Hafta sonunda Yunanistan Başbakanı Alexis Ҫipras ile Euro bölgesi liderlerinin yaptığı 17 saatlik maraton toplantıda, Yunanistan’a 3 yıllık 86 milyar Euro’luk üҫüncü kurtarma paketi konusunda anlaşmaya varıldı. Ancak, bu paketin gerҫekleşmesinin önünde önemli engeller var. Her şeyden önce bu hafta iҫinde bu paketin Yunanistan Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. Daha sonra ise Almanya dahil en az 8 Avro ülke parlamentolarının da paketi onaylaması gerekiyor. Ayrıca, Yunanistan Parlementosu’nun paketin öngördüğü reformları 1 hafta iҫinde kabul etmesi şartı var.
Bir başka engel ise AB Komisyonu’nun söz konusu €86 milyarın sadece €40-50 milyarını sağlayacak olması ve 16 Mart’ta Yunanistan’ın IMF’ye olan kredisinin vadesi dolduğunda bu kuruluşa tekrar müracaat edip, yeni bir kredi alması talebinde bulunması, ve IMF’nin konuya sıcak bakmama ihtimalinin olması. Yani, bu paketin bir kısmının IMF’nin vereceği kredi ile finanse edilmesi öngörülüyor. Geriye kalanının ise Yunanistan’a yapılması şartını koydukları özelleştirme gelirleriyle karşılanması planlanıyor. Euro liderleri Yunanistan’a ültimatom verdiler: Ülke ya paketin gerektirdiği reformları yapacak, paketin şartlarını yerine getirecek ya da Euro sisteminden ҫıkarılacak (‘Grexit’, yani ‘Greece’s exit’).
Ancak, neredeyse paketi onaylayacak partilerin tümü şu an itibariyle bu pakete ҫeşitli nedenlerle direniş göstermekte.
Bildiğiniz gibi 10 gün önce yapılan referandumda halk o zaman AB komisyonu, IMF, ve Avrupa Merkez Bankasından oluşan Troyka’nın dayattığı kurtarma paketi şartlarına önemli bir ҫoğunlukla “Hayır” demişti. Geҫen hafta, Yunanistan, AB komisyonuna yeni bir paket önerisinde bulundu. Ancak, Yunanistan’ın teklif ettiği yeni plan, neredeyse halkın reddettiği paketin bir karbon kopyasıydı. Hatta, Finlandiya maliye bakanına göre, 17 saatlik toplantıdan ҫıkan paket ile Yunanistan’a dayatılan yeni şartlar referandumda reddedilen şartlardan “bariz bir şekilde daha ağır”. Tabii, konu bir boyutunu zaten mali aҫıdan zor durumda olan bu ülkenin referandum iҫin harcadığı paranın bir “tribünlere oynama” egzersizi iҫin ҫar-ҫur edilmiş olması oluyor.
Ҫok daha önemli olan ise ikinci konu: AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve IMF troykasını gönderme ve borçları kırpma vaadiyle iktidara gelen Başbakan Alexis, nasıl oldu da bir hafta iҫinde referandumdaki koşulların bir karbon kopyasını AB komisyonuna sundu (ve daha da ağır şartlara razı oldu)?
Bu sorunun kısa cevabı “Başka ҫaresi yoktu”: 1. Referandum blöften başka bir şey değildi; Avro üyelerinin Yunanistan’ın Euro’dan ҫıkmasını istemeyeceğini sanıp, taviz vereceklerini sanıyordu. Ama karşı taraf Yunanistan’ın elindekini iskambil kartlarının ne denli zayıf olduğunu biliyor. Bu durumda bir ülke nasıl blöf yapabilir? Nasıl olurda, elinin en zayıf olduğu durumda en zorlu bir pazarlığa girmenin olumlu bir sonuҫ yaratmasını bekleyebilir? 2. Yunanistan referandum sonrası bankaları ve borsayı kapatma, ve ATM’lerden bir günde ҫekilebilecek paraya €60 limitini koymak zorunda kaldı. Buna rağmen ATM’lerdeki paralar tükenmek üzere. 3. Anlaşıldığı kadarıyla, Yunan Bankaları Avrupa Merkez Bankasının (AMB) sağladığı acil likidite sayesinde ayakta durabiliyor. 4. Ülke emeklilik maaşlarını ödemede güҫlük ҫekmeye başladı, vs.
Bu şartlar altında Ҫipras’ın Avro liderlerinin koyduğu şartları kabul etmekten başka ҫaresi yoktu. Ya şartları kabul edecekti, ya da Yunanistan iflas edip, Avro sisteminden ҫıkacaktı. Tabii, bu etapta Avro bölgesinden ҫıkması bile problemlerini ҫözmeyecek ve büyük bir ihtimalle daha da kaotik bir durum yaratacak. Bu nedenle, aşağıda görüleceği gibi kurtarma paketinin koyduğu şartlar öylesine ağır ki, okuduğumda bana Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Türkiye’ye empoze edilen Kapitülasyonları hatırlattı. Bu nedenle, Yunanistan parlamentosu ve halkın bu şartları kabul edeceği konusunda önemli belirsizlikler var.
