Türkiye'ye yabancı sermaye artık gelmiyor, yerli yatırımcı da, çekingen. Çünkü hukuk yok, çünkü sermaye kendini güvende hissetmiyor, çünkü, herhangi bir sorun olduğunda, yargının sorunu hukuka uygun olarak çözeceğine inanmıyor.
O nedenle yabancı sermaye Türkiye'ye artık gelmiyor.
Buna karşılık...
2002 yılından yaklaşık 2013 yılına kadar "Türkiye sıcak parayla balayı" yaşıyor. Türkiye'ye Doğu'dan ve Batı'dan bol bol sermaye geliyor.
O ivmeyle Türkiye'nin milli geliri ciddi artış gösteriyor. 2002 yılında 240 milyar dolar olan milli gelir 2013 yılında 957 milyar dolara yükseliyor.
Ancak... 2013 sonrasında... "Tek adam rejiminin" ayak sesleri ve hele de 2018'de bugünkü ucube siyasal sistem arz-ı endam edince, 2019 yılında 760 milyar dolara geriliyor.
Türkiye'ye yabacı sermaye artık gelmiyor, çünkü artık hukuk yok!.. Hukukun yerini keyfi yönetim alıyor!..
Son yıllarda ayyuka çıkan hukuksuzluk, adalet dışı uygulamalar karşısında ağzını açmayan, varlığı ile yokluğu bir olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül önceki gün aniden aslan kesiliyor, açıklamaları dudak ısırtıyor:
"Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Şu ne der, bu ne der, bu konjonktüre uygun mu, buna bakmaz. Yargı hiç kimsenin tavsiyesine, birilerinin talimatına, telkinine bakmaz. Dosyaya, hukuka ve vicdanına göre karar verin. Yargı hukuka ve Anayasa'ya bakar".
Vay anasına sayın seyirciler!.. Meğerse, yargı hukuka ve Anayasa'ya ve de vicdanına göre karar verirmiş!.. "Kıyamet kopsa bile!... Kimsenin talimatına, telkinine bakarak değil!.."
Vay.. Vay... Vay...
İlk çıkışı Tayyip Erdoğan yapıyor, "hukuk ve yabancı sermaye" bağlantısı üzerinden, "hukuk reformundan" söz ediyor. Daha doğrusu, söz etmek zorunda kalıyor.
Peki, bugüne kadar neler oluyor?..
Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ya da Anayasa Mahkemesi (AYM) bu iktidarın işine gelmeyen bir karar verdiğinde, başta Tayyip Erdoğan, ardından Devlet Bahçeli, sonrasında kendini hukukçu sanan bazı hukuk fakültesi mezunları, bazı siyasiler "Bu karar hükümsüzdür, bu kararın hükmü yoktur, uygulanmaz" demiyor mu?.. Hem de, kasıla kasıla diyor!.. Mahkemeler de, buna güvenerek, uygulamıyor,
Hatta ve hatta, Enis Berberoğlu olayında "hak ihlaline" karar veren Anayasa Mahkemesi kararına yerel mahkemeler tepeden yapılan açıklamalar doğrultusunda uymadığında, Abdülhamit Gül ne diyor:
"Gerekçeli kararı beklemek lazım!.."
Sen ne diyorsun Abdülhamit Gül?.. Kimi aldatıyorsun?..
Anayasanın 153. maddesinde, "Anayasa Mahkemesi kararları kesindir, yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi bağlar" diye kesin bir hüküm var.
Orada "gerekçeli karar beklenir" diye bir madde yok!..
Bugün nasıl oluyor da, Anayasa'dan söz edebiliyorsun?..
Benzer biçimde, "AİHM kararları ulusal hukuk kararları gibi, kesindir" kuralı var. AİHM ve AYM kararlarında, hemen ilk akla gelen Osman Kavala, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Barış Akademisyenleri davalarında, sen neredeydin "eyyyy Adalet Bakanı (!)" Abdülhamit Gül?..
Abdülhamit Gül, sen ayrıca Hakim Savcılar Kurulu (HSK) Başkanı'sın.
- Aylarca yazılmayan iddianameler,
- Aylarca yargıç önüne çıkmayan tutuklular,
- Ya da bir savcı veya yargıç iktidara ters gelen karar verdiğinde, HSK kararıyla, senin imzanla acele görev değişiklikleri,
- Bir davada üç, dört kez değiştirilen yargıç ve savcılar...
HSK Başkanı olarak, bu uygulamalara nasıl sessiz kalabiliyorsun?.. Nasıl onaylıyorsun?..
Yıllardır insanları anında hapse atmalar birbirini izlerken, şimdi "tutuklamayı istisna olarak değerlendiren uygulamadan" söz ediyorsun.
Ya insanlar suçlu mu, değil mi, belli değil, aylardır, yıllardır hapiste!..
Sen 83 milyonla dalga mı geçiyorsun?..
O insanların ve yakınlarının hayatlarını perişan ederek...
Yok, dalga geçmiyor!..
Bakın şimdi ne diyor:
"Anayasa Mahkemesi bir karar verip, ‘mahkeme buna uyar mı, uymaz mı' gibi öngörülebilirliğin olmadığı yerde yabancı yatırımdan söz etmek mümkün değil.
İster yabancı, ister yerli yatırımcı olsun, uzun vadeli yatırımlar sonuçları kestirilebilir hukuk pratiği ile yakından ilgilidir."
Böylelikle, Vehbi'nin kerrakesi belli oluyor!.. Şapka düşüyor, kel görünüyor!..
Türkiye yabancı sermaye artık gelmiyor. Çünkü, hukuk yok. Abdülhamit Gül şimdi yerli ve yabancı yatırımcılara ‘hukuk' sözü veriyor.
Türkiye'ye yabancı sermaye çekmek, yerli yatırımcıları özendirmek için hukuk sözü veriyor. Tayyip Erdoğan da benzer laflar ediyor.
Sermaye bunların aklını başına getiriyor, bunlara hukuku hatırlatıyor!..
Kendi yıktıkları hukuku yerine getirmek için sermaye bunlara fena ders veriyor.
Şimdi sözler veriliyor ama, bu ne ölçüde geçerli?..
Madem "Adalet Bakanı" ve böyle kesin sözler veriyor, ilk provasını hemen yapmak mümkün.
Abdülhamit Gül, sen "Anayasa Mahkemesi kararlarının öngörülebilirliği" demiyor musun, diyorsun, o zaman:
"Osman Kavala, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Barış Akademisyenleri ve benzer hak ihlali verilen AYM kararlarının yerel mahkemelerce uygulanmasını hemen sağla!..
Öyle, nutuk atmakla olmuyor, hemen sağla, kararlar uygulansın ki, görelim!.. Yerli ve yabancı sermaye de, görsün!.."
Bu prova, "Reisinin" istediği gibi, yerli ve yabancı sermayenin yeni yatırım kararları alabilmesinin önünü açar!..
Haydi Sayın Gül, göster kendini!.. Adalet Bakanı olduğunu bize ve dünyaya ilan et!.. Sözlerinin arkasında dur!..
Madem senin "Reisin" de, "hukuk reformu" diyor, haydi korkma, çekinme, ha gayret!..