Günün adamı kim?..
"AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş."
Geçim derdinde, gıda enflasyonunda kim bilir nasıl mazeret ararken, çare tükenmez, insanların sağlığını düşünenlerden biri de, Mustafa Elitaş.
Önceki gün Meclis'te pide fiyatlarındaki artış tartışılırken, Elitaş hepimizin sağlığını düşünüyor:
"Pide hemen bayatlar, somut, ekmek hemen bayatlamaz."
Pide fiyatı önemli değil, hepimizin sağlığı önemli!..
Bu örnek günün "anlam ve önemini (!)" anlatıyor ancak, çok ciddi bir gelişmeyi ihmal etmek olmaz.
Ukrayna'ya açtığı savaş nedeniyle Batı Rusya'ya çok geniş kapsamlı ekonomik ambargo uyguluyor.
Rus bankalarını uluslararası sistemden çıkartıyor.
Rusların Batı ülkelerindeki mallarına el koyuyor.
Rusya'dan doğalgaz ve petrol alımını durdurmak üzere, arayışlara giriyor.
Ambargo öyle kapsamlı ki, sanattan spora kadar çeşitli alanlara uzanıyor. Rus sanatçıların işlerine son vermek, Rus edebiyatının, dolayısıyla dünya edebiyatının dev yazarlarına sırtını dönmek gibi, utanç verici saçmalıklar da, aynı ambargo kapsamında.
Ne var ki...
Ülke yönetimlerinin her türlü ambargosuna rağmen, istisnalar olabilir, örneğin:
"Ticaret!.."
Ticaret her koşulda devam eder.
Para, mal, kâr!..
Önünde durmak kolay değil!..
Şöyle bir gelişme var, henüz açığa çıkmamış, deneme aşamasında, düşünce ve plan aşamasında bir gelişme.
"Batılı firmalar ticaret yaptıkları bizim firmaları arıyor. O Batılı firmalar aynı zamanda Rusya'ya mal satan firmalar."
Makinede, tekstilde, yüksek teknolojide, kimyada, ilaçta ve başka sektörlerde mal üreten, bunları Rusya'ya satan firmalar.
Şimdi satamıyorlar, ambargo var, Rusya uluslararası banka sisteminin dışına çıkartılmış, malını satsa bile, parasını nasıl alacak?..
O Batılı firmaların bizim firmalara önerisi şu:
"Rusya'ya ihraç ettiğimiz malları biz size gönderelim, siz oradan Rusya'ya gönderin!.."
Kârlı bir alış veriş, çünkü:
"- Batılı firma malını satmış oluyor,
- Rusya ihtiyacı olan malı almış oluyor,
- Aracılık eden bizim firmalar, satış üzerinden yüzde 3 - yüzde 4 komisyon alıyor."
Benim elde ettiğim bilgiye göre:
"Batılı firmaların bu girişimine Batı hükümetleri gözünü yumuyor, ne de olsa, sonunda kendi ülkesinin firması ticaret yapıyor!.."
Rusya buna zaten hazır, ambargo altında ezilirken, bu yolla bir nefes borusu elde ediyor.
Bu alış verişte bir soru ve bir kritik aşama var. Soru şu:
"Biz Rusya'ya ihracat yapabiliyor muyuz?.."
Evet, yapıyoruz.
Kritik aşama ise, şöyle:
"Batılı firma bize malı gönderiyor, bizim firma da, Rusya'ya gönderiyor ama, Rus bankaları devre dışı olduğu için para nasıl gelecek?.."
Konuyla çeşitli ticaret odaları, örneğin İstanbul ve Ege Ticaret Odaları, İhracatçılar Birliği ilgileniyor ve çözüm arıyor.
İhracat yapabiliyorsak, kritik aşama için ortaya bir fikir atılıyor:
"Madem bankayla gelemiyor, paralar bavulla gelsin!.."
Bir zamanlar Türkiye iye Rusya arasında bavul ticareti" var ya...
"Türkiye'den Rusya'ya mallar bavullar içinde gümrüksüz giriyor, çıkıyor. Ve bavul ticareti bir ara 7.4 milyar dolara kadar çıkıyor."
Ama, bu bavul ticareti değil, arada Batılı firmalar var.
Para transferinde asıl soru şu:
"Rus firmaları her sefer dolar ve Euro'yu nasıl bulacak?.. Çünkü, Ruble'yi kimse istemiyor, zaten Ruble sürekli değer kaybediyor ve konvertible değil, yani başka paralarla değiştirilmiyor."
Buradaki çözüm arayışı Merkez Bankası'ndan geçiyor. Düşünceye göre:
Merkez Bankası'ndan bir hesap açılacak, gelen paralar bu hesaba yatırılacak, oradan bizim firmaya ve ardından malı satan Batılı firmaya gönderilecek. Benzer biçimde Rus Merkez Bankası'nda da bir hesap açılacak.
İhracatçılar, ticaret odaları şimdi bu soruları çözmeye çalışıyor. Merkez Bankası ya da başka bir çözüm.
Eğer gerçekleşirse...
Bir de bakmışsınız, Türkiye Batı ile Rusya arasında "ticaret köprüsü" olmuş!..
"Savaşa rağmen, ticaretin dayanılmaz cazibesi!.."