"Mesut Özil Fenerbahçe'den ayrılıyor."
Bu haber dün pek çok ama, pek çok gazetenin birinci sayfasında sürmanşet!..
Buna karşılık...
En başta yandaşlar dahil...
"Osman Kavala ile ilgili AİHM kararının Türkiye tarafından uygulanmaması üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 'Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı davrandığı' tespiti pek çok ama, pek çok gazetenin birinci sayfasında haber değil!..
İki yeminli yandaş ise, bu haberi kendi meşrepleri ve üslupları doğrultusunda, kendilerine göre yorumlarla veriyor.
Oysa...
Mesut Özil varken, birinci sayfa haberi olmayan Bakanlar Komitesi'nin tespiti, yandaşları bile derinden etkileyecek gelişmelere yol açabilir.
"Yandaşlık" gözleri bu ölçüde karartabiliyor, gerçeklerden bu ölçüde kopartıyor.
Mesut Özil varken...
AKP'yi saran bir telaş yandaşların sütunlarında ve haberlerinde sık sık boy göstermeye başlıyor:
"Kürt seçmenler...
AKP'nin Kürt seçmenlerin oylarını kazanması, ille de kazanması, aksi takdirde iktidarı kaybedeceği telaşı bacayı sarmış durumda."
O yeminli yandaşlardan biri geçenlerde çok açık itiraf ediyor:
"AKP Kürt seçmenin desteğini alamadığı seçimleri kazanamıyor.
(...)
2023 seçimlerine giderken Kürt oylarının kazanılması hayati derecede önemli."
Yandaşların bugünlerde döne dolaşa vurguladıkları 'Kürt seçmen' oyları.
AKP'deki 'Kürt seçmen' telaşının Selahattin Demirtaş da farkında:
"HDP tabanı da, Kürt seçmen de, deneyimli, bilinçli, politik ve örgütlü bir güçtür. Neyin ne olduğunu çok iyi bilir, nasıl davranacağını da, günü geldiğinde ortaya koyar.
AKP'den gelecek her hamle, halkın iradesine çarpıp geri döner."
Demirtaş dün tamamlıyor:
"Seçimden sonra AKP diye bir parti kalmayabilir.
(...)
Toplumun çoğunluğu tercihini ahlaki, dürüst ve adil olandan yana yapacak."
HDP Eş Başkanı Mithat Sancar da, HDP tabanındaki kararlılığı vurgularken, Kürt seçmenin yanı sıra, HDP'ye verilen desteğin on milyon oya yaklaştığını söylüyor.
Dolayısıyla...
"AKP'nin artık 'Kürt seçmen' oyları rüyası sona eriyor."
Sona erdiği için yeminli yandaşlara kadar yansıyan bir telaş var.
AKP'NİN HDP KARNESİ
'Kürt seçmen' oyunu neden AKP'ye versin?..
Bu sorunun yanıtı AKP'nin 'Kürt seçmene' reva gördüğü politikada yatıyor:
"1-Mart 2019 belediye seçimlerinde HDP 65 il, ilçe, beldede belediyeyi kazanıyor.
2-Seçilen 6 belediye başkanına zaten ilk gün mazbataları verilmiyor.
3-İller dahil, AKP 48 HDP'li belediye başkanını görevden alıyor, yerine kayyum atıyor.
4-Dört belediye başkanı HDP'den ya istifa ediyor ya partiden ihraç ediliyor.
5-65 belediyeden HDP'ye bugün kala kala altı belediye kalıyor."
Siyasi tercihine, iradesine hiç bir saygı gösteremeyen AKP'yi 'Kürt seçmenin' desteklemesi için hiç bir neden yok.
Kaldı ki...
'Kürt seçmenin' tercihine ve iradesine AKP bir başka alanda daha saygı göstermiyor:
"Kürt seçmenin oylarıyla milletvekili seçilen 15 HDP milletvekili 4 Kasım 2016'dan bu yana tutuklu."
Tutuklu milletvekili sayısı bazen azalıyor, bazen artıyor.
Ayrıca, şu anda dokunulmazlıkları kaldırılmak istenen HDP milletvekilleri var.
'Kürt seçmen' bir milletvekili seçmiş, seçtiği kişi hapiste!..
Seçtiği belediye başkanı başkan değil, seçtiği milletvekili milletvekili değil!..
Bindiği dalı acımasızca kesen AKP şimdi 'Kürt seçmeni' kazanmak telaşında.
Geçmiş olsun!..
Saygısızlık sadece siyasi alanda kalmıyor.
Pervasızca nereye, nasıl saldıracaklarını bilmeyenler var.
HDP Eş Başkanı Pervin Buldan'ın babası vefat ediyor.
Yeminli yandaş bir gazetede o habere bakın:
"Terör sevici Pervin Buldan'ın babası öldü!.."
Hiçbir yoruma gerek bıraktırmayan bir başlık.
Bu mu dindarlık?..
Bu mu gelenek?..
Bu mu saygı?..
Bu mu insanlık?..
Böyle bir haberi gören hangi 'Kürt seçmen' gider de, oyunu AKP'ye verir?..
Dünya artık çok başka yerde dönüyor.
Gerçekleri saptıracağım, gizleyeceğim diye çırpınan yandaşlar, emir - komuta zincirinde uygun adım devam...
"Mesut Özil Fenerbahçe'den ayrılıyor."
Geçim derdiyle boğuşan, eğitim ve sağlık hizmetlerinden uzaklaşan, her gün kadın ve doktor cinayetleriyle sarsılan, iflasın eşiğine gelmiş bir ülkede...
"En büyük haber Mesut Özil."
Siz ne zaman uyanacaksınız?..
Ya da uyandınız da, el bu kadar mı mecbur?..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |