"Mahkûm olursam, emekli aylığım kesilecek... Eşim ve çocuklarım aç ve perişan olacak..."
Günlerdir bu cümleyi söylüyor, hem kendi kendine tekrarlıyor, hem de aynı koğuşta kaldığı insanlarla bu düşüncesini paylaşıyor.
Öyle ki, bazen geceleri kabusla uyanıyor, ağzında yine aynı cümle:
"Mahkûm olursam, emekli aylığım kesilecek... Eşim ve çocuklarım perişan olacak..."
1960 Temmuz... Yassıada...
27 Mayıs İhtilalinden iki ay kadar sonra...
Demokrat Parti (DP) iktidarı ihtilalle devriliyor, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, DP Bakanları, milletvekilleri, ileri gelenleri ve bazı bürokratlar Yassıada'da tutuklu, kendilerini yargılayacak mahkemeyi ve yargılama günlerini bekliyorlar.
Tutuklu olan bürokratlardan biri de, DP döneminde Konya Valiliği görevinde bulunan Cemil Keleşoğlu.
İhtilalden hemen önce Menderes Konya'yı ziyarete hazırlanıyor, Menderes'i Konya'da karşılamak ve uğurlamak üzere yüzlerce araç tutuluyor.
Vali Keleşoğlu bu nedenle sorumlu görülüyor ve Yassıada'da yargılanacağı günleri bekliyor.
Yassıada'da mahkeme günleri beklenirken, Ceza Yasasının bir maddesine ek yapılıyor. O maddeye göre:
"Doğrudan olmasa bile, suça iştirak ettikleri belirlenen kişilerin beş yıldan on beş yıla kadar mahkûm edilmelerinin" yolu açılıyor.
Bu madde, DP milletvekili olmayan, DP'de fiilen siyaset yapmayan ve fakat DP döneminde bürokraside görev almış devlet memurlarının ceza görmesi ihtimalini arttırıyor.
Onlar arasında Cemil Keleşoğlu da var.
Yasaya o madde eklendikten sonra, Keleşoğlu aynı cümleyi daha sık tekrarlıyor:
"Mahkûm olursam, emekli aylığım kesilecek... Eşim ve çocuklarım perişan olacak..."
Mahkûm olursa, emekli aylığı neden kesiliyor?..
1949 tarihli Emekli Sandığı Yasası'nda böyle bir madde var.
"Belli bir suçtan ya da o suça iştirak etmekten dolayı mahkûm olanların emekli aylıkları kesilir."
Cemil Keleşoğlu'nun kabusuna dönüşen kural işte bu.
Aynı günlerde Keleşoğlu ile sık sık beraber olan, DP'nin etkin isimlerinden ve Bakanlarından Samet Ağaoğlu'nun anılarında Keleşoğlu'nun bu dramı da anlatılıyor:
"Emekli aylığının kesilecek olması, onu günden güne yıpratıyor ve hızla zayıflıyordu.
Vali Bey bir gece mahkûm olmamanın yolunu buldu!.."
Cemil Keleşoğlu mahkûm olursa, emekli aylığının kesilmesini önlemenin çaresini, evet buluyor.
"Mahkemeler başlamadan, kendisine ceza verilmeden önce ölürse mahkûm olmayacak, hizmet yıllarına göre, eşine ve çocuklarına emekli aylığı bağlanacaktı."
Tek çare mahkûm olmaktan kurtulmaktı!..
O zaman?..
"Ölecek ve eşi ile çocukları aç kalmayacaktı!.."
Bir sabah erken saatlerde...
Tuvalete normal zamanda giden insanlar korkunç bir manzara ile karşılaşıyor.
"Cemil Keleşoğlu, kanlar içinde yerde yatıyor... Nereden bulduğu anlaşılamayan bir jiletle bileklerini kesiyor...
Ve maalesef hayatını kaybediyor."
Bir insanlık dramı!..
Mahkûm olmaktan kurtuluyor...
Ailesine bağlanacak emekli aylığını garantiye alıyor.
Giden geri gelmiyor.
Ancak, bu intihar olayı hem devleti yönetenlerde, hem yargıda derin izler bırakıyor.
O kadar ki...
"Emekli Sandığı Yasası'nın o maddesi 1962 yılında iptal ediliyor, yürürlükten kaldırılıyor."
İptal kapsamına bütün devlet memurları alındığı gibi...
"Erinden generaline kadar, her rütbedeki asker de aynı kapsamda yer alıyor."
Bugün, evet tam da bugün bu bilgiyi aktarmanın, bu trajediyi hatırlatmanın ne ilgisi var?..
Çok ilgisi var!..
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, eğer bu trajediyi bilmiyorsa, öğrenmesinde fazlasıyla yarar var.
Amirallerin bildirisinden sonra Bahçeli, her zamanki gibi, tepkisini frenleyemiyor, her türlü hakarete ek olarak:
"Bildiride imzası bulunan amirallerin emeklilik aylıkları kesilmeli, rütbeleri sökülmelidir."
Tam Bahçelivari bir çıkış!..
Ne var ki...
"Önce, o amirallerin emeklilik aylıklarının kesilmesi için yasa gerekiyor. Emeklilik kazanılmış bir hak.
Kaldı ki, o yasa çıksa bile, öyle bir madde 1962 yılında, altmış yıl önce iptal ediliyor."
Neden?..
Çok yalın ve uygar bir gerekçe ile:
"İnsanlık onuruyla bağdaşmadığı için!.."
Ayrıca...
Öyle bir yasanın, Bahçeli'nin çok kızdığı Anayasa Mahkemesinden dönme olasılığı yüzde bin!..
Çünkü, Anayasa Mahkemesinin bu yönde içtihatları var.
Cemil Keleşoğlu'nun trajedisini, ilgili maddenin iptal edilmiş olmasını, Devlet Bahçeli'ye ne ölçüde anlatıp anlatamadığımı bilmem elbette mümkün değil.
Bu insanlık dramı yıllar yılı devletin belleğinden çıkmıyor.