Eğer bir ülkenin borҫ seviyesi sürdürülemeyecek bir seviyede ise IMF, kuralları IMF’nin o ülkeye yardım edemeyeceği şeklinde. Bir ülkenin borҫ seviyesinin sürdürülebilir olması o ülkenin yakın gelecekte tahvil ihraҫ edebilip, piyasalardan kredi bulabilme olanağının gerҫekҫi olması olarak tanımlanıyor. IMF, Yunanistan’a son 5 yılda 2 kurtarma paketi ҫerҫevesinde verilen toplam €240 milyarlık kredi paketine katkıda bulunurken, bu kuralları esnekleştirmekte olduğunu göz ardı etmişti. Nitekim, Yunanistan şu anda piyasalara tahvil ihraҫ edemiyor (talep yok). Yakın gelecekte de bu piyasalardan kredi bulabilmesi ҫok şüpheli. Ayrıca 2’inci kurtarma paketinde Avro üyeleri 2022’ye kadar Yunanistan’ın Borҫ/GSYH oranının yüzde 110’unun önemli derecede altında olacağını tahmin ediyorlardı. IMF’nin şimdiki projeksiyonu 2 yıl iҫinde oranın yüzde 200, 2022’de ise en az yüzde 170 olacağı şeklinde. Özet olarak, €240 milyarlık kurtarma paketi Yunanistan’ın problemlerini ҫözememekle kalmadı, söz konusu ülkenin ekonomisi, kurtarma paketleri önceki durumundan daha kötü durumda: ülkenin Borҫ/GSYH oranı şu anda yüzde 180. Bu mali durumdan daha da önemli olan nokta, 5 yıl iҫinde Yunanistan ekonomisinin dörtte bir oranında daralmış olması.
IMF, üҫüncü bir kurtarma paketine katılmak iҫin, Yunanistan’ın borҫlarının bir kısmının affedilerek, bu ülkenin borcunun yakın gelecekte piyasalara tahvil ihracı yapabileceği seviyeye indirilmesini istiyor. Tabii, IMF’nin bu önerisini Yunanistan’ın tamamen desteklemekte olduğu şüphe götürmüyor. Nitekim 17 saatlik toplantının önemli bir kısmını Ҫipras’ın Avro liderlerini bu konuda ikna etmeye ҫalışması aldı. Tabii borcun piyasa değerinin düşürülmesi iҫin af şart değil; faiz indirimleri ve/veya, vadelerin uzatılması yöntemleriyle de borҫ (piyasa değeri olarak) azaltılabilir. Nitekim, şu anda Yunanistan’ın 2023’e kadar borcuyla ilgili bir kuruşluk faiz ya da ana para ödemesi yapması gerekmiyor (tabii, bu sürede oluşan faizleri, 2023 sonrası ödemek durumunda). IMF’nin bir teklifi, bu ödemezlik süresinin 30 yıl daha uzatılması, yani, Yunanistan’ın 2053’e kadar faiz/anapara ödemesi yapmaması şeklinde.
Ancak borҫ indirme yöntemi ne olursa olsun, başta Almanya olmak üzere, Avro ülkeleri borcun bir kısmının affedilmesine karşılar. Öte yandan, IMF bu üҫüncü kurtarma paketine katılmazsa, bilhassa Almanya parlamentosunun (Bundestag) bu anlaşmayı onaylaması mümkün görünmüyor. Dolayısıyla yukarda da belirtildiği gibi paketin gerҫekleşmesi iҫin, Yunanistan parlamentosu ve halkı, IMF, Avro ülkeleri parlamento gibi ҫok sayılı engeller var.
Avro liderlerinin önerdiği paketinin önemli maddelerini şu noktalar oluşturuyor: 1. Faiz dışı bütҫe fazlası bu yıl yüzde 1’den başlayarak, 2018’de yüzde 3.5’e ulaşacak. 2. KDV artırımı dahil vergi düzenlemeleri, çalışma piyasası reformu ve emeklilik reformu gerçekleştirilecek. 3. Yunanistan otomatik bütçe kesintilerini öngören mali kurallara geçecek ve istatistik kurumunun bağımsızlığını güçlendirecek. 4. IMF Yunanistan'ı yakından denetlemeye devam edecek. IMF'yle anlaşma vadesi dolduğunda Yunanistan bu kredinin yenilenmesi iҫin müracaatta bulunacak. Aksi halde Atina'nın AB destekli mali programı askıya alınacak. 5. IMF'yle birlikte diğer Troyka kurumları, yani AB Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası heyetleri Atina'ya dönecek ve Yunan kurumlarını yerinde denetleyecek. 6. Kamunun en değerli aktiflerinin transfer edilmesiyle Atina'da 50 milyar Euro’luk bir özelleştirme fonu oluşturulacak. Özelleştirmeler, Troyka kurumlarının denetiminde yapılacak. Elde edilecek gelirin yarısı bankalara sermaye takviyesinde, bir çeyreği borç geri ödemesinde ve kalan çeyreği yatırımlarda kullanılacak. 7. Yunanistan Troyka'nın olurunu almadan mali konularda tek başına hareket edemeyecek. 8. Yunanistan tüm bu şartları karşılaması halinde bile borçlarını kısmen bile sildiremeyecek. Atina Avro Bölgesi'nin diğer üyelerinden aldığı ikili kredileri kırpamayacak
Sanırım, yukardaki şartları okuduktan sonra neden söz konusu paketin Osmanlı imparatorluğuna empoze edilen kapitülasyonlara benzediği görüşüme katılırsınız.
Konunun bence en acıklı yönü ne biliyor musunuz? Yunanistan, bu onur kırıcı şartları kabul ettikten, mali, idari egemenliğinin parҫa-parҫa Troykaya dağıttıktan sonra bile sadece ve geçici olarak ‘direkten dönmüş’ olacak. Görüşümün Avro sisteminin yarattığı hasarların, faydalarını gölgede bıraktığı şeklinde olduğunu önceki yazılarımdan biliyorsunuz.
Ayrıca, sanırım, neden bir hafta kadar önce yazdığım bir yazının başlığının “Türkiye AB’ye ‘Evet’, Avro’ya ‘Hayır’ demeli” olmuş olduğunu anlıyorsunuz.
Bir sonraki yazı: Yunanistan’ın problemlerinden kimler sorumlu?