Tüm zamanların en iyi fizikçilerinden kabul edilen, fizik bilimine temel buluşlar armağan eden Albert Einstein.
Bir davette sinema tarihinin dünya çapında oyuncusu, yarattığı “Şarlo” tipiyle sessiz sinemada çığır açan Charlie Chaplin ile karşılaşıyor.
İki efsanenin karşılaşmasında Einstein Chaplin’e:
“Sizde hayranlık duyduğum bir popülarite var, siz tek bir söz söylemiyorsunuz ama, bütün dünya sizi anlıyor”.
Chaplin altta kalmıyor:
“Doğru fakat sizin şöhretiniz çok daha büyük. Sizin söylediklerinizi kimse anlamıyor ama, bütün dünya sizi hayranlıkla izliyor”.
‘Hayranlık ve anlamak’ bizim için artık lüks.
Türkiye’de olup bitenleri ‘anlamak’ her türlü sınırı aşıyor.
Hayır, Türkiye’nin nasıl yönetildiğinden söz etmiyorum, sıradan olup bitenlerden söz ediyorum.
Örnek bol.
‘-Hayvanları Koruma Derneği açılışında koyun kesiliyor.
-Yetkililer tarihi eserleri yenileme çalışmaları çerçevesinde, onların yıkılıp yeniden yapılacağını açıklıyor.
-Kadınların çalışmasının haram olduğunu söyleyen imamın kızı terfi ederek, müdürlüğe atanıyor.
-Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçiler toplantısına katılan çok sayıda büyükelçi covide yakalanıyor.
-Bir kurumda sahte diplomaları araştırmakla görevli birimin başındaki kişinin diplomasinin sahte olduğu ortaya çıkıyor.
-Uyuşturucu ile Mücadele Derneklerinden birinin başkanı uyuşturucu kullanmak iddiasıyla mahkemeye veriliyor.
-600 bine yakın ölünün emekli maaşı çektiği saptanıyor.
-Yemek programları yapan biri, yaptığı yemekten zehirlenip hastaneye kaldırılıyor.
-İntihar etmek için çatıya çıkan adamı izleyenler ‘atla atla’ diye tempo tutunca, intihardan vazgeçen genç, izleyenlerin üstüne işiyor.
-Piyangonun dinen haram olduğu vaazını veren imamın oğlu piyango müdürlüğünde işe başlıyor.
-700 yıldan eski bir mermerin gerçek mi değil mi olduğunun anlaşılması için mermer kırılıyor, mermer gerçek çıkıyor.
-Yangın, sıhhi imdat, polis imdat, orman yangını, sahil güvenlik ihbarları için oluşturulan 112 Acil Çağrı Merkezlerine 2020 yılında gelen 88 milyon 341 bin çağrının 59 milyon 720 bini asılsız çıkıyor”.
Siyasetle hiç bir ilgisi bulunmayan bu gündelik örnekler, gerçekte Türkiye’nin profilini gösteriyor.
Ama, “bileşik kaplar teorisi!..”
Bir yerde işler kötü ve saçma sapan, izahı mümkün olmayan mantıkla işliyorsa, o saçmalıkların ve eksikliklerin her türlü alana sıçramasının önüne geçilemiyor.
“Avrupa’nın en büyük futbol organizasyonunda 27 yıl sonra ilk kez tek bir Türk takımı yok”.
Refah kaybının bu ölçüde büyük, ekonomik krizin bu ölçüde derin olduğu, şiddetin ve huzursuzluğun kol gezdiği bir ülkede, ilgisiz görünen her şey birbirini etkiliyor, Türk takımları Avrupa’nın ikincil organizasyonlarına kalıyor.
Sanatçı Gülşen’in tutuklanmasına dönük eleştiriler karşısında, Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) Anayasanın ilgili maddesini hatırlatarak, ‘yargı sürecinde yargıç ve savcılara kimsenin müdahale edemeyeceğini’ hatırlatıyor.
Oysa, yargılama süreci başlamadan önce, kurulun Başkanı Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Gülşen’ı kınadığını açıklıyor, sözlerinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor.
“Dolayısıyla, HSK Başkanı Bozdağ HSK açıklamasıyla Anayasanın ilgili maddesini aslında kendisine hatırlatmış oluyor!..”
Gülşen’in dört ay önce söylediği bir söz nedeniyle apar topar tutuklanması için devreye giren savcı ve yargıçlar...
Bakalım dün Sedat Peker’in ortaya attığı rüşvet iddialarıyla ilgili ne yapacak?.. Peker isim vererek, iddiasıyla ilgili yazışmaları dün kamu oyu ile paylaşıyor.
İkide bir, ‘Türkiye’nin hukuk devleti’ olduğunu söyleyenler için bu yeni rüşvet iddialarının araştırılması, tam bir fırsat!..
Yoksa, bu haberlere de ‘yayın yasağı’ mı gelir?..
Yalçın Doğan kimdir?Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |