AKP'de can pazarı.
Telaş ve korku.
Kaygı.
Geceleri uyuyabiliyorlar mı acaba?..
Yoksa, korkulu rüyalar mı görüyorlar?..
"Ya iktidar elden giderse ya iktidarı kaybedersek" korkusu. Can havliyle, seçime yaklaşık sekiz ay kala, düğümeye basmış bulunuyorlar.
AKP ve ona bağlı kadroların artık bir kabusu var:
"Kemal Kılıçdaroğlu!..
Kılıçdaroğlu ya Cumhurbaşkanı adayı olursa!..
Aday olursa, seçilirse!.."
Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemek amacıyla AKP ve ona bağlı kadrolar, medyasıyla, araştırma kuruluşlarıyla ve kendisine sadık sermaye gruplarıyla harekete geçiyor.
Neden bu erken ve ani saldırı?..
"Çünkü, aday olursa, Kılıçdaroğlu'nun kazanma ihtimali her geçen gün biraz daha güçleniyor."
AKP ve ona bağlı kadrolardaki iktidarı kaybetme korkusu neden 'can pazarı' haline dönüşüyor?..
Çünkü:
'-Yolsuzluk iddiaları,
-Rüşvet iddiaları,
-Yargıda sayısız kararlar,
-Bazı şirketlere verilen olağanüstü garantiler,
-Geçmiş seçimlerin araştırılması,
-Atamalarda sadece partilileri gözetmek,
-Pek çok ihalede ortaya dökülen sorular,
-Anayasa ve yasaları uygulamak yerine, keyfi uygulamalar,
-Dış politikada kime, hangi sözlerin verildiği bilinmeyen dosyalar."
Bunlar akla ilk gelen maddeler.
AKP ve ona bağlı kadrolar bunların bilinmesini istemiyor.
Bilinmesini istemedikleri gibi, gerçekler ortaya çıktıkça, bunların sorgulanmasından endişe duyuyorlar.
İktidar değiştiğinde, bunların araştırılacak olmasından ödleri patlıyor.
O nedenle de, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemeye çalışıyor.
AKP engellemeye çalışıyor, çünkü:
"Aday olursa, Kılıçdaroğlu'nun seçilme ihtimali her geçen gün biraz daha artıyor."
Adaylığını engellemek amacıyla dört koldan saldırıyor.
Örneğin, bazı araştırma şirketleri anketlerinde Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanamayacağını gösteren oranlar yayınlıyor.
Örneğin, "Altılı Masa'yı" dağıtmak amacıyla her türlü hurafeyi yaymaktan geri durmuyor.
Örneğin, kalemini satmaya hazır bazı gazetecileri devreye sokuyor.
Örneğin, CHP'nin içini karıştırmaya çalışıyor.
"Altılı Masa'ya" tuzak denebilecek laflar CHP milletvekili Gürsel Tekin'den geliyor. Durup dururken bir söz:
"HDP'ye Bakanlık verilebilir."
Bu söz tahmin edildiği gibi, özellikle İYİ Parti'yi fena rahatsız ediyor. "Altılı Masa" içine bomba atılmış gibi, tartışma yaratıyor.
Özünde, HDP yasal bir parti, Meclis'te üçüncü parti, on bir milyon oy almış bir parti, on bir milyon oy almış olması, Kürt olmayan seçmenden de oy aldığını gösteriyor. Elbette hükümette görev alabilir.
"Ama, bunu söylemek Gürsel Tekin'in harcı, görevi, yetkisi değil."
Kemal Kılıçdaroğlu Gürsel Tekin'e fena halde kızgın, hem de fena halde.
Her ne kadar kamu oyuna açıklamasında nazik bir üslup kullandıysa da, gerçekte durup dururken saçma sapan bir tartışmaya yol açan Gürsel Tekin için:
"Kendisi ne altı liderden biri, ne parti sözcüsü, ne de grup başkan vekili. Yetkisi olmayan bir konuda düşüncesini söylemiş, bunda kararı verecek olan Altılı Masa'dır."
Böyle durumlarda ters gibi görünen sorular akla geliyor:
"CHP içinde AKP'nin ve AKP'li büyük sermayenin adamları mı var?.."
Attığı tweetlerde Kılıçdaroğlu bunu ima ediyor.
Ekliyor:
'Beşli çeteler, bazı sermayedarlar, çantacılar bu ülkenin ikinci 100 yılını dizayn etmeye kararlı. Ben ve arkadaşlarım onlara karşı dimdik durmaya kararlıyız.
(...)Kimlerin bu operasyonun arkasında olduğunu biliyorum. Benim böyle kurmaylarım olamaz, oldurtmam..
Bu çetelerle pazarlık yapan evladım bile olsa, gözünün yaşına bakmam."
ZUURNADA PEŞREV OLMAZ
Son birkaç günlük gelişmeler ışığında:
- Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığına bir adım daha yaklaşıyor.
- Aday olması halinde, kazanma ihtimali giderek artıyor.
- Bunu engellemek amacıyla AKP, CHP içine el atmak dahil, her yolu deniyor."
Bir atasözü var, malum:
'Zurnada peşrev olmaz'.
Ne demek?..
'Rastgele yapılan işte kural aranmaz, yapılan işlerin nereye varacacağı belli olmaz' demek.
Kuralsızlık AKP'nin zaten her zaman yaptığı iş, hayati bir seçimde mi yapmayacak?..
Bu arada İYİ Parti ve özellikle de Genel Başkan Meral Akşener'in dikkatine sunulması gereken bir durum var:
"HDP..."
Meral Hanım ve kurmayları, elbette biliyor ki:
'- HDP yasal bir parti,
- HDP yöneticileri sürekli açıklıyor ki, parti PKK ile bağlarını koparmış bulunuyor,
- HDP'yi PKK ile birlikte gösteren AKP. İYİ Parti'nin HDP'yi dışlaması, onları AKP ile aynı çizgiye çekiyor ve AKP'nin ekmeğine yağ sürüyor.
- Seçimde kilit parti HDP. HDP'yi dışlayarak seçim kazanmak mümkün değil.
- Seçim yaklaşırken, AKP'nin HDP'yi yanına çekmek için her türlü manevrayı yapacağını bilmek sürpriz değil'.
Sonuç olarak:
"İYİ Parti'nin, Meral Hanım'ın HDP politikasını gözden geçirmesi şart!..
HDP ile yumuşma ortamını yaratması, politikada ustalığın göstergesi!.."
Seçim kazanmak son ana kadar ustalık ister.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |