Şişman kediler daha da fazla kilo aldı! Unutulmamalıdır ki, emtia fiyatları doğası gereği dalgalanır ve esasen vadeli işlemler piyasaları da bu dalgalanma nedeniyle vardır. Bu mesele de yeni değildir. Merak eden “Policy actions to mitigate the impact of highly volatile prices and incomes on commoditydependent countries, and to facilitate value addition and greater participation in commodity value chains by commodity-producing countries” adlı UNCTAD yayınına bakabilir. Biliyoruz ki, 2008 yılında başlayan ve halen devam eden krizden çıkışın tek yolu büyümektir. Çünkü dünya ekonomisinin her zamankinden daha fazla büyümeye ihtiyacı var. Büyümenin 3 kaynağı vardır: 1) Toplam faktör verimliliği, 2) Fiziki sermaye birikimi, 3) Beşeri sermaye birikimi. Emtia fiyatlarındaki artışın ve dalgalanmanın hangi kanallarla büyümeyi vurduğu, çok önemli bir sorudur. Şubat ayında yayımlanmış, Cambridge Üniversitesi’nden üç iktisatçının yaptığı bir çalışmanın sonuçlarına göre emtia fiyatlarındaki belirsizlik, büyümeyi fiziki sermaye birikimi kanalıyla olumsuz etkiliyor*. Yani emtia fiyatları belirsiz olunca yatırım yapılmıyor ve emtia zengini ülkelerde dahi “bolluk paradoksu” veya “kaynak laneti” yani “resource course” büyümeyi olumsuz etkiliyor. Bu anlamda sorun, sadece emtia bağımlısı gelişmekte olan ülkelerin sorunu değildir. Bu noktada şu sorunun sorulması yerinde olacaktır: Emtia fiyatlarındaki artışın ve dalgalanmanın nedenleri neler? Bu sorunun cevaplarına geçmeden önce birkaç hatırlatma: 'Kaynak laneti'1980’lere kadar ekonomik büyümenin yavaş olduğu ülkeler konuşulunca, hemen bu ülkelerin doğal kaynak bakımından fakir oldukları için yeterince büyüyemediklerine vurgu yapılırdı. Bu paradigmaya çok uzunca bir süre dünya inandı. Ancak 1980’li yıllarda esasen, başta petrol olmak üzere doğal kaynağın ekonomik büyümeye olumlu katkıdan çok olumsuz katkı verdiği konuşulmaya başlandı. 1993 yılında Richard M. Auty adlı bir kalkınma iktisatçısı neden doğal kaynak zengini ülkelerin, doğal kaynak bağımlısı ülkelere göre daha yavaş büyüdüklerini açıklamak üzere bu kavramı kullandı. Auty’ye göre doğal kaynak zengini ülkeler buradan elde ettikleri geliri ülkelerinde verimli yatırımlara dönüştüremiyordu. Buna “resource curse” dedi. Daha sonra paradigma değişmeye başladı ve bunun nedenlerini bulmaya yönelik bir dizi çalışma yapıldı. Yukarıda sözünü ettiğimiz çalışma bunların en tazesi. Lehman Brothers: Tarihin en büyük iflası? Daha önce de yazmıştık. ABD’de bankaların kendi adına ve hesabına işlem yapmaları (proprietary trading) 1997 yılında kadar yasaktı. Sadece müşterileri adına ve hesabına işlem yapabiliyorlardı. Bu yasak 1997 yılında kalktı. Kalkınca da yatırım bankaları emtia piyasalarına hücum etti. Hatta bununla da kalmadılar, bu bankalar fiziki olarak emtia tüccarı, hatta stokçusu olmaya başladı. Lehman Brothers bir yatırım bankasıydı. 1998 yılında 28 milyar dolarlık kendi adına ve hesabına tuttuğu pozisyon vardı. 2006 yılında banka, toplam gelirlerinin yüzde 56’sını bu tür pozisyonlardan sağladı. 2007 yılında bu rakam 313 milyar dolara ulaştı. 2008 krizi çıktığında banka kendi adına ve hesabına yaptığı işlemler dolayısıyla 32 milyar dolar zarar ettiğini açıkladı. Ve 2008 yılının Eylül ayında tarihin gördüğü en büyük iflası yaşayarak yok oldu. Şişman kediler overweight oldu! Şimdi aşağıdaki grafiğe bakın: Bu grafik, 2004 yılından bu yana ABD’de büyük yatırım bankalarının kendi adına ve hesabına yaptıkları işlemlerden elde ettikleri gelirlerin klasik operasyonel gelirlerine oranını gösteriyor ve 2008 krizinin neden ve neden ABD’de çıktığını çok güzel resmediyor. Ben ortadaki boşluğa “Lehman Borthers çukuru” diyorum. Dikkat edin krizden sonra da bu gelirler hızla artı. Ve bu artış kriz öncesinden daha da büyük! Artık yatırım bankaları ABD’de emtia ticareti yapar oldu. Bu gerçeği görmezden gelerek krize çözüm bulunamaz, emtia fiyatları neden artıyor ve neden dalgalanıyor sorusuna cevap bulunamaz!.. Yazı dizimiz yarın, birbirinden farklı artış ve dalgalanma dinamikleriyle devam edecek. *“Commodity Price Volatility and the Sources of Growth”, Tiago V. de V. Cavalcanti, Kamiar Mohaddesy, and Mehdi Raissi, Faculty of Economics, University of Cambridge,February 28, 2011