Gelişmekte olan ülkelerde döviz rezervlerinin hızla erimesinin nedeni emtia - petrodolar gelirlerinin düşmesi olabilir mi?
Küresel likiditeyi Fed’in faiz artırımına başlayacak olması mı, yoksa emtia - petrodolar gelirlerinin düşüşü mü daha fazla kurutuyor?
Bütçe gelirlerinin yüzde 80’inin petrol satışından kaynaklandığı, nüfusunun yüzde 25’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı, genç işsizlik oranının yüzde 30’a yakın olduğu, gıda ihtiyacının yüzde 80’ini ithal eden, halkın temel ihtiyaçlarıyla ilgili birçok mal ve hizmet fiyatının bütçeden sağlanan büyük sübvansiyonlarla düşük tutulduğu ya da bedava olduğu Suudi Arabistan “petrol savaşlarına” daha fazla dayanabilecek mi?
Evet, Suudi Arabistan’da ekonominin temel geçim kaynağı olan petrol ihracatı, 2005 yılından bu yana ortalama yılda yüzde 1.4 düşüyor. Son iki yıldır kraliyet yönetimi piyasa payını başka ülkelere kaptırmamak için petrol fiyatlarını düşürme pahasına rekor düzeylerde üretim yapıyor.
Bir tespit yapalım: Kraliyet yönetimi birbiriyle uyumlu olmayan iki hedefin peşinde. Bir yandan “Lower for longer” (daha uzun süre daha düşük) sloganıyla hem petrol fiyatlarını baskı altında tutarak ABD’de kaya petrolü üreticilerini kuyu kapamaya zorlarken, diğer yandan düşen petrol gelirleri nedeniyle artan tasarruf açığını finanse etmek için daha fazla borçlanarak Riyal’in değerini korumaya çalışıyor!..
Bir tahmine göre petrolün varil fiyatı 100 doların altında kalınca ülke bütçesi açık veriyor. İthalatı frenlemek neredeyse mümkün olmadığı için cari açık da hızla artıyor. Halen ülkede bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 20 civarında. Anlayacağınız uyumsuz bu iki hedefe yönelik “savaş”, Suudi Arabistan ekonomisine hem bütçe açığı, hem de cari açık olarak yansıyor ve kraliyet yönetimini daha fazla borçlanmaya zorluyor.
Hafta başında The Guardian’da (28 Eylül günü) ilginç bir haber–analiz yayımlandı. Şöyle başlıyordu:
“Bir kıdemli Suudi prens daha önce benzeri hiç görülmemiş bir şekilde; savaş, düşen petrol fiyatları ve geçen haftaki hac trajedisine sahne olan Mekke yönetimiyle ilgili eleştiriler gibi çok büyük zorluklarla baş etmeye çalışan ülkede, liderlik değişikliği çağrısı yaptı.”
Aynı prens iki ayrı mektupla kraliyet ailesini şöyle uyarmış:
“Biz karar verme yöntemlerini, hatta kralın bizatihi kendisini dolaylı anlamda değiştirmediğimiz sürece, ‘paranın heba olması, siyasi ergenlik ve askeri’ riskleri durdurmak mümkün olmayacak."
The Guardian’a konuşan bir prense göre, "Kralın sağlık durumu iyi değil. Ülkeyi oğlu Mohammed Bin Salman yönetiyor. Kraliyet ailesi fertleri kısa bir süre içinde toplanacak ve bu mektupları konuşacaklar. İkinci kuşak, Kral Salman ve oğlundan rahatsız. Halk ve aşiret liderleri çok zorluyor. Kral değişmezse ülke felakete gidecek, diyorlar."
Rahatsızlığın temel nedenleri şöyle: Halkın büyük bir çoğunluğunun desteklemediği Yemen savaşı, petrol savaşlarının ülke ekonomisine zarar vermeye başlaması, Mekke faciası, israf ve yolsuzluk…
The Guardian’a konuşan bir aktivistin söyledikleri de ilginç:
“Kraliyet içinde insanlar ne olup bittiğinin farkında, ama konuşmuyorlar. Sorun, ülke kaynaklarını doğru işlere kanalize edilmesinden sorumlu insanların yolsuzluk içinde olması. Maalesef hükümet, ‘ambulanslar nerede, sağlık çalışanları nerede diyerek’ daha düşük düzeyde görevlileri hedef alıyor. Felaketin gerçek sebebinden kaçmaya çalışıyorlar.”
Evet, Suudi halkı ve kraliyet ailesi bu yılın ocak ayında tahta oturan Kral Salman liderliğinden ve oğlundan rahatsız. Ülkede Yemen savaşı, petrol savaşları stratejisi, bu stratejinin neden olduğu rezerv kaybı ve bütçe yükü sorgulanıyor.
İtiraf edilmese de akıllarda Kaddafi’nin son görüntüleri de var gibi.
Hatırlatalım: Suudi Arabistan’da da benzin, konut, ısınma, sağlık, gıda ve diğer tüketici kalemleri üzerindeki çok yüksek devlet sübvansiyonlar nedeniyle bizdeki aile bütçesinde çok geniş yer tutan harcama kalemleri Suudi Arabistan’da çok ucuz, hatta bedava!
“Enerji sübvansiyonları ülke GSYH’sının yüzde 20’si” desem, sanırım mesele daha net anlaşılır. O nedenle "petrol savaşlarının devam etmesi, Suudi Arabistan için sadece rezerv erimesi ve daha fazla borçlanmak" demek değil! Dahası var.
Biraz yakın geçmişe dönün ve Mısır’da, Libya’da, Tunus’tu olup bitenleri hatırlayın. Yani, bu ülkelerde petrol fiyatları düşünce devlet bütçesinin nasıl zorlandığını; konut, gıda, elektrik, benzin ve doğal gaz fiyatlarını düşük tutmak için uygulanan devlet sübvansiyonları biraz olsun azaltılınca, halkın buna nasıl tepki gösterdiğini!
Uzatmayalım!
Küresel ekonomi–politik dinamikler, petrol fiyatları için “kuzey”i işaret ediyor.