İkisi altın, ikisi gümüş, biri bronz beş madalya kazanıyor, Olimpiyatlarda ve Dünya Şampiyonasında. Altınlardan birini 2004 Atina Olimpiyatlarında dört çarpı 200 metre bayrak yarışında, takım halinde kazanıyor. Ayrıca 200 metre serbest stilde dünya yüzme rekortmeni.
Spor severlerin unutamadığı yüzme şampiyonlarından Klete Keller...
Atina'da dört çarpı 200 metre serbest stil bayrak yarışında spor dünyası nefesini tutuyor.
Keller ve Avustralyalı bir başka efsane yüzücü Ian Thorpe dört çarpı 200 metre serbest stilin dördüncü ve son 200 metresinde birbirlerine rakip.
İlk yüz metre başabaş yüzüyorlar, aralarında yarım kulaç bile fark yok. İkinci yüz metrede, finale yaklaşırken, 75... 50... 30... 20 metre, hâlâ başabaş.
Son dört metre... Yarış artık bitiyor...
Ve...
Klete Keller 0.13 saniye farkla, takımıyla birlikte altın madalyaya uzanıyor.
Kocaman, dev bir adam... Yüzlerce kişi arasında, onca kalabalıkta 1.90'lık boyu ile hemen göze çarpıyor.
Dikkat çekmesinde bir başka neden, "sırtındaki Olimpiyat Ceketi". Ceketin sol kolunda ve sırtında, görmemek imkansız, büyük bir "USA" arması var.
6 Ocak günü Trump yanlılarının Washington'da Kongre binasına saldırıları sırasında, polis kayıtta, saldırganları ve olayı başından sonuna kadar kaydediyor.
Olaylardan sonra görüntüler izlenirken, birkaç polis şefi aynı anda ayağa fırlıyor, Olimpiyat Ceketli, 1.90'lık adamı göstererek:
"Ben bu adamı tanıyorum... Bu Klete Keller değil mi, hani şu ünlü yüzme şampiyonu?.."
Görüntü büyütülüyor, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde, evet o!..
"Saldırganlardan biri de, Dünya ve Olimpiyat yüzme şampiyonu Klete Keller... O kalabalıkla birlikte, Kongre binasının kapılarını zorluyor."
Olimpiyat ve Dünya Şampiyonalarından bir süre sonra Klete Keller, yaş kemale eriyor, yüzmeyi bırakıyor.
Bir ara yüzme dersleri veriyor. Yüzme ağırlıklı spor salonu açıyor ancak, çok sürmüyor, kapatıyor. Ardından bir kaç iş denemesi ama, pek dikiş tutturamıyor.
2018 yılında evini kaybediyor, önce arabasında, arabayı satmak zorunda kalınca, sokakta yaşamaya başlıyor, evsiz, barksız.
Geçen yıl bazı Amerikan gazetelerinin bu durumdan haberi oluyor, onu buluyorlar, röportaj yapmak istiyorlar. Kesik kesik yanıtlar veriyor ve asıl:
"Madem sokakta yaşıyorsunuz, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonalarında kazandığınız madalyalarınız nerede?.."
Hüzün verici bir yanıt geliyor:
"Bilmiyorum!.."
Gazeteci üsteliyor:
"Kayıp mı ettiniz?.."
Yanıt değişmiyor:
"Bilmiyorum!.."
Gazeteci bırakmıyor:
"Sattınız mı?.."
Aynı sözcük:
"Bilmiyorum!.." Dramatik bir düşüş!..
O dramın son perdesi 6 Ocak günü Kongre saldırısında yaşanıyor.
Trump Başkan seçildikten sonra, Keller onu destekleyen tweetler atıyor.
Seçimi kaybedince, o da, "oylarımız çalındı" teranesi ve kavgası içinde yer alıyor. Yapacak bir şeyi yok, kendine yeni bir yer edinme çabasında.
"Saldırıya katılan oradaki on beş bin kişi gibi!.."
Saldırı sonrasında Ulusal Muhafızlar duruma hakim olunca, Keller sosyal medyadaki mesajlarını siliyor.
Ne var ki, baskındaki görüntülerini silmesi mümkün değil!..
Görüntüleri eski takım arkadaşlarına gösteriliyor, yine de yüzde yüz emin olmak için, arkadaşları şok geçiriyor:
"Evet, o!.."
Bir, iki gün önce eski takım arkadaşlarından biri tweet atıyor:
"Keller tutuklandı!.."
Sosyal medya çalkalanıyor, eski takım arkadaşları dahil:
"- Altın madalyalarını geri alın!..
- Utanç verici!..
- Siyasi olarak, hep ezildiğini hissetti, onun için şimdi Trump'ın yanında!..
- Biraz düşünün, neden bu hale geldi acaba?.."
Bir Olimpiyat ve Dünya Şampiyonunun bu hale düşmesi elbette çok dramatik. Aynı ölçüde dramatik olan, yukarıdaki bir gözlem ve bir soru:
"Ezilenler hızla muhafazakârlığa kayıyor, eziklik güç gösterisine yol açıyor.
Hazin ki, iktidarı onların desteği belirliyor!..
İktidar da, buna çanak tutunca, toplumda kutuplaşma gözle görünür biçimde hızlanıyor."
Bu gözlem ve yukarıdaki son soru iç içe geçiyor.
Sadece Amerika'da değil...