabı sever
Elazığ'ın enfes üzüm bağları gazeteci akınına uğradı. Yok canım, tarım muhabirleri değil ünlü ünlü editörler, muhabirler oradaydı. Çok bilinen bir şarap yapımcısının davetlisi olarak gitmişler. Peşinen söyleyeyim, magazinci olduğum için beni çağırmadılar ama üzülmedim. Çünkü mektepten arkadaşım Necla Zarakol, nasıl olsa gönlümü almanın bir yolunu bulur.
Gonzo haber ajansı Elazığ stajyerinin bildirdiğine göre, davetliler ağırlıklı olarak ekonomi muhabirleriymiş. Bana, "Galiba magazin değeri olan kimse yok" dedi. Benden fırça yiyince biraz daha çalıştı ve şu isimleri gönderdi: Oksijen'den Elçin Yahşi, podcastçı Özgür Mumcu ve Eray Özer, Gazete Duvar'dan Ali Topuz, Diken'den Erdal Güven, Medyascope'dan Sedat Pişirici, Aposto tayfası ve bir de fotoğrafçı Dilan Bozyel. Ev sahibi de Levent Kömürcü. Yemeklerden de bir iki örnek vereyim; Harput çorba, çiğ köfte, kaburga dolması, sütlü irmik helvası...
Sevgili fanlarım havanızı alırsınız, etik tartışmasına girmeyeceğim. Çünkü benim de zamanında Deniz Alphan, Neyyire Özkan (Cordoba-Formula 1)ve Nurcan Akad (Pekin-Anadolu Ateşi) gibi meslektaşlarımla Arjantin, Çin ve hatta Londra'ya gitmişliğim vardır. Eee bu kadar da farkımız olsun.
Davetli gazeteciler bol bol şarap üzerine ahkam kestiler, sanki Ertuğrul Özkökmüşler gibi .
Varşova'da bir Cihangirli
Duyunca çok şaşırdım ama gerçek. Genç mahalle arkadaşım oyuncu ve orta ünlü yönetmen Aydın Orak'ın "Sabırsızlık Zamanı" filmi Varşova Film Festivali'nin yarışma bölümünde bu hafta gösteriliyor.
Diyarbakır'da çekilen filmde ısrarlarıma rağmen bana küçük bir rol vermediği için kırgınım. Siz söyleyin sevgili fanlarım, Feride Çetin ve Pelin Batu gibi iki güzel kadının yanına ben; İştar Gökseven, Ali Seçkiner Alıcı ve Rıza Sönmez'den daha fazla yakışmaz mıydım? Üstelik benim Türkan Şoray'la bile oynamışlığım var. Hatırlatırım...
Festival uluslararası olduğu için afişi de tabii ki İngilizce.
Şeyh Bedreddin galaları
Bugün gösterime girecek olan "Hakikat" filminin ilk galası hafta içi İzmir Kültür Park'ta yapıdı. İkinci gösterim ise İstanbul Harbiye Cemal Reşit Rey'de idi.
Gonzo Haber Ajansı iki yerden de fotograf gönderdi ama ben Kaf Sin Kaf'lı olduğum için 35'i 34'e tercih ettim. Zaten Hakan Alak'ın yönetmenliğini yaptığı filme İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin maddi ve manevi katkısı olmuş. Film bu hafta Avrupa'nın bir çok ülkesinde buradan önce gösterime girmiş bile. "Hakikat: Şeyh Bedreddin" in başrollerinde, Suavi (evet o) Bülent Emrah Parlak ve Saygın Soysal var.
"Hakikat: Şeyh Bedreddin'in İzmir galasının bir şıklık yarışı olmamasına pek şaştım.
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
- Evet, Teoman hâlâ Cihangir'de ve Kaktüs'e geliyor. Hatta 14 Ekim'deki açık hava konserine beni ve YT'yi davet etti. DT torun baktığı için gelemeyecek.
- Ne derseniz deyin, 'muhalif' ya da yandaş olmayan medyada bir hareketlenme olduğunu geçen hafta yazmıştım. Bu kadar farklı ismin nasıl bir araya geldiğine şaşırdığımı da söylemiştim ('yazmıştım' ya da 'belirtmiştim' ben de diyebilirim, sadece ünlü köşe yazarları değil).
Hakan Aygün'ün Flash TV'si kahkahaları ile meşhur Saba Tümer ve Recep Tayyip Erdoğan'ın eski basın sözcüsü Akif Beki'yi başlamadan kaybetmiş. Tamam herkes aynı telden çalmasın ama Gonzo Tuğrul'u Yeni Şafak ya da Sözcü'de çalıştırmak mümkün mü? "Mümkün" diyenleri şiddetle kınıyorum.
- Okuduğum bir araştırmaya göre Diyarbakırlılar en çok Fox TV'nin haberlerini seyrediyorlarmış. Bunu Halk TV ve KRT düşünsün, biz konumuza dönelim. İşte Fox TV hareketlenen 'muhalif' medyaya izleyici kaptırmamak için yeni bir haber programına başlayacakmış. Neyse ki programı yapanlar çok da düşman kardeşler değiller.
Fakat ben yine de hiç tanımadığım ama kanalına abone olduğum Nevşin Mengü ve tanıyıp ve sevdiğim ama Sözcü'de yazmasına hâlâ şaştığım Çiğdem Toker'in işlerinin biraz zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü ayrımcılık yapmayayım ama Sözcü'de yazan Deniz Zeyrek ve Radikal'den tanıdığım Murat Yetkin sanki biraz fazla erkek egemen kültürün mensupları gibi. Programlarını ve yanılmış olmayı merakla bekliyorum.
Ağır abla meslektaşlarım Çiğdem Toker ve Nevşin Mengü, Gonzo Tuğrul'u "Sadakatsiz"den başka bir şey için de ekran karşısına oturtacaklar.
Advertorial (!)
Hakikaten farklı spor dergisi
Bir iki hafta önce Socrates'in yayın yönetmeni Caner Eler'i bol bol övmüştüm, efendi ve bilgili genç diye. Socrates'in Ekim sayısı beni haklı çıkardı.Yardımcı olan gazeteci Defne Akman'a okumasını rica edebileceğim güzel yazılar ve röportajlar vardı.
Tabii en çok da şu sıralar hepimizin sevgilisi olan voleybol milli takımından Cansu Özbay, Ebrar Karakurt ve Eda Erdem röportajlarını sevdim. Keşke herkes Ebrar Karakurt gibi "kendisi" olmaya çalışsa. Bu arada derginin içinden parasız bir Schumacher posteri de çıkıyor.
Müzik önerisi
Bu haftaki müzik önerisi, Upper Cihangirliler beni öldürecekler ama
Ertuğrul Özkök'ten. Fakat o bu kadar solcu muhalif bir şarkıyı seçmeye cesaret ettiyse, ben de çalmaya cesaret ediyorum.
Eric Clapton ve Van Morrison çizgiler eşliğinde sisteme saldırıyorlar: "This Has Gotta Stop" .