Kız istemeğe gidiyorsunuz...
Aynı zamanda devlet memuru olmak için başvurmuşsunuz...
Bir dakika!..
"AKP + MHP ortaklığında kız almak da, devlet memuru olmak da o kadar kolay değil!.."
Devlet memuru olmak için sizin önce "güvenlik soruşturması ve arşivlemeden" geçmeniz gerekiyor.
Yoook, yetmiyor!..
"Kızın ve ailesinin ve de birinci derecede akrabalarının da, güvenlik soruşturmasından geçmesi gerekiyor."
Yani pratikte, örneğin:
"Kızın amcasının oğlu vaktiyle kamu görevine girmesine engel bir suç işlemiş ise...
Siz güvenlik soruşturmasından çakarsınız!..
Kızı belki alırsınız ama, devlet memur olamazsınız!..
Çünkü, kızın amcasının oğlu, kim bilir ne zaman, nasıl suç işlemiş ve bu kayıtlara geçmiş, yani 'fişlenmiş", o zaman o fiş sizin boynunuza da takılıyor!..
Ve devlet memur olamıyorsunuz!.."
Siz böyle bir yasa gördünüz mü, biliyor musunuz, hangi rejimlerde var bu tür yasalar?.."
"Oysa, devlete memur almayla ilgili şu anda hiçbir yasal boşluk yok ama, buna rağmen, fişleme ve kadrolaşma yasası!.."
Vahamet ve garabet devam ediyor:
"Kızın amcasının oğlunun işlediği suç, diyelim ki, ömründe görmediği damat adayının devlet memur olmasını engelleyen suçlardan biri mi?..
O da belirsiz!.."
Hangi suç kamu görevine girmeye engel, hangisi değil, yasa önerisinde o yok.
Suç tanımı yoksa, orada ne var?..
"Keyfilik var.
Kendi yandaşlarını göreve almak, diğerlerine kulp takmak var."
Üstelik, takılan kulp doğrudan kamu görevine aday kişiyle ilgili olmayabiliyor, o kişinin aile yakınlarının soruşturulmasına kadar gidiyor.
Zaten pek çok kamu kurumunun sözlü sınavlarında "sadece kendisinin değil, aile yakınlarının da inanç ve ibadetlerine ilişkin" sorular sorulmuyor mu?..
AKP "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması" başlığı ile bir yasa önerisi getiriyor. İçişleri Komisyonu üyesi CHP milletvekili Yaşar Tüzün'ün muhalefet şerhinde belirttiği gibi:
"Bu yasa önerisi Anayasa'nın on iki ayrı maddesi ile Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırı."
Nasıl olmasın, öyle bir yasa getirmek istiyorlar ki:
"Arşiv çalışması adı altında, kamu görevine aday bir kişinin çocukluk yıllarına, okul öncesi yıllarına, gençlik yıllarına ilişkin bilgiler toplanması öngörülüyor."
Diyelim, gençlik işte, bir suç işlemiş, o suçun tanımı yapılmadığı için devlet memuru olamayabilir. Türkçesi:
"Vali, kaymakam, üniversitede hoca, herhangi bir devlet hastanesinde doktor, yargıç, savcı, diplomat, kamu bankasında memur, polis, jandarma ya da örneğin, TCDD'de, Devlet Su İşlerinde, TPAO'da, akla gelebilecek herhangi bir devlet kurumunda memur olamıyor.
Sadece kendisi değil, aile yakınlarından birisi de, suç işlemişse, geçmiş olsun!.."
O görevin gerektirdiği diploma, yabancı dil, bilgisayar deneyimi ve benzeri nitelikler burada geçersiz.
Bu güvenlik soruşturmasını ve arşiv çalışmasını kim yürütecek?..
MİT, polis, jandarma gerekli bilgileri toplayacak...
"Memur adayı hangi kurumda çalışacaksa, o kurumun en üst yöneticisi, örneğin dekan, rektör, banka müdürü, bir kamu kurumunda müdür, hastane başhekimi ve benzer bir yönetici kurum içinden üç kişilik komisyon belirleyecek, komisyon polisten gelecek bilgiler ışığında aday ile ilgili değerlendirmesini yöneticiye sunacak."
O komisyon neleri araştıracak, belli değil.
Adayın komisyon kararına itiraz hakkı yok!..
"TAM BİR SİYASAL KADROLAŞMAYA YOL AÇAN FİŞLEME."
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin kurallar, komisyonların oluşumu, uygulamaya dönük ayrıntılar, kısaca bu yasanın işlemesi için gereken yönetmelikler...
"Evet, o yönetmeliklerin Cumhurbaşkanlığında hazırlanması öngörülüyor."
Kaçmaz!..
Devlete "bizden birilerinin dışında kimse alınamaz" yasası bu!..
Devlette kadrolaşmanın son kılıfı.
Hukuk ve demokrasi açısından çok doyurucu eleştiri getiren CHP milletvekili Yaşar Tüzün aile yakınlarının araştırılmasının mantık dışı, suçun şahsiliği ilkesiyle taban tabana çelişen çarpıcı bir örnek veriyor.
"Ali Kemal... Kurtuluş Savaşına karşı çıkan, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına hakaretler yağdıran, İngiliz Muhipler Cemiyetini kuran, işgalcilerin yanında yer alan bir vatan haini...
Ancak, onun oğlu Zeki Kuneralp Dışişleri Bakanlığına kabul ediliyor ve büyükelçi olarak, Türkiye'yi yurt dışında temsil ediyor."
Yeri gelmişken...
Zeki Kuneralp'in Dışişleri'ne alınmasına Bakan engel çıkartıyor, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün özel izniyle Bakanlığa alınıyor, 1940'larda... İsmet Paşa :
"Babasından oğluna ne?.. Oğlu neden suçlu olsun?.."
1940...
Ve 2021'de...
Bırakın oğlunu, evlenmek istediği kızın amcasının oğlu bile güvenli soruşturmasından geçiriliyor!..
Yasa önerisinin dikkat çeken ayrıntıları bu ama, tartışılan çok başka. Önceki gün bu yasanın maddelerine geçilmesi için Meclis'te yapılan oylamada:
"Önerinin sahibi AKP ve ortağı MHP milletvekilleri Mecliste yok. Oylama yapılıyor, muhalefet çoğunlukta, onların oylarıyla öneri reddediliyor!.."
Oysa...
Meclis'te 289 AKP'li, 48 MHP'li olmak üzere iktidar ortaklarının toplam 337 milletvekili var. Muhalefetten yüz milletvekiline yakın daha fazla.
Nasıl oluyor da, yasa önerisi, o çoğunluk varken, reddediliyor?..
"Dün muhalefet anlatıyor, ortaya çıktı ki, AKP ve MHP milletvekilleri Meclis görüşmelerine genellikle gelmiyor, kimin ne söylediğini, hangi tasarının ele alındığını izlemiyor, sadece oylamalara katılıyor.
Ama, önceki gün oylamayı da kaçırıyorlar..."
Bir yasa önerisinin görüşülmesi reddedildiğinde, o öneri artık bir yıl Meclis'e getirilemiyor, AKP kaçırdıkları oylamayı geçersiz kılmak için dün her türlü çareye başvuruyor.
"Şahsım" muhtemelen küplere binmiş olmalı!..
O telaşla dün hepsi tam kadro Mecliste!..
Hepimizi yordukları gibi, artık kendileri de yorgun ve bıkkın, üç adım ötedeki odalarından kalkıp, Meclis genel kuruluna bile gelmeye, asıl işlerini yapmaya üşeniyorlar.
Ve şimdi o yasa önerisi yeniden Meclis'e geliyor, peki içtüzük, kurallar?..
Ne kuralı, dalga geçer gibi bir soru!..