Bütün meşhurlar ve çeşitli dozda solcular, Gümüşlük, Urla, Datça ya da teknelerle Mavi Yolculuk'ta olduğu için İstanbul'da ödül verme işi yine bana kaldı.
Tamam belki Abdurrahman Çelebi'yim ama ev sahiplerinin de daha fazla bir şansı yok. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin ifade özgürlüğü ödüllerinden birini, sahadaki muhabirler, kameramanlar ve foto - muhabirleri adına Fransız Haber Ajansı'ndan Bülent Kılıç'a, yayıncı Kenan Kocatürk ve ben verdik. Ödülleri Kılıç'ın yanı sıra T24'ten Tolga Şardan, Boğaziçi Direnişi Bileşenleri ve Türk Tabipleri Birliği paylaştı. Allah'tan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ile bol bol kaynattık da sağa sola fazla bulaşmadım. Ayrıca Şebnem Korur Fincancı ile TGS bölümüne geçip gizli gizli sigara içtiğimizi söyleyen çıkarsa, inanmayın. İftiradır.
Siz bakmayın Ertuğrul Özkök'ün kıskanç yazılarına. 68'lilerden, Mülkiyelilerden, ünlü artistlerden ve yaşlı rockçılardan başka bir sürü tanıdığım var. Örneğin, hafta içinde Homeroom'da; evimde bir tablosu asılı ressam Erdoğan Zümrütoğlu, çizer - ressam Ramize Erer ve hoca - ressam Hakan Gürsoytrak'la beraberdik.
Tek ressam eksiğimiz evimde bir tablosu da asılı olan Aynur Ceylan'dı. Laf aramızda, tamam, çok parlak ressamlar ama dedikodu yapmayı hiç bilmiyorlar, her şeyi ciddiye alıyorlar.
Bu fotoğraf yeni ama tanışıklıklar çok eskiye gidiyor. Bayağı eskiye, 1960 ortalarına. Mülkiye'de öğrenciyiz, Ankara Sanat Tiyatrosu da ikinci adresimiz.
Durand Bulvarı, Pazar Gezintisi, Sarıpınar 1914 gibi oyunlardan hayran olduğumuz Celile Toyon hâlâ 20li yaşlarındaki gibi. Prof. Dr. Nihat Falay'la da bayıldığımız hocaları konuşuyoruz: Korkut Boratav, Tuncer Bulutay, Gülten Kazgan... Hepsini saygıyla ve keyifle anıyoruz. Tabii bir de ta Atıf Abi'nin (Yılmaz) sağlığından beri beni baştan çıkarmaya çalışan Deniz Türkali var. Türkali, "Seni boşayıp Tuğrul'a kaçacağım" dediği zaman, Atıf Yılmaz gevrek gevrek gülerek, "Tuğrul akıllı adamdır, seninle evlenmez" derdi. Tiyatro, sinema ve iktisatla dolu müthiş bir beş çayıydı.
* Telifsiz Cihangir muhabirim Oksijen'den Defne Akman, MUBI'deki Yılmaz Güney seçkisini şiddetle öneriyor.
* Bodrum gönüllü muhabirim Edip Emil Öymen Gümüşlük Müzik Festivali için bir link göndermiş. Ben biraz geri olduğum için tam anlayamadım. Siz linkten arayarak istediğiniz konserin bilgilerine ulaşabilirsiniz.
* Ragıp Duran'la Tarih Coğrafya Medya - Arnavutça şarkılar ve zâlim Ali Paşa
On-on iki yıl önce Radikal'de karşıma dikilip, "Gazeteci olmak istiyorum" diyen genç kadın beni dehşete düşürmüştü, çünkü Elif İnce, Brown'u bitirmekle kalmamış Columbia'da 'iletişim master'ı da yapmıştı.
İnce o zamandan beri atıldı, satıldı, kovuldu ama bütün bu liyakatsız gazeteciliğe karşı direndi ve bu Temmuz ayının ikinci yarısında şimdiye kadar olan mesleğinde "peak" yaptı. The New York Times'a freelancer olmasının yanı sıra, DW, BBC, Amerika'nın Sesi ve France 24 ortak televizyonu olan +90'da "Yedikule Bostanları" ve "Türkiye'de Lezbiyen Olmak" başlıklı video haberleri yayınlandı.
Ben daha şaşırmaya vakit bulamadan The Guardian'da imzasıyla bir haberi çıkmaz mı? "Tiktok, Türkiye'nin İşçilerinin Sesini Duyuruyor". İşte bunu kıskandım, çünkü The Guardian çalışmak isteyip de beceremediğim tek yayın organı. Ben de kendimde eski stajyerimden pay çıkarmaya hak buldum.
Yurtdışında dört yıl önce kurulan ve aynı grup içinde yayın yapan Artı TV ve Artı Gerçek haber sitesi bölündüler. Yurtdışında bu işler maalesef hep böyle oluyor galiba.
Fakat beni esas şaşırtan, Artı Gerçek' in başına Ergun Babahan'ın getirilmiş olması. Çok kişisel bir durum ama Babahan'a İzmir Yeniasır, Sabah gazetesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden beri bir türlü ısınamadım. Bir gerekçem yok...
Bu arada Celal Başlangıç hastalanınca Ragıp Duran, Artı TV'ye destek için dönmüş...
Nedense akıllarda tek bir olumlu çağrışım yapmayan Alev Coşkun'un baskılarına dayanamayan Cumhuriyet GYY'si istifa etti. Demek Aykut Küçükkaya'nın da kırmızı çizgisi varmış. Beni mahcup etti.
Şimdi gözüm kulağım Cumhuriyet'in ulusalcı, sol Kemalist, ekranlardan eksik olmayan ya da çoğu Maoculuk tezgâhından geçmiş köşecilerinde. Yok canım, istifa etsinler demiyorum tabii ki. Acaba bir tepki gösterecekler mi meslek adına diye meraktayım.
Evet, Ertuğrul Özkök'ün beni kıskandığı açıkça belli olan pazar yazısını okudum. Ben tabii ki Hürriyet okumuyorum fakat azımsanmayacak sayıda fanım yazıyı bana yönlendirmiş. Ben patronu olsam -Hürriyet'te moda olduğu üzere- onu tazminatsız atardım. Çünkü isim tashihi bile vardı. Bir yerde beni Hürriyet'ten İhsan Yılmaz'la karıştırıp "Tuğrul Yılmaz" bile yapmış.
"Eski" Mülkiyeliler, Mick Jagger ve Sezen Aksu'dan başka kuş tanımadığımı iddia etmiş, halbuki o gün Özkök'ün yarı yaşından genç Mabel Matiz keşfim vardı. Fakat Ertuğrul'un haklı olduğu bir durum var. Nostaljik olmam. Eee kusura bakmasın ben 30 yıldır kendime yeni tarihler yazabilecek kadar "kıvrak ve araştırmacı gazeteci" değilim.
Sevgili fanlarım, şimdi laf aramızda acaba ben de Özkök gibi bol CEO ya da holding patronu tanısaydım, on binlerce liralık şarapları içseydim, diye düşündüğüm de olmuyor değil. Neyse ki evrensel gazetecilik ilkelerine uymayan bu fikirleri aklımdan hemen uzaklaştırıyorum. Yoksa Gonzo bir gazeteci çıkar, haddini aşarak, benim de Özkök gibi geçmişimden pişman olmama yol açardı.
Cihangir'de benim yerimi almaları için çağrı yaptığı Selim İleri, Kanat Atkaya'dan cevap bile alamaz. Ona en yakın duran Habertürk'ten Oray Eğin bile benden korkusundan ya da saygısından yan çizdi. Ne de olsa gazeteciliğe Radikal'de bizim yanımızda başlamıştı.
Bu haftaki kitabımız Garanti Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanı Reha Tanör'den geldi.
Hemen kapitalist ve çok burjuvadır, diye burun kıvırmayın. Eminim ki çok sıkıcı olan finans ve hukuk kitaplarının yanı sıra "Levrek Buğulama da İstemeyin Ama…" adlı keyifli kitabın da yazarı. Kendisini tanımıyorum ama elimdeki "Hayat Yağmurda Yürümek Gibidir" adlı yeni kitabı çok renkli. İşte size bazı bölümlerden ilginç başlıklar: Proletaryanın Burjuvazi Karşısındaki Zaferi, Egzistansiyalist Menü, Sinyorina Capri Vapuru Nereden Kalkıyor?, Mösyö Tatlısını Önden mi Yemek İster?
1965'ten beri rol modelim olan Mick Jagger 26 Temmuz'da 78 yaşına bastı. Tabii ki bu mutlu günü atlayamazdım. The Rolling Stones'un efsane solisti Jagger hepimiz için söylüyor: İstediğin her şeye sahip olamazsın, You Can't Always Get What You Want.