Yaşadığımız dönemde ilk kez böylesi bir süreçten geçiyoruz. Dünyayı esir alan, insanların yaşam alanlarını engelleyen, hayatın akışını durduran ve çok daha büyük sonuçları yaşayacağımız küresel bir salgınla karşı karşıyayız.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve peş peşe ölümlere neden olan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınından, hayatın her alanından olduğu gibi spor da nasibini almış durumda. Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020), Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi başta olmak üzere, Avrupa'daki tüm ligler, faaliyetlerini askıya aldı ve futbola ara verildiğini açıkladı. Tokyo'da gerçekleştirilecek Olimpiyat Oyunları'nın akıbeti ise belirsiz.
Rutin hayatın bile sekteye uğradığı bu ortamda futbolu düşünmek, akla gelebilecek en son şey olmalı. Hele ki, hastalığın yayılmasının temel nedeninin insandan insana temas olduğu düşünülürse.
Tüm bunlar olurken, Türkiye Futbol Federasyonu ise ligleri tatil etmeyip, seyircisiz oynatma inadından vazgeçmiyor.
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Beşiktaş'la 0-0 berabere kaldıkları maçın ardından, "Seyircili oynanan bir spor dalını seyircisiz ve risk altında oynatıyorsunuz. Sağlığımız söz konusu, hayatımız söz konusu. Birilerine zarar gelecekse istediğinizi şampiyon yapın. Oynamayalım kardeşim" sözleriyle eleştirirken, İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı ve neredeyse tüm kalabalık mekânları kapsayan geçici kapatma kararına kadar, kimse konuyla ilgili karşı bir açıklama yapmadı.
Ancak genelgeden sonra pek çok teknik direktör ve futbolcu, gerek sosyal medya, gerekse de basına yaptıkları açıklamalarda, son derece haklı sebeplerle sahaya çıkmak istemediklerini beyan etmeye başladı. Galatasaray bugün tesislerde yapılması planlanan antrenmanı son anda iptal etti.
Türkiye Futbol Federasyonu'na destek veren tek kulübün, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açık açık desteklediği Trabzonspor olduğu görülüyor. Ancak ne ilginç ki, "Ertelemeyi isteyenler kim bakalım?" diye açıklama yapan Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu'nun futbolcuları bile sözleşmelerini feshederek, ülkeyi terk ediyor, zorla sahaya çıkıp futbol oynamamak için.
Türkiye'de en büyük sorun, futbolu yönetenlerin futbolun içinden gelmemesi. Zengin, kalantor tayfası futbol için kararlar alıp, uygulamaya alınca, sonucun bundan farklı olmasını beklemek imkânsız. Çünkü onlar, ülke yönetenlerine şirin görünmeye çalışıp, dönen devrandan bal kaşıklamaya devam etmek istiyor. Aldıkları ihaleler, servetlerini katlamaları yetmiyor; hazır fırsat bulmuşken, hep daha fazlası için kaşık sallıyorlar.
Çünkü bütün ligler iptal edilmişken, ihalesini aldıkları bahisleri oynatamayacaklar. Onlar için insan sağlığı, insanların sevdiklerine karşı duydukları endişe umurlarında değil. Futbolcuları sirk maymunu gibi sergileyip, bahis oynatmaya devam edecekler. Göz koydukları her şeyi yutmak için programlanmış gibiler. Ölümler, hastalıklar onlar için önemsiz.
Bu kadar ismin içinde bir kişiyi ayrı yere koymak gerekiyor; o da Milli Takımlar Teknik Direktörü Şenol Güneş. Çünkü Güneş; armatör, inşaatçı tayfasından değil. Yeşil sahalardan gelen bir isim.
Futbolda, Koronavirüs kaynaklı bu kadar tartışma dönerken, bugüne dek çıkıp tek kelime bile etmedi. Oysa yabancı futbolcuların fazlalığı konusunda uzatılan her mikrofona koşup gelirdi. Nerede, ne düşünüyor, kimse bilmiyor. Büyük ihtimalle işaret bekliyor, başka bir açıklaması olamaz.
Sezar'ın hakkı Sezar'a. Fatih Terim'i eleştiririz, bazı yönleri antipatik gelebilir ama şunu söylemek lazım, şu an Türkiye'deki futbolcular bu derece rahat sahaya çıkmak istemediklerini belirtiyorsa, bunda Terim'in payı çok büyük.
Doğru da olsa, yanlış da olsa, kendi doğrularının peşinden koşup, kimseye 'eyvallah' etmiyor. İnsan sağlığının söz konusu olduğu bir noktada, sadece kendi futbolcularının değil, herkesin sağlığı için Türkiye Futbol Federasyonu'yla tek başına savaşıyor.
Türkiye Futbol Federasyonu'na gelince; tek başına karar almaktan aciz, sözümona 'özerk' yapıda bulunan bir kurum. Aman birilerini rahatsız ederiz, aman gelirler düşer, aman yayıncı kuruluşu üzeriz diye bu kadar insanın sağlığını tehdit eder vaziyette.
Molière'in dediği gibi, "Yalnız yaptıklarınızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz." O yüzden herhangi bir futbolcunun sağlığına bir şey olduğu takdirde tek sorumlu bu kurumdur ve vebali üstünde olur.
Editörün notu: Bu yazı, TFF’nin liglerin ertelenmesi talebini görüşmek üzere yaptığı toplantıdan önce yazıldı.