“Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirmek yasaktır.”
Bu yeni kurulan bir partinin önde gelen birkaç ilkesinden biri.
Şaşıracaksınız ama, yeni parti Türkiye’de değil, Hollanda’da kuruluyor.
Bayram değil, seyran değil, ta Hollanda’da bir parti kuruluyor ve daha kafadan “Erdoğan eleştirilemez” mottosu ile arz-ı endam ediyor. Biraz yakından bakalım.
Partinin adı “Denk”, “düşünme” anlamında.
Bazı özellikleri var:
Ve son olarak, çarpıcı olan burası:
Recep Tayyip Erdoğan’a dönük eleştirilere karşı, Erdoğan’ı savunmaya kararlı.
Göçmenlerin, hele de Suriyeli sığınmacıların bu kadar gündemde olduğu bir dönemde, böyle bir partinin kurulması belki bir anlam taşıyor. Ama, göçmenlerin haklarını savunmakla karışık, durup dururken, Erdoğan’a göğsünü siper etmesi hafif tertip soru işaretleri yaratıyor.
Partiyi iki Türk kuruyor.
Tunahan Kuzu ile Selçuk Öztürk. “Denk” aslında bu iki kişi tarafından önce bir sivil hareket olarak kuruluyor.
Kuzu ve Öztürk Hollanda İşçi Partisi milletvekilleri. Ancak, iki yıl önce İşçi Partisi ikisini de, partiden ihraç ediyor. Hatta, ihraç edildiklerinde AKP’nin önde gelen isimlerinden Mehmet Ali Şahin bu ihraca tepki gösteriyor, “anti-demokratik” buluyor. Yani, AKP’nin yakından tanıdığı iki isim.
İşçi Partisi'nden ihraç edilme nedenleri ise, “hükümetin mülteci politikalarına karşı çıkmaları.”
İhraç edildiklerinde “Denk” sivil hareket olarak var. Şimdi siyasal partiye dönüşüyor. Doğu Avrupa kökenli bir kadını parti sözcülüğüne getiriyorlar. Hollanda’da Surinam kökenli bir TV yıldızının bu partiden aday olacağını açıklaması, dikkatleri “Denk” üzerine çekiyor.
Özellikle Tunahan Kuzu’nun siyasal çıkışları AKP politikalarını andırıyor. Örneğin, “Filistin’in tanınması” ya da Mısır’da eski Devlet Başkanı, İslamcı “Mursi’nin idam kararına şiddetli itirazı” akılda kalan tepkilerinden.
Parti, siyasi olarak pek o kadar iddialı değil. İlk seçimde, Meclis’te sadece beş sandalye kazanabileceğini düşünüyor. Halen iki bine yakın üyesi var. Hollanda’daki Türklerin desteğini arıyor.
Bir süre önce Türk kökenli Hollanda yurttaşı Ebru Umar attığı tweetlerde Erdoğan’ı eleştiriyor. Türkiye’de. Bu nedenle mahkûm oluyor.
Hollanda Parlamentosu oy birliği ile aldığı kararda “Türk Hükümetini Ebru Umar’ı serbest bırakmaya” davet ediyor. Hollanda Meclisi’nden Türkiye’ye açık çağrı.
Denk bu açıklamaya katılmıyor. Açıklamayı “abartılı” buluyor.
Çağrıda Ebru Umar’ın “ifade özgürlüğünü kullandığı, bu nedenle evinin aranması ve tutuklanması kabul edilemez” bulunurken, Denk bunlara sesiz kalmayı tercih ediyor.
Denk’in yeni bir siyasal partiye dönüşmesi, akla Hollanda Meclis kararına sessiz kalmasını getiriyor ve Alman Basınında dün, “Bunların Ankara’daki otoriter rejimle hiç bir sorunları yok” yorumlarına yol açıyor. (24 Mayıs 2016, Die Welt Internet sitesi)
İlginç olan şimdi.
Özellikle son aylarda Batı ülkelerinin bir bölümü Tayyip Erdoğan’a randevu vermiyor, onunla görüşmek istemiyor.
Kendisi gitmek istese, gitmekte ısrar etse bile, Batı’da “demokrasiyle bağlarını koparmış, Batı’ya sırtını dönmüş bir kişiyle görüşmek istemiyoruz” görüşü yaygın.
Erdoğan Batı dünyasında hızla yalnızlaşıyor. Her geçen gün kendisiyle ilgili eleştirilerin dozu artıyor. İster yorum, ister karikatür, ister TV programları, ister hiciv yarışmaları, ister önemli liderlerden yapılan açıklamalar bu gerçeği gözler önüne seriyor.
Bu kadar eleştirilerin hedefi iken, Hollanda’da göçmenlerin haklarını korumak üzere yola çıkan bir parti, ilkelerinden biri olarak aniden, “Erdoğan’ın eleştirilmesine yasak” getirmesi, epey yoruma açık.
Aklıma şu soru geliyor:
Partiyi yoksa Erdoğan mı kurduruyor?
Elbette bilmiyorum, ama bu soru da aklımı fena halde kurcalıyor.
Kurdurmuş olmasa bile, Denk’in politikalarına, tavrına, tutumuna bakınca, AKP ile yakınlığı inkar edilemez.
Kurdurmuş olmasa bile, AKP’nin Hollanda’da artık bir kardeşi var.