Bir doktora tezinden, sayfa 19:
“Nükleer enerjinin en önemli dezavantajı atık yakıtlarının yıllarca emniyetli bir şekilde saklanması zorunluğudur”.
Aynı doktora tezinden sayfa 20:
“Nükleer enerjide en korkulan unsur, olası bir kazada çevreyi temizlenemez şekilde kirletme ihtimalidir. Toplum nükleer enerjiye karşıdır, çünkü hem üretimi ile ilgili sorunlar vardır, hem de barışçıl amaçlı kullanılmayacağı olasılığı vardır”.
Nükleer enerjiyi eleştiren, tehlikelerine dikkat çeken, özetle nükleer enerjiye karşı çıkan bu doktora tezi, bu satırlar kime ait?
Tayyip Erdoğan’ın damadı, bugünkü Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait.
Kaderin cilvesi mi, ironi mi, el mecbur - yer mecbur oyunu mu, artık ne ise, doktora tezinde nükleer enerjiye karşı çıkan Enerji Bakanı Albayrak dün Akkuyu’da nükleer enerji santralının temelinin atılmasını izlemek zorunda kalıyor.
Tıpkı, 3 Haziran 2016’da Meclis’te, o zaman CHP milletvekili olan Aytuğ Atıcı’nın konuyu kürsüden yüzüne karşı açıkladığında, kendi yazdıklarını izlediği gibi.
Zor bir durum. Ama, ne gam!
Kayınpeder Cumhurbaşkanı, o emretmiş, Albayrak da buna uymuş.
Dün Akkuyu’da nükleer enerji santralının temeli atılıyor. Santralı Ruslar yapıyor.
Siyasal ilişkileri, turizmi, Rusya’ya ihracatı ve oradan ithalatı bir yana bırakıyorum. Rusya bizi asıl enerjide kıskıvrak yakalamış bulunuyor.
Osmanlı dahil, Türkiye hiç bir zaman hiç bir ülkeye bu ölçüde bağımlı hale gelmiş değil.
Türkiye siyaseten şu sıralar Rusya’nın yalnızlığını gidermeye çalışırken, Rusya diplomatik açıdan Amerika ve Avrupa Birliği ile en zor dönemini yaşarken, Türkiye Moskova’ya elini uzatıyor. Elini uzatırken, enerjide kolunu kaptırmış vaziyette.
Şu tabloya bakın:
Türkiye,
-Doğalgazda yüzde 53,
-Petrolde yüzde 20,
-Taş kömüründe yüzde 33,
-Ve şimdi nükleer enerjide yüzde 100 Rusya’ya bağımlı.
Enerji güvenliğimiz Rusya’nın elinde.
Bu siyasal açıdan da çok tehlikeli.
Bu tablo bırakın muhalefet partilerini, enerji uzmanları, mühendisler tarafından defalarca dile getiriliyor, AKP iktidarı uyarılıyor, kim dinler.
Nükleer atıklar çevre açısından, Albayrak’ın doktora tezindeki gibi, sadece orada değil, bin ayrı tezde dile getirildiği gibi, çok tehlikeli.
Amerika’da nükleer santral atıkları için Nevada’da bir dağın altında depo yapılmak isteniyor. Maliyeti 77 milyar dolar.
Maliyetin ötesinde, Nevada Halkı ayaklanıyor. Obama’nın Başkanlık kampanyasında verdiği sözlerden biri de, bu depodan vazgeçilmesine ilişkin. Gerçekten, Başkan seçildikten sonra bu atık deposunun yapımını durduruyor.
Şimdi Akkuyu’daki atıklar nereye gidecek? Sözde Rusya’ya. Bütün Akdeniz’i, Ege’yi, Marmara’yı ve Boğazlar’ı geçerek. Tehlikeye bakar mısınız?
Atıkların yüzde biri santralda imha ediliyor, geriye kalan yüzde 99’u?
İşte, bizi çevreleyen üç denizde ve Boğaz turu atarak...
Akkuyu Mersin’de, Akdeniz’de. Akdeniz’in suyu sıcak. Oysa, santraların soğutulması için soğuk suya ihtiyaç var.
O nedenle, Portekiz ve İspanya’dan başlayarak, bütün Akdeniz kıyılarında Mersin’e kadar uzanan Akdeniz şeridinde tek bir nükleer santral yok. Şimdi bizde olacak.
Kuşaklar boyu sürecek bir tehlikenin temeli atılıyor dün.
Rusya Akkuyu’yu bize yirmi milyar dolara mal ediyor.
Daha sonra biz oradan elektriğin kilovatsaatini 12.35 cente satın alacağız.
Oysa, şu anda biz elektriğin kilovatsaatini 4 cente mal ediyoruz.
12.35 cent ve 4 cent, üç kat pahalı.
Bu kadar pahalı olmasının yanı sıra, teknoloji transferi de yok.
AKP ne yapıyor ya...
Akkuyu’da nükleer santralın yapılacağı kesinleşince, Uluslararası Atom Enerji Ajansı 2013 yılında AKP’ye bir rapor gönderiyor. Akkuyu’da nükleer santralların tehlikelerine dikkat çeken 39 uyarı içeren bir rapor.
İlgili mühendis odaları ve sivil toplum kuruluşlarının santrala itirazları mahkemeye yansıyor. İtiraz kanıtlarından biri de, bu rapor.
Mahkeme bu raporu istiyor ilgili kamu kurumlarından. Onlar “devlet sırrı” diyerek, raporu mahkemeye göndermiyor.
Nedir o “sırlar”? Tehlikelere mi işaret ediyor da, mahkemeye verilmiyor?
Başlıbaşına enerji alanında, aynı zamanda nükleer santrallar konusunda Türkiye’nin uluslararası değerde bir uzmanı var.
ODTÜ Petrol Mühendisliği bölümünden mezun Necdet Pamir.
Enerji alanında pek çok araştırması var, kamu kurumlarında görevleri var. Uluslararası alanda sözü dinlenen bir uzman.
Ne acı ki, AKP Necdet Pamir’i hiç bir biçimde dinlemiyor, uyarılarını hep kös dinliyor. Çünkü, Necdet Pamir CHP Enerji Komisyonu Başkanı!
Eh, bu özelliği ile, uluslararası alanda o dinlenlese de, AKP’nin onu dinlemesine ihtiyacı yok.
Akkuyu’daki nükleer teknolojiyi daha Rusya bile kendi ülkesinde henüz test etmiş değil.
İlk test bizde.
Türkiye sanki deneme tahtası.