Sokağa çıkamayıp partilere gidemeyeceğimi düşünüp, "Yazınız gelmedi" diyerek beni işten atabileceğini düşünen Doğan Akın ve onlardan fazla tıklandığım için ben atılınca rahat nefes alabileceğini düşünen Hasan Cemal, Aydın Engin, Mehmet Y. Yılmaz, Oya Baydar, Tan Oral havalarını alırlar. Belki evden çıkamıyorum ama şerrimden korkan dünya evime geliyor.
Devlet OHAL ilanını iyi ki bizlere bıraktı. Yoksa 65 yaş üstü kutuplaşması kadar kim bilir başka ne kutuplaşmalar yaratırdı. 65 yaş "krizi"ni yönetemeyen otoriteler OHAL'ı hiç beceremezlerdi ama iki gün sonra karar değiştirip yine de OHAL ilan ederlerse benim de söyleyecek bir şeyim kalmaz.
İster Datça deyin, ister Bodrum, İster Urla, size bir Ege sahil kasabasından örnek... Bu hafta içinde polis büyük bir süper markete girip kasiyer genç kıza, "Bugün buraya 65 yaş üstü kimse geldi mi?" diye soruyor. Kasiyerin cevabı çok güzel: "Memur beyler, bu mevsimde burada 65 yaş altında kimse kalmıyor ki..." Polis nazikçe çıkıp gidiyor.
Şu günlerde bireylerin yanı sıra belediyelere çok iş düşüyor, bayılmadığım Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş buna iyi bir örnek. İstanbul ve İzmir de onlardan geri kalmamalı. Diyarbakır için bir şey diyemeyeceğim, zaten kayyımlar aracılığıyla devlet maalesef oralara çoktan el koydu, Allah yardımcıları olsun.
Devlet, belediyeler derken demokrasilerin başlangıç noktası mahalleleri hiç unutmamak gerek.
Yine Cihangir propagandası yapmak gibi olacak ama Cihangir, Kılıçalipaşa ve Pürtelaş mahallesi muhtarları kolları çoktan sıvadılar bile. Evleri geziyorlar, herkesi bilgilendiriyorlar, çok zorlarsan sigara almaya bile gidiyorlar. Virüs korkusundan parasını da almıyorlar! Fehime, Adnan ve Halil'e minnet dolu sevgilerle.
En sevdiklerim:
* Gazeteci ve yazar Şengün Kılıç: Yazmama yardım ettiği ve tatlı getirdiği için.
* Yazar Seray Şahiner: Meyve ve sebzeler için.
* Oyuncu Sezin Akbaşoğulları: Evinde kendisinin yaptığı ve bana da getirdiği lezzetli zeytinli ekmek için.
* Oğlum Hüseyin Özdemir: Maske, dezenfektan ve viski için.
* Öğrencim Sercan Yamaner: Acil alışveriş desteği için.
* Müzisyen Sezen Aksu: Benim abuk subuk 35 buçuk mesajlarıma aynı abuklukta İzmir usülü mesajlarla hemen yanıt verdiği için.
* T24'ten Doğan Akın: Yastık, yorgan, çarşaf takviyesi ve zeytinyağlı yemekler için.
* Vekil Sırrı Süreyya Önder. Arap tavası yapıp getirecek her hafta.
* Gazeteci-oyuncu Şerif Erol: Hafif görgüsüzce “Arabama atlar gerekirse” dediği için.
* Ve bir telefonla evimde olduklarını bildiren gazeteci Nazan Özcan, İKSV'den Elif Ekinci, Doktor İncilay Erdoğan, Doktor İsmet Hazar...
Korona'dan sonra ağzından burnundan getireceklerim:
* Bahçe'nin yazarı Yıldırım Türker: Güya benden 13 yaş küçükmüş ama bir kez bile aramadı.
* Oyuncu Halil Ergün: Boğaz’da oturuyor ama paran var mı diye sormadı.
* Feminist Gülnur Savran: Bumin Güneri'nin yanına Bodrum'a gitti.
* Gazeteci Erkan Aktuğ: Hiç hediye getirmedi.
* Gazeteci Elif İnce: Çok nankör çıktı.
* Oyuncu ve şarkıcı Deniz Türkali: Bir "beyaz pasta" bile yapmadı.
* Yayıncı Tuğrul Paşaoğlu: Hastalığını bahane edip beni aramadı.
* Oyuncu Jülide Kural: Mesajıma cevap bile vermedi.
* İnsan Hakları Derneği (İHD): Haklarım konusunda beni bir kez bile arayıp uyarmadı.
* T24 gençleri: Hiç biri ne emriniz var diye sormadığı için.
Arkadaşım Nilay Karaelmas'ın davetiyle 20 Mart'ta TRT kadınlarının yemeğine katılacaktım, Korona onu da engelledi.
TRT kadınları grubu her ay yaptıkları bu yemeklerine erkek olarak sadece beni kabul ediyorlar. Kitabımı okuyanlar bilir, çok özel kadınlar onlar. Üstelik benden yemek ve içki parası almıyorlar, misafirim ya!
Bir haftadır beş kuruş para harcamadım. Bana erzak ve içki getiren 'fan'larıma "Durun para vereyim" diyorum, herkes deli gibi kaçıyor. Temassız kartlarımı da hiç kullanmıyorum.
'Over 65'lere şiddetle öneririm. 15 günde iyi para biriktirirler.
* Evet. Medya, özellikle televizyonlar 65 yaş üzerine getirilen kısıtlamalar konusunda ilk günler çok kötü bir sınav verdiler. Ucuz magazin hastalığından, Korona'yı bizim yaydığımız şeklinde anlaşılabilecek çok sorumsuz yayınlar yaptılar, zaten öyle de anlaşıldı.
* Okursa belki kendisi de şaşıracak ama ana akım medyada en düzgün yazıları Fatih Altaylı yazdı. Ne de olsa gerçek gazeteci, devlet sözcüsü yandaş değil.
* İsmail Saymaz'ın düğünü ertelendi ama temizleyiciden aldığım elbiselerimi ileride yapılacak düğünü için dolaba kaldırdım. Çeyrek altın da aldım. Ama Halk TV'deki, Hürriyet'ten ayrılma söyleşisinde belli ki düşünmeden konuştu. Haklı olarak Melih Gökçek'e çatarken, "Ben onun gibi kapının önüne konmadım, anlaşarak ayrıldım," dedi ve Gökçek'i "sümük" olmakla suçladı. Canım İsmail, çalıştığın gazeteden daha birkaç ay önce atılan 45 gazetecinin farkında değil misin? Tabii ki herkes işinde kalsın, en büyük dileğimiz ama bu hengâmede atılmak hiç utanılacak bir şey değil.
* Sayın Fatih Portakal, tek izlenecek siz kaldınız ama haberin başında sonunda haberleri nasıl anlamamız gerektiği konusunda biraz daha usturuplu ayar vermeniz daha yerinde olmaz mı? Böylelikle biz de zaman zaman Halk TV, Tele1'e zıplamak zorunda kalmayız.
*Hem yayın müdürü hem yazı işleri müdürü cezaevinde olan Yeni Yaşam Gazetesi de kağıt baskıyı kesip internetten yayın yapacaklarını duyurdu.
İzmir Dayanışma Gönüllüleri, belediye öncülüğünde Korona'ya karşı Dayanışma Ağı oluşturulması çağrısı yaptı.
Bilgi için: [email protected]
Bu haftanın müzik önerisini Prof. Dr. Orhan Tekelioğlu seçti. Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden Afrika müziğinin en tanınan caz müzisyenlerinden funk'ın babası Manu Dibango'dan Soul Makossa